21. Bölüm • Neverland

20.7K 1.6K 576
                                    

Merhabalar! Çok özel ve benim için önemli bir sebeple iki günlük rötar yapmak zorunda kalsa da bölüm burada! Diğer bölüm için net gün verince bir engel çıktığından hafta içi gelecek diyeyim, burada kalsın. Şimdi biraz hızlanıyoruz, kanatlarınızı esnetin.

Bilmiyorum gördünüz mü ama İrem Pelin gıcır gıcır ve okudukça okutan bir hikayeye başladı, Kırmızı Haziran'ı önermiş olayım. Bayılacaksınız <3

Hafta içi görüşmek üzere, kendinize iyi bakın. 🎈

Bölüm Şarkısı: Ben Anlarım- Multitap

21. Bölüm ☁️

Zemindeki mavili beyazlı minik taşlara dikili gözlerimi Özgür'ünkilerle buluşturmayı biraz daha erteleyip derin bir nefes aldım. Yapabilirdim. Sadece kendimi öne ittirmem gerekiyordu.

"Hadi."

"İzin verir misin?" Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. "Cesaretimi toplamaya çalışıyorum."

"Bekledikçe korkun artıyor."

"Sana söylemesi kolay tabii, evinde havuzla büyüyen sensin!"

Bugün Sevim'in bizi gördüğünü fark ettiğinden beri Özgür'ün suratından düşen bin parçanın da binlercesine ayrılışını görmüştüm. Mutsuzdu. Çok mutsuzdu. Sevim'in her şeyi Yiğit'e anlatacağını düşünüyordu. Benimle konuşmadan önce böyle bir şey yapmayacağına inandıramıyordum. Ben defalarca onu tehdit ettikten sonra beni sıkıştırmayacaktı, öyle mi? O kadar da aptal değildi.

Keyfi yerine gelsin diye ona Sonat'la başarımızı ve benim resmimin de satıldığını anlatmıştım ama normalde benim bir günümün küçücük ayrıntısı hakkında aklımın ucuna gelmeyecek yorumlar yapan Özgür sadece kafasını sallamış, yalandan gülümsemişti. Hevesimi kırmamaya çalışıp beceremeyişi beni o kadar üzmüştü ki bana yüzme öğreteceğini hatırlatıp keyiflendirmeye karar vermiştim. Amacımın kendi üzüntümü hafifletmek mi yoksa onu mutlu etmek mi olduğunu bilmiyordum, çizgiler bulanıklaşmıştı. Neticede işe yaramış mıydı? Yaramıştı. Önemli olan kısım buydu.

Basket takımı havanın güzelliğinden faydalanıp dışarıda antrenman yapınca biz de kızlarla spor salonunu kullanmıştık ve hazır olduğumda Koç'la özel çalışması ancak biten Özgür, tüm gün takındığı gergin suratı ve uykusuz gözlerine rağmen beni görünce hevesle gülümsemişti. Gözlerime bakıp gidelim mi deyişine Hollywood'da bir yıldız vermelilerdi.

"Böyle yaparsan öğrenemezsin."

"Boğulursam," Oflayıp kafasını arkaya yatırdı. "Eğer boğulursam babama söyle anıt olarak bir kütüphane yaptırsınlar ama sakın pideci gibi adımı soyadımı vermesinler."

"Bir önerin var mı?"

"Neverland çünkü kitaplar asla yaşlanmaz ve ölmezler. Oraya gidenler de öyle hissetsin." Bu ismi çok daha önce seçmiştim çünkü ne zaman sizin için bir kütüphane yaptırılacağını bilemezdiniz.

"Bitti mi, Wendy?"

"Bir de," Lafımı bitirmeme izin vermeden beni suyun içine, tam da kucağına bir çırpıda çekti. Korkudan kollarımı boynuna dolarken can havliyle ensesine bir tane patlattım. "Pislik!"

"Su boyunu geçmez bile," Kollarımı gevşetip Özgür'ün bacaklarına sardığım ayaklarımı serbest bıraktım. Az önce izlediğim minik taşları ayağımın altında hissedince rahatladım ama Özgür'ün kollarını tutmaktan vazgeçmedim. Hâlâ çok yüksekti ve bir ayağım kaysa en korktuğum iki ölüm şeklinden birini yaşayabilirdim. "Tamam, tutuyorum seni."

Benim Adım EbruliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin