DC - 14. Bölüm

5.5K 304 41
                                    

"Aras yeter! Yeter yeter yeter yeter yeteeeeer!" 

Çıldırmak üzereyim. Bütün bir günümü onunla geçireceğim gündü bugün. Sağolsun sayesinde çok eğleniyordum(!)

Sabah gelip erkenden kaldırdığı yetmezmiş gibi şimdi de sayamayacağım kadar çok mağazaya girmiştik ve hepsinde en az on kere bir şeyler giyip çıkarmıştım. Normalde zaten alışverişe bayılan biri değilim. Her kıyafetimi değiştirdiğimde bunalıyor ve sinirleniyordum. Aras da bundan çok memnun olduğunu belli edercesine gülüyordu. Acıkmıştım ve sinir başıma vurmuştu. Artık saymayı bıraktığım bilmem kaçıncı kıyafeti de denedikten sonra sinirle konuşmaya başladım.

"Ya sen beni gıcık etmeyi mi seviyorsun? Yoksa bu halde olmam hoşuna mı gidiyor? Yeter ya başım ağrımaya başladı artık."
Sanırım fazla ciddi söylemiştim ki Aras bu dediğimi düşündüğümden de fazla ciddiye aldı ve uzatmadan tamam dedi. Şaşırmadım desem yalan olur.

"Hayır bir insan bu kadar mı birini sinir etmeye meraklı olur. Allah kahretmesin bakamıyorum çok yüksek. Bir daha iddiaya girersek ve onu da ben kazanırsam varya bittin se- aaaay!"
Tam ne güzel söyleniyor, içimi döküyordum ki içimin çekilmesiyle bağırmaya başladım. Evet Aras zorla, sevmediğimi bile bile asansöre bindirmişti. Hani şu en yüksek noktaya kadar çıkartan, biraz bekledikten sonra aniden bırakan. Bağırmam bittikten sonra tekrardan söylenmeme kaldığım yerden devam ettim.

"İnsanın rahat rahat söylenmesine de izin vermiyorlar. Bana bak Kaya bunun sana geri dönüşü de olacaktır. Elbet elime düşeceksin."

Alaycı bir şekilde güldü. "Eline düşersem elbet yaparsın güzelim."

Alışverişten sonra parktaki bütün çılgın, mide bulandırıcı aklınıza ne geliyorsa hepsine binmiştik. Tamam hiç eğlenmedim diyemem ama yorgunluktan ölmek üzereydim ve midem bulanmaya başlamıştı bile. Nedenine gelecek olursak Aras yemek yedikten hemen sonra 360'a bindirmişti. Hava daha yeni yeni kararmıştı.

"Aras artık gitsek mi gerçekten çok yoruldum ben."

"Son bir şey kaldı. Ona da binelim söz veriyorum ki gideceğiz." Allahım sana şükürler olsun sağ salim bu günü de atlatacağım inşallah. Hadi Derin dayan son bir şey daha.

Bineceğimiz şeyin önüne gelince şaşırmış gözlerle ona baktım. "Gerçekten mi? Onca hareketli şeye bindikten sonra kapanışı dönme dolapla mı yapacağız? Beni şaşırtıyorsun."

Uzun bir süre sıra bekledikten sonra nihayet dönme dolaba binmiştik. Sıradaki son kişi ve binecek tek biz olduğumuz için adam iki kişi için dönem dolabı çalıştıramayacağını söylediğinde Aras çok güzel bir şekilde konuşup adamı ikna etmişti. Hakkını yemeyeyim ağzı çok iyi laf yapıyordu. Kızların etkilenmesine şaşmamalı. Neyse, görevli adam geçmem için kapıyı açınca gördüğüm manzara karşısında gözlerim fal taşı gibi açılmışçasına Aras'a baktım.

"Bütün gün ne istediysem yaptın. Eğlendin evet ama bir o kadar da sinirlendin. Ben de kendimi affettirmek için böyle küçük bir sürpriz yapmak istedim. Hadi gelmiyor musun?"
Uzattığı elini tuttum ve dönme dolaba bindik. Hala şaşkın gözlerle önümdeki manzaraya bakıyordum.

"Bir şey demeyecek misin? O kadar kötü mü olmuş yoksa ya?" diye gülen Aras'a baktım.

"Hayır, hayır çok güzeller. Sadece çok şaşırdım ve mutlu oldum. Teşekkür ederim." Karşımdaki oturma yerinde her yer gül yapraklarıyla kaplanmıştı. Sadece tam ortasında yoktu.  En ortada bir adet gül yanında mum ve iki tane kadeh vardı. Gözlerimi karşımdaki çiçeklerden ayıramıyordum. 

"Derin artık alacak mısın?" O kadar etrafımdan soyutlanmışım ki Aras ne zaman şarap koyup bana uzattı farkında bile değilim. 

"Vay, şarap demek öyle mi?" 

"Yani, geceye en çok yakışan şey buydu." Göz kırptı, güldüm.

İlk dönüş turunu tamamlamıştık. Dalga geçerek "Ee hani en üst katta durmayacak mı?" ciye sormamla dönme dolabın durması bir oldu. 

"Yok artık Aras. Şaka yapıyor olmalısın." içten bir kahkaha attım ve devam ettim, "Gerçekten bunu da yapmış olamazsın dimi?" 

"Şey, yaptım bile."

Kahkaha attım. "Sen delisin. Teşekkür ederim klişe erkeğim."

Beğenmediğini belli edercesine yüzünü buruşturudu. "Klişe erkeğim mi?"  

"Evet." diye gülerek başımı omzuna yasladım. Kolunu kaldırıp beni omzunun altına aldı. Manzara mükemmeldi, denizi görebiliyorduk. 

"Teşekkür ederim Kaya."

"En iyisini hak ediyorsun Akar."


Sabah uyandığımda dün akşam aklıma geldikçe içim kıpır kıpır oluyordu. Şşş Derin kendine gel kızım! En ufak şeylerde insanlardan etkileneceksen yandın. Giyindikten sonra motora atlayıp okulun yolunu tuttum. Bizimkiler bankta oturmuş sohbet ediyorlardı. Selen ve Anıl gülerek yanımıza geldi. Hayırdır dercesine Selen'e göz kırptım. Sonra konuşuruz demekle yetindi. Özgür'le Güney bahçede koşuşturuyordu. Arkalarından Bensu koşmaya çalışıyordu. Evet koşmaya çalışıyordu. Bu manzara yüzümü güldürürken Aras'ın olmadığını fark ettim. 

Tam Aras nerede diye soracaktım ki dışarıdan birinin motorun gazına yüklenmesiyle yeni okula geldiğini anladım. Arkamı dönüp ona baktığımda motordan inip bana doğru yürümeye başladı. 

"Günaydın güzelim." Yanağımdan öpmesiyle gözlerimin büyümesi bir oldu. 

Yüzüm kızararak ona bakarken "Sen ne yapıyorsun herkesin içinde!" diye kısık sesle kızmamla yaptığı çok normalmiş gibi konuştu.

"E günaydın öpücüğü. Hiçbir arkadaşın öpmedi mi seni?"  

Hayır bu erkekler mi fazla rahat yoksa biz mi fazla abartıyoruz bilmiyorum ama kesinlikle burada bir problem var. İlerleyen dakikalarda diğerleri de okula gelmişti. Hepimiz otururken Aras çantasından cam şişe çıkartıp çevirdi.

"Eee gençler, doğruluk mu cesaret mi?"

D/C ? (Şişe Çevirmece)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin