33. Bölüm • Sarının Gölgesi

16.5K 1.5K 1.6K
                                    


"Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız."
Ümit Yaşar Oğuzcan

İki elimde tuttuğum torbaları yere bırakmak istemediğim için kapıyı anahtarla açmak yerine zile bastım. İkinci sefere kadar saklı tuttuğum ümitler üçüncüden sonra içeriden ufacık bir tıkırtı bile duymayınca kayboldu. Söylene söylene torbaları yere bıraktıktan sonra sırt çantamın ön gözünden çıkardığım anahtarla kapıyı açtım ve torbaları da kucaklayıp içeri girdim.

"Serkan!" Işıklar yanmıyordu, televizyon kapalıydı ve daha da kötüsü yemek kokusu yoktu yani tamamen yalnızdım. Torbaları mutfağa bırakıp telefonumu çantamdan çıkardım ve anahtarı geri sokuşturdum. Serkan'ın nerede olduğunu öğrenmem gerekiyordu çünkü ona ihtiyacım vardı.

"Şekerim yoğunuz," Arkadan konuşma sesleri geliyordu. "Bir şey mi oldu?"

"Neredesin?"

"İşteyim." dedi, başka nerede olacağım der gibi.

"Bugün evde olacağım demiştin ya. Birlikte pasta yapacaktık."

"Arya'nın doğum günü pazartesi değil mi?"

"Evet ama hastane daha müsait olduğu için yarın yapacağız, sana anlattım."

"Bir dakika," Yakınındaki birine bir şeyler dedikten sonra arkadaki gürültü azaldı. "Özge sen evdesin yarın, birlikte pasta yapmayacak mıydık?"

"Hayır Serkan, bu akşam birlikte yapacaktık çünkü kutlama yarındı."

"Hayda," İçten bir nefes verdi. "İzin alıp gelirdim ama bu hafta aldım zaten, biliyorsun."

"Saçma sapan bir yemek için harcadın, biliyorum."

"Özge," Ofladı ama sesi sıkıntılıydı. Ne yazık ki üzülmesi bize kazanç sağlamıyordu. "Yarın alırız bir yerden, olmaz mı?"

"Hayır, kendim yapmam gerek."

"Neden?

"Çünkü söz verdim. Çünkü sevdiğimiz insanlar için kendimiz bir şeyler yapmak onları önemsediğimizi gösterir Serkan. Yarın kıza bayat pastane pastasıyla mı sürpriz yapacağım?"

"Özge yapma böyle. Gece gelince yapalım, olmaz mı? Ya da yarın sabah erken kalkarız?"

"Dün blok nöbetten çıktım ve hâlâ kendime gelemedim, daha fazla uykusuz kalamam. "

"Ben bir şekilde halledeceğim, tamam mı?" Cevap vermedim. "Arayacağım seni yine, şimdi gitmem lazım."

Söylemiştim, defalarca anlatmıştım. Arka arkaya anladım demek yerine beni bir kez gerçekten dinleseydi bugün salonun ortasında ne yapacağını bilemez bir halde kalmazdım. Salı günümüzü iyilik perisinin anlamsız sorularını yanıtlayarak geçirmiştik de ne olmuştu? Boşa harcanmış saatler ve mahvolmuş bir halı... Suçüstü yakalanan bir çocuk gibi vedalaşırken yüzüme bakmayıp beni görmezden gelen Özgür'ü katmıyordum bile.

Pasta... Konumuz pastaydı.

Kendim pasta yapamazdım, bu seçeneğin üzerini çiziyordum. Yıllardır evde mutfağa yatak odası muamelesi yapan biriyle yaşıyordum, üzerime çok fazla görev düşmemişti. Serkan ocağın başına geçmeyi o kadar seviyordu ki benim canım istemese de o yine de kalkıp bir şeyler pişirirdi. Ve yıllar içinde bir gün, tam da ihtiyacım olduğu anda burada değildi. Üstelik söz vermişken...

Kısa bir duş alıp üzerimi değiştirdim ve bir şeyler düşünmeye çalıştım. Bir çözüm bulabilirdim, ömrüm olmayan şeylere çözüm bulmakla geçmişti ama mutsuzken normalden daha yavaş çalışan beynim bana yardımcı olmuyordu. Arya çok hevesliydi. İnsanlarla iletişim kurmaktan hoşlanan, meraklı, küçücük şeylerden dağlar kadar mutluluk çıkartan uyumlu bir çocuktu ve dünyanın en çirkin pastasıyla bile gitsem sevinirdi. Tam da bu yüzden ona dünyanın en güzel pastasını verebilmek isterdim.

Benim Adım EbruliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin