31. Bölüm • Pembe Panter

13.6K 1.3K 1.6K
                                    

Merhabalar. Sınavlarınız vardı, umarım güzel geçmiştir. Geçmediyse de canınız sağ olsun, sağlığınıza bir şey olmasın (sure grandma). Birkaç şey söyleyeceğim. *gerilim müziği*

Bölümlerde bir gecikme olursa ya da saat belirtirsem bunu instagram/twitter hesabımdan yapıyorum. Ama buraları okumadığınız için sürekli soruyorsunuz :( Ne olur bunları okuyun.

Ben yine dönüp düzenleyeceğim hata varsa. Bir de, bölümlerin uzunluğunu ben değil kurgu belirliyor, bir standart yakalayabileceğimi sanmıyorum o yüzden. Haftaya pazartesi görüşmek üzere. Öpücükler.

Bölüm şarkısı: Lorde- Sober



"Gizlice düşündüğüm, fark edilmesinden korktuğum hakikat sen miydin, yoksa ben, hatırasızlığı, boşluğu en ucuz şekilde, sırtımdan korkakça, hiçbir teşebbüste bulunmadan birden bire atmak için yine hayal mi kuruyordum?"
Cahit Zarifoğlu


Benimkinin içi genzimi yaktığından Ahu ve Füruz'un evine sığınmaktan başka çarem yoktu. Kaçmak için düşündüğüm ilk yer burası olmuştu çünkü destek arıyordum. Boğaz manzarası karşısında dertlenebilen biri değildim. Birilerinin bana üzülme demesine, geçeceğini söylemesine ve hak vermesine şiddetle ihtiyacım vardı.

"Arschgesicht," dedi, Ahu tükürür gibi, kelimelerini Alman aksanına boğarak. "Senin evinde seninle böyle konuşmasına izin mi verdin?"

"İzin almadı."

Beklemiyordum. Kendimi kötüsüne hazırlamıştım ama bunu benim depresif fikirlere meyilli hayal gücüm bile hesap edememişti. Bu nasıl bir sinir, bu nasıl bir hayal kırıklığıydı ki sekiz yıl boyunca içinde büyüterek saklamıştı?

"Hiç beklemiyordum böyle bir şey," Füruz camın önünde içtiği sigarasını son kez içine çektikten sonra kül tablasına bastırdı ve televizyon ünitesinin orada tuttukları lavanta özlü kolonyayı eline sıktı. "Peki sen öylece çıktın mı evden?"

"Ne yapacaktım? Serkan'a hastaneden telefon geldi deyip tüydüm."

"Yanlış yapmışsın," Kolonyalı ellerini birbirine sürterken yanıma oturdu. "Sen niye çıkıyorsun? Bırak o rahatsız olsun."

"Rahatsız olsa gelmezdi."

"Olmasa sana o lafı söylemezdi."

Bir önemi yoktu, keşke olsaydı. Karşısında çocuk gibi ezilip büzülen ben olmuştum sonuçta. Dedikleri gibi kaçarak ipleri tamamen onun eline bırakmıştım ama panik yapınca kaçma huyumu hastane sınırları dışında yenemiyordum. Karşında seni hiç kimse olarak gördüğünü söyleyen birine ne denirdi? Normal şartlar altında, etrafımdaki yüz kişiden doksan altısı bana bu cümleyi kurduğunda umursamazdım. Sabah duysam akşama unutur, akşam duysam gece başımı yastığa koyduğumda bir kere bile aklıma gelmezdi. Diğer dördü bana söylediğinde bir hatam olup olmadığını hesaplardım çünkü bilirdim ki bu lafı bana boşuna etmediler.

Özgür'ü hiçbir yere koyamıyordum. Hâlâ durması gereken yerde durmuyor, aklımı karıştırmanın bir yolunu buluyordu.

"Bu California hiç senin anlattığın gibi değil Özge," dedi, Ahu. "Ya da seni unutamadığından böyle davranıyor. Atlatamamış yani..."

"Benim bile onun üzerine sevgilim oldu, o mu atlatmayacak? Adam ünlü ve California'da okudu, orada yaşadı. Benim üzerime elli tane kız gelip geçmiştir."

"Bakmadın mı hiç?" Füruz'a omuz silktim. Bakmamıştım. "Merak da mı etmedin?"

"İsmini bir kez bile aratmamaya dair kendime söz verdim."

Benim Adım EbruliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin