Sırama kafamı yaslamış bir şekilde iki gün sonraki motor yarışını düşünüyordum.
O sırada aklıma Ecem geldi. Annesi nasıl olmuştu acaba? Ecem oyundan çıkmak zorunda kalmıştı çünkü annesinin sağlık sorunları vardı. Normalde böylece çıkması yasaktı hatta ilk öğrendiğimizde Aras yine her zamanki gibi çıkamayacağını söylemişti ama böyle bir şeyin çok saçma olduğunu ve hepimizin Aras'ın üstüne gitmemizle bir şey diyememişti. Böylece Alara ve Ecem'in imzaladığı kağıdı Aras'tan alıp yırtmıştık. Alara da bu süreçte arkadaşının yanında olmayı seçmişti. Sağlıkla oyun bir tutulmaz.
Arada görüyordum onları okulda. Genellikle birlikte oluyorlardı.
Anıl yanımdaki sandalyeye oturmuş bilmiş bilmiş baktı.
"Heyecan var mı bakalım bücür? Yenilmekten korkuyor gibi bir halin var."
"Of git başımdan." diyerek nefesimi bıkkınlıkla dışarı verdim.
Hafif bir gülüş eşliğinde yerinden kalıp en arkadaki sırasına geçti. Yeterince stresliydim zaten çünkü motorum yoktu. O yarışı da olmayan bir motorla kazanmak pek de mantıklı gelmiyordu. Bu konuyu gün içinde unutmadan Aras'la konuşmam gerek.
Kızlar ellerindeki tost ve içecekleriyle sınıftan içeri girdiler. Cansu yanıma oturup elindeki tostu bana uzattığında teşekkür ederek geri çevirince kaşlarını kaldırarak bana baktı.
"Derin'im, senin canın bir şeye mi sıkkın? İlk defa beleş bir tostu yemedin." İnsan arkadaşının yüzüne de beleşçi demez ama.
"Yok bir şeyim. Sadece yarışı düşünüyorum. Eğer kazanamazsam Aras ve egosuyla başa çıkmak zorunda kalacağım ve beni herkesin önünde küçük düşürecek. Kazanırsam o benimle başa çıkmak zorunda kalacak." dedim sinsi bir şekilde gülüp.
"O yüzden benim bu yarışı kazanmam lazım Cansu."
"Merak etme Aras'ın seni küçük düşüreceğini zannetmem. Sen kazanırsan Aras'ı küçük düşürür müsün?"
Başımı hayır anlamında sağa-sola salladım.
"E bak gördün mü. Aras'da sana öyle bir şey yapmaz. Ben de senin kazanmanı istiyorum ama bunu o gün göreceğiz."
Kafamı evet dercesine salladım ve o rahatsız sıraya kafamı tekrar gömdüm.
Öğlen zili çalmıştı sonunda ve açlıktan ölüyordum. Aras, Kuzey ve Güney bizim sınıfa gelmişti. Kuzey yemekhaneye gelip gelmediğimizi sorunca kızlarla kalktık ve hep beraber yemekhaneye indik. Duru ve Bensu'da yemeklerini alıp o 'meşhur' masaya oturmuşlardı bile.
Bizde yemek sırasına girdiğimizde Alara yemeğe yeni geliyordu. Bizi görünce yanımıza gelerek o da sıraya girdi.
"Alaraşkım buraya gel! Benim önüme geçebilirsin."
Önüme baktığımda Sami yani nam-ı değer Samük'ün en ön sıradan Alara'ya seslendiğini gördüm. Alara sinirle nefesini dışarı verip ona doğru yürürken hepimiz şok olmuş bir şekilde onlara bakıyorduk. Alara sinirlenmiş olmalıydı ki yüksek sesle konuştu.
"Sami yeter! Yeter oğlum yeter! Tamam çok iyi birisin ama ben istemiyorum! Artık her gün dolabıma şiirler koyma, masama ve çantama aldığın çikolataları bırakma, bana aşkım deme! Yeter!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
D/C ? (Şişe Çevirmece)
ActionBir grup genç arkadaş çocukların oynadığı bir oyunu oynamaya karar verirken başlarına gelecekleri bilselerdi hiç oynamamayı tercih ederlerdi. Kurallara uyulmadığında ne oluyordu? "Anlamıyorsun! Çocukların oynadığı bir oyundu bu.Hayatımızı değiştiren...