Merhabalar! Geçen hafta biraz rahatsız olduğum için bir hafta ara vermek zorunda kaldım. Umarım herkes iyidir.
Araya zaman girdi ve ben konuyu uzatmak istemiyorum ama şu kadarını burada söylemezsem içim rahat etmez, ruhumun aksi kısmı uslanmıyor ghfjdksl Eğer hikayemde sizi rahatsız eden, hayat tarzınıza uymadığını düşündüğünüz, ne bileyim "midenizi bulandıran" kısımlar varsa okumamak sizin hakkınız. Ancak bu size başkalarına hakaret etme konusunda bir rahatlık sağlamamalı. BAE ya da yazdığım ve yazacağım hikayeler kamu spotu niteliği taşımıyor. Böyle bir iddiam yok.
"Karakterleri övünce iyiydi ama" tarzı bir çıkış aldığım için sinirim bozuldu sanırım. Eğer derdim karakterlerimin övülmesi olsa en başta inançsız, uyumsuz, geçinmesi çok zor birini yazmazdım. Eleştirmek sizin en doğal hakkınız ama eleştiriye kapalı, bağnaz muamelesi görmeyi hak ettiğimi düşünmüyorum.
Bu konuyu bir daha açmayacağım, kimseyi de sıkmak istemem. Güzel mesajlarınızı okudum, çok çok teşekkür ediyorum moral vermek isteyen herkese. Ne kadar aklı başında, mantıklı insanlar tarafından okunduğumu bir kez daha görmek beni mutlu etti ehe <3 Öpüyorum hepinizi uzaktan ama sesli <3<3<3 (Siz okurken ben de bölümü kontrol edeceğim, hatalar için şimdiden pardon :( )
Bölüm şarkısı: Cherry- Chromatics (Ayy unutmadan, hikaye için Türkçe şarkılardan oluşan bir playlist yaptım. Spotify üzerinden @chuckythefreelf ismiyle beni ve playlisti bulabilirsiniz)
"Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan
Onu çok arıyorum, onu çok arıyorum
Her yerimde vücudumun ağır yanık sızıları
Bir yerlere yıldırım düşüyorum
Ayrılığımızı hissettiğim an demirler eriyor hırsımdan."
Atilla İlhan"Buradan düz devam ediyorum, değil mi?"
Özgür, Füruz'dan onay alınca direksiyonu kırmadan ilerledi. Hiçbir dönüşü kaçırmamak için olabildiğince yavaş gidiyordu. Buraya daha önce hiç gelmemiştik, Özgür bizden de yabancıydı. Ahu'nun hayatımızdan bir geceyi yine bizi bilmediğimiz sokaklarda dolaştırarak harcamasına izin verdiğimize inanamıyordum. Bir yerde durmalıydık. Bir noktada o da biz de yorulmalı, pes etmeli ve kararlarımızdan vazgeçmeliydik. İlk adamı onun atmasını en çok onun için istiyordum.
Ahu ile Almanya'da son seneyi tamamladığım özel uluslararası lisede tanışmıştık. Hilda'nın sevgilisine asıldığı gerekçesiyle o ve Rus arkadaşı Marisha, Ahu'yu okulun arka bahçesinde pataklamak için sıkıştırmışlardı. Herkesten gizlenmek için seçtiğim, kimse gelmez diye düşündüğüm çirkin köşede... Arkadaş edinmek istemiyordum ve henüz bazı gerçeklerle yüzleşememiştim. Babam için di'li geçmiş zaman kullanmayı reddettiğim zamanlardı.
Hilda ve Marisha saçlarını çekerken Ahu'nun ettiği Türkçe küfürleri duyunca dikkatimi çekmişlerdi. Normalde karışmazdım, görmezden gelecektim ama savaşıyordu. Karşı taraf iki kişiydi fakat pes etmeden üzerlerine atılıyordu. Gücü tükendiğinde dayak yiyecekti, bunu da biliyordum. Bu yüzden ödev için okuduğum Kafka'nın Ceza Sömürgesini kapatıp yanlarına gittim. Öğretmene söylemekle tehdit edip kavgayı ayıracağımı umarken agresif Rus kızı Marisha elimdeki kitabı parçalamıştı ve kavga iki kişilik olmuştu. İkisi de düşündüğümden daha çirkeflerdi, kavga etmeyi de biliyorlardı. Bilmedikleri şey ise benim uzun zamandır sinirimi, stresimi atacak bir şeye ihtiyacım olduğuydu.
Üzerine çıktığım Hilda'nın rengi benimkinden daha açık kızıl saçlarını ağzına sokmaya çalıştığım sırada yakalanmıştık. Dezavantajımız bizden daha hasar almış durumda olmalarıydı ama ortadaki tek maddi kanıt benim yırtılan kitabım olunca ufak tefek yazılı işlemlerle atlatmıştık. Almanya'da özel bir lisede disiplin dosyam olmasıyla içten içe gurur duyuyordum. Annem ve okul yönetimi aynı fikirde değildi, oradaki psikolojik danışman Sezen'den daha gerçekçiydi. Ama sonucunda bir arkadaş kazanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Adım Ebruli
General FictionÜzüldüğünde gökkuşağından bir renk çalan kızın hikayesi.