DC - 40. Bölüm

1.2K 101 75
                                    

Uzun bir bölüm sizlerle! Umarım beğenirsiniz canlarım :/ Oy verip düşüncelerinizi yazmayı unutmayın lütfen. İleriki bölümlerde ne olmasını istersiniz? Yorumlarınızı okuyacağım. 

*****

"Hey, ne oluyor! Ağlıyor musun sen?" Çenemi ellerinin arasına alıp bana bakmaya başladı.

"Çok kötüydü." diyerek sıkıca ona sarıldım. Çok güzel kokuyor... Bu bana alacağı parfüm değil miydi?

"Kabus muydu?" Yatağımın yanındaki komidinin üstünde duran sürahiyi alıp su doldururken kafamı salladım.

"Ne gördün?" diye sorduğunda söyleyiple söylememek arasında kaldım.

"Seni."

"Nasıl gördün bakalım?"

"Öldüğünü... Ölüyordun." dememle elini kulağına götürüp aşağı doğru çekti, sonra da duvara üç kere vurdu.

"Hayırdır inşallah. Anlat bakalım." 

Telefonumdan alarmın çalmasıyla saate baktım. Olur da uyanamazsam diye son anda yetişebileceğim bir alarm kurmuştum.

"Neden bu kadar iğrenç ve gürültülü çalıyor bu telefon?" Kulağını kapattı.

"Alarm o. Ve eğer beş dakika içinde evden çıkmazsak yetişemeyeceğiz." dememle sakin sakin hazırlanabileceğimi söyledi.

"Partiyi ayarlayanlar olmadan o tekne kalkar mı sence?"

"Sen var ya Kaya..." diye gülerek ayağa kalktım.

"Sen var ya cadı..." diyerek giyinmem için kapıdan dışarı çıkan Aras'ın ardından hazır bir şekilde giyilmeyi bekleyen elbiseme baktım. Hemen ruj sürdükten sonra koşar adımlarla aşağı indim.

Aşağıya indiğimde dudaklarındaki gülümsemeyle saatine baktı. "Erkencisin."

"Hemen çıkmalıyız. Görüşürüz sultan." Aşağıda annemle oturan Aras'ın kolunu çekiştiriyordum. O dışarı çıkıp ayakkabısını giyerken annem kolumdan tuttu.

"Size güveniyoruz bunu biliyorsun zaten ama olur da başına herhangi bir şey gelirse direkt bana gelip söylüyorsun ya da arıyorsun. Babanla günlerdir bu konu hakkında konuşuyorum sana baskı yapmaması için. Beni de karşına alma sakın." dediğinde kafamı sallamaktan başka bir şey yapamazdım.

Yanağından öpüp kapıya gittiğimde Aras'a seslendi.

"Dikkat edin. Bir daha o tarz yerlere gitmeyeceksiniz. Konuştuğumuz gibi değil mi Aras'cım." O imalı bakışıyla bakan anneme 'Ne yapıyorsun?' adlı bakışımı attıktan sonra önüme döndüm.

"Merak etmeyin bana emanet." Bana yetişip koluna girmem için kolunu uzattı.

"Ben hazırlanırken ne konuştunuz?" 

Gülerek elini göğüs hizasında havaya kaldırdı. "Valla sultan ne dediyse o. Duydun, bana emanetsin. Yaramazlık yapma."

Ben ne zaman yaramazlık yaptım? Dinime küfreden müslüman olsa bari.

Yata geldiğimizde gerçekten de beklediğimden kalabalık olduğunu gördüm. Etrafıma bakındığımda tanımadığım yüzler görmekten o kadar korkuyordum ki bu bir süre etrafa bakamama neden olsa da sonuçtan memnundum. Gelen birçok kişiyi tanıyordum.

Bizimkilerin yanına gidip hepsine teker teker sarıldıktan sonra (Bensu ve Duru hariç) kızların arasında yerimi aldım. Ayakta duran dairesel masaların etrafını sarmış bir vaziyette birbirimizle konuşuyor, gülüyorduk. Aras'ı etrafımda göremeyince endişelenip insanların arasından geçip aramaya başladım. Bu sırada da önüme gelen herkese onu görüp görmediklerini soruyordum. İçimdeki bu hissi sevmedim. Üst kata çıkmamla gördüğüm şey karşısında şaşırmamla ne yapacağımı bilemediğimden arkamı döndüm. Emir bir kızı öpmeye çalışıyordu. Arkamı döndüğüm için öpüştüklerini göremedim. Kızın karşılık verip vermediğini öğrenmek için hemen onlara bakıp tekrardan onlara arkamı döndüm. Sanırım benim bahtsız Emir'im ret yemişti. 

D/C ? (Şişe Çevirmece)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin