Merhaba! Günaydın, iyi günler, iyi geceler. Bu bölümü okuduğunuz an hangi saatse o selamı çekin alın. Selamıma küçük bir de kusura bakmayın iliştiriyorum. İzmir yazında hasta olmayı becerdiğim kendimi de tebrik ediyorum. Gecikme sebebi sadece bu değil, biraz da canım istemedi, kurguyu tam toparlayamadım diye sanırım ama beklediğinize değecek diye umuyorum. Eğer canım engellemezse diğer bölümü hafta içi ekleyeceğim. Umarım bölümden keyif alırsınız <3
Bölüm şarkısı: Imagination- Foster The People
"Bir, iki, üç, dön! Önce sağa, sonra sola. Dön!"
Bade Hoca'nın ilkokulda olsak coşkuyla katılacağım koreografisine oflayarak ayak uydurmaya çalıştım. Bu takımı kurarken büyük hayallerim yoktu, amacım ceza almamanın bir yolunu bulmaktı ve hayır cevabı aldıkça işi inada bindirmiştim. Ama sonuçta takım kurulmuştu. Kendi kurduğum takımın kalabalıklar önüne bu dansla çıkmasına asla izin veremezdim.
"Harikasınız kızlar. İlk gün olmasına rağmen hemen kaptınız hareketleri."
Evet çünkü ilkokul seviyesindeler.
"Hocam, bunlar biraz şey değil mi?"
"Ne değil mi Duygu?"
Duygu göz ucuyla bana bakıp dudak büktü. Diğer kızların da gözleri benim üzerimde, bir şey söylememi bekliyordu. İşlerine gelince bir saat içinde takım ruhu oluşturmuşlardı.
"Çocuksu demek istiyor," Bu gücü bana vereceklerse kendileri bilirdi. "Hem bunlar pek amigo takımı hareketleri değil."
"Bir yandan Alpay Bey, bir yandan siz... Orta yolu bulmaya çalışıyorum."
Bu otorite baskısı beni geriyordu. Gerekirse takımı dağıtırdım ama yine de Alpay'ın vicdanına bırakmazdım.
"Her şeye böyle karışacak mı?"
"Maalesef Özge. Belirli koşullar altında izin aldım demiştim."
Kafamı sallayıp gülümsedim. İtiraz etmek bir işe yaramayacaktı. B planı olarak arkadan iş çevirmeye başlayacaktım.
"Peki. Haklısınız."
Bade Hoca kolundaki deri kordonlu saati kontrol edip yüzünü buruşturdu.
"Birazdan basket takımı gelecek. Ben bir sonraki çalışmayı size haber veririm, anlaştık mı?"
Tembelce söylenmiş evetleri duyan hoca kenardaki dosyasını alıp salondan çıkınca kızlar etrafıma toplandı. Artık böyle civciv sürüsü gibi birlikte gezecektik sanırım.
"Özge, bir şey yapmayacak mısın?"
"Yapacağım ama sınavlardan sonra. Şimdilik ne derse tamam deyip geçin. Ben halledeceğim."
Sarışın, at kuyruklu kız aldığı cevabın yuvarlaklığından hoşlanmışa benzemiyordu ama ben de alo amigo kız hattı değildim ya. Şimdilik önceliğim sınavlardı. Sonra çaresine bir şekilde bakardım zaten. Bade ve Alpay denizin sığ kısmıydı. Asıl yaptığım planda Koç'a ihtiyaç duyarsam o zaman başım ağrıyacaktı.
"Ooo kızlar, toplanmışsınız."
Diğer kızlar Önder'in neşeli sesine kıkırdadılar. Ben cevap vermeden şişeyi alıp salonun çıkışına yönelmeye çalıştım çünkü burada beni tedirgin eden biri vardı.
"Özge, n'aber?"
Yiğit'e bakıp el salladım ve yanındaki gözlerle karşılaşmadan tüymeye çalıştım ama zebani gibi önüme dikildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Adım Ebruli
General FictionÜzüldüğünde gökkuşağından bir renk çalan kızın hikayesi.