Merhaba!!! Aslında düne rahatlıkla yetişecek bir bölümdü ancak önce bilgisayarımın şarj kablosundan kıvılcım çıktı, gece deprem oldu ve bu yüzden vertigom tuttu falan derken bu saatlere kaldık ama gece bölümü atmamıştım bayağıdır. Geceler bizim.
Söylediğim gibi bu bir ilk kısım finali. Muhtemelen bir ya da iki haftalık mini bir ara vereceğiz ama ben bölümler arası bir ay bırakmış insanım, alışkındır herkes gfhdjskl Araya tanıtım gibi böyle mini bir yazı atabilirim ikinci kısım hakkında fikir vermesi için. O arada Eksik'i çat çat ekleyip finali vereceğim diye planladım. Sonra tam gaz her pazartesi devam ederiz. Aradan çekiliyorum, herkese öpücükler.
Bölüm şarkısı: Lorde-Liability. Bu şarkıyı okurken dinlemeniz şart değil, hiçbir bölüm için bıraktığım şarkı öyle değil ama bu çok çok uygun, bir ara dinleseniz bence güzel olur <3
29.Yirmi üç gün. Üç deplasman, iki şehir, beş maç... Gözlerinin içine bakmakta hiç sorun çekmediğim iki insanın gözlerinin içine bakmaya imtina ettiğim zehir gibi üç hafta. Ne zamana kadar böyle sürecek bir fikrim yoktu. Önümü göremiyordum. Bu akşam eve gitmek için okuldan çıktığımda geri dönecek miyim onu da bilmiyordum. Yolum zifiri karanlıktı.
Bir ekranın arkasından kitap okumayı, biriyle konuşmayı sevmemekte haklı olduğumu kendime ispatlamıştım. Haklıydım çünkü bilgisayar ekranından gördüğüm babamın gittikçe zayıflayan yüzüne bakıp içten içe yerin dibine girerek yalan söylüyor, onu iyi olduğuma inandırıyordum. Yalan söylersem anlar zannederdim, ruhu bile duymuyordu. Çok ve hızlı konuşup konuyu sürekli kendime getiriyor, öğretmenlerim ve sınıf arkadaşlarım hakkında uydurduğum hikayeleri anlatıp sanki okuldan nefret ediyormuşum gibi davranıyordum. Halbuki hayatımda ilk defa kendimi evim hariç bir yere ait hissediyordum. Eğer o gün yol üzerinde, verdiği kolanın yarısı su olan dükkanda dünyam başıma yıkılmasa belki de hayatımın en mutlu dönemini burada yaşıyor olacaktım.
Özgür ona hâlâ aynı meseleden kızgın olduğumu zannediyordu. Doğru düzgün konuşmuyorduk bile. Sanki bir yol ayrımına gelmişiz, birbirimizden uzaklaşıyorduk. Anlatmam gerekiyordu. Anlatırsam anlayacağını, ona sarılıp ağlamama izin vereceğini, beni umutlandıracağını biliyordum. Sadece bekliyordum. Bugün sabah final maçına çıkacaktı, öğleden sonra son sınavımızı olacaktık ve özgürdük. Onun aklını bulandırmadan, beni içten içe yiyip bitiren şeyi anlatacaktım.
Kalbimle karnımda arasında beni nefessiz bırakan incecik bir sızı vardı, geçmiyordu. Ağlıyordum, kendimi telkin ediyordum, Özgür'ü izliyordum ama bir türlü azalmıyordu. İçi acımak deyimini kelimesi kelimesine yaşıyordum. Ne uyumak istiyordum ne de uyanmak. Öğrenmeyi çok sevdiğimi zannederdim ama bildiğim bir şeyin canımı böylesine yakacağını hiç tahmin etmezdim. Eve gitmek istiyordum. Babamın yanında olursam sanki iyi olacakmış gibi geliyordu. Hurafeydi ama biraz olsun kendimi iyi hissedecektim. O da beni görünce mutlu olacaktı. Sonrasını bilmiyordum, düşünmek de istemiyordum.
En yakın gördüğüm iki insanla konuşamamak bana yeni bir kapı açmıştı. Derin bir nefes almak, az da olsa rahatlamak için konuşabileceğim tek insana; anneme gidiyordum. Geceleri babam uyuduktan sonra odama gidiyordu, yanına sinip uyuyan Tesla ve Freud'u da göstermeyi ihmal etmeden saatlerce benimle konuşuyordu. Yıllarım annemle ortak bir noktam olmadığını düşünerek geçmişti, babama olan sevgimizden daha büyük bir ortak noktaya sahip olmamız gerekmediğini tecrübe etmek zorunda kalmasaydık keşke. Bu bir ateşkes ya da barış anlaşması değildi. Çünkü biz bir aileydik ve birbirini seven ailelerin iyi geçinmek için yalancı anlaşmalara, söz vermelere, pazarlığa ihtiyacı yoktu.
Ayağım ağrıyor bahanesiyle bugün kızlardan izin almıştım. Okulun sahiplerinin önünde son gösterilerini bensiz yapacaklardı ama Evindar'a güveniyordum. Takımdaki rolümü ona vermiştim, yapması gerekeni biliyordu. Ben ise tribüne bile çıkacak, Özgür'ün kolyesine ve telefonuna göz kulak olup son kez etrafına peri tozu saçıp herkesi kendine hayran bırakışını izleyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Adım Ebruli
General FictionÜzüldüğünde gökkuşağından bir renk çalan kızın hikayesi.