4. Bölüm • Çilek

25K 1.9K 1.6K
                                    

Herkese merhabalar. Aşk üçgeni mi var? Esas oğlan kim? Ay ben öyle okumam! tepkilerinden kurtulmamı sağlayacak bir bölümle karşı karşıyayım. Ne anladıysanız o. Bölüm isimleri de geri döndü çünkü diğer türlü çok tuzsuz oluyor. Tuz, hikayelerin mineral dengesi için oldukça önemli.

Bölüm şarkısı: Shake It Out - Florence + The Machine

Küçük bir hatırlatma 📢 karakterlerin instagram hesapları;
Özge: ozgekorkmaz.bae
Özgür: ozgurarsal.bae
Yiğit: yiğitbdemir.bae

Vizelerim başlıyor yani bir süre yeni bölüm yok. Sonra yine uzunca bir tanesiyle döneceğim. O zamana dek kendinize iyi bakın. ♥️

Kollarımı iki yana açıp belli bir ritimde bir kez sola bir kez de sağa döndüm. Topuz yaptığım saçlarımın arasından fırlayan bir ateş parçasını yerine sıkıştırıp karşımda yapacağımız hareketleri bize gösteren Can'ı bedenen taklit etmeye devam ettim ama ruhum, iki sıra arkamdaki Yiğit'i dürtüp neden suratının asık olduğunu sormakla meşguldü.

Sanki bilmiyormuşum gibi...

"Tamam Can, burada bırak," Bol eşofmanının cebinden bir sürü anahtarın asılı olduğu bir anahtarlık çıkardı ve özenle seçtiği bir tanesini klipsli anahtarlığından çıkarıp Can'a uzattı. "Üç tane basketbol topu getir."

Geçen hafta bu bahçeye girdiğimde gözlerimi diktiğim kalabalığın maruz kaldığı zorunlu işkenceye bu hafta ben de dahildim. Neyse ki hoca insaflıydı da bir tur yalandan koşmamızı sağlayıp sonra da ısınma hareketleri yaptırmıştı.

Fiziksel aktivitelerden hoşlanmıyordum. Benim beynim fiziğim yerine de işliyordu. Bir aksiyon filmi çekiyor olsaydık ekibin beyni ben olurdum. Bir kitabın içinde olsaydık planın tıkanan noktalarını ben çözerdim ya da Inception gerçek olsaydı ben, o rüyayı tasarlayan mimar olurdum. Ben rolümden memnundum ama insanlar bunu kabullenmekte problem yaşıyorlardı.

Beden hocası yanına çağırınca yanına yöneldim, bir yandan da kısa kollu pembe tişörtümün düşmüş sol kolunu kıvırıyordum.

"Bu okulda yeni olduğunu biliyorum o yüzden bunu sert bir uyarı olarak algılama, bilmemen normal ama," Üstümü işaret etti. "Bir dahaki derste giyimine dikkat et."

Üstüme bir de ben baktım. Koyu turuncu, oldukça kalın bir tayt, açık pembe, kalçalarımı kapatacak kadar aşağıda bir tişört ve beyaz bir spor ayakkabı... Gayet iyi görünüyordum.

"Çok mu renkli?"

"Hayır, tayt giymek yasak."

"Öyle mi? Neden?"

"Yönetmelik böyle."

Sen bana tayt giymemem konusunda iyi bir sebep vermekten acizsin ama benim, sırf kimin tarafından yazıldığını bile bilmediğim yönetmeliğe uymamı bekliyorsun, öyle mi?

"Olur."

Haftaya beni bu konuda bir kez daha uyarman gerekecek, sevgili hocam.

"Merhaba Ahmet Bey," Uzun boylu Koç yanımıza gelmiş ortamın yakışıklılık seviyesini bir hayli yükseltirken rengini şu an fark fark ettiğim laciverte çalan gözleriyle sınıfa bakıyordu. "Çok kısa bir durum var izninizle."

Hocaya gülümseyip sonra bana baktı ve hatırladığını belli edercesine göz kırptı. Eğer biraz aklı havada biri olsam kendisine çoktan kapılmıştım. Ama değildim yani koç daha çok Sevim'in tarzıydı.

Benim Adım EbruliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin