30. Bölüm • Kelebek Kozası

14.7K 1.4K 1.5K
                                    

Merhabalar! Umarım herkes iyidir. İkinci kısımda bölümler pazartesi gelmeye devam edecek, saati de twitter/instagram hesaplarımdan duyuruyorum zaten. Umarım kafalardaki soru işaretleri gitmiştir. Diyecek şeylerim vardı sanki ama hiçbiri aklımda kalmadı inanır mısınız? Boş verin o yüzden. Ben döner bir ara bakarım acaba göz kanatan hatalar yapmış mıyım diye. Hepinize mutlu bir mart ayı diliyorum <3

Bölüm şarkısı: Sarah Jaffe-Clementine



"Bir tek gece vardır insanın hayatında
Ömür boyu sürer nöbeti
Bu da öyleydi,
İyi ol, sağ ol, uzak ol
Ama bir daha görme beni."
Murathan Mungan



Buram buram B vitamini kokan binadan çıkarken otuz küsur saat sonra evime girecek olmanın sevinciyle yüzüm gülüyordu. En son yemek yemem gereken zamanı uyku için feda etmiş, en azından ayakta durabilecek gücü toplayabilmiştim. Ki bunu düşündüğüm an alarm çalan midem acıyla kasıldı. Açtım. O kadar açtım ki doğru düzgün bir şey yiyemeyecektim.

Danışmadaki kızlara dışımdan iyi akşamlar, içimden sabır diledikten sonra otoparka yürürken arabayı nereye park ettiğimi hatırlamak birkaç saniyemi aldı. Beynim bunca koşuşturmacanın ardından boşa çıkınca kendini şaşırıyordu. Bir keresinde on dakika boyunca arabamın nerede olduğunu hatırlamak zorunda kalmış, bu gibi durumlarda panik yapmayı bırakmıştım. Arabayı çalıştırıp akşam trafiğinden kaçmaya çalışarak arka sokaklardan sürdüm. Ev arkadaşım bu kadar saat uyumamışken yürümenin araba sürmekten daha güvenli olduğunu düşünüyordu ama bir ağaca çarpmak ya da kaldırıma çıkmak direkt olarak arabanın altında kalmaktan daha mantıklı görünüyordu.

Sitenin içine girdiğimde 15 numaradaki baş düşmanım avukattan önce geldiğim için sevinçle sırıttım. Benden ve tavırlarımdan o kadar nefret ediyordu ki bundan zevk alıyordum. İçinden mesleğime yakışmadığımı düşünüyor ve hatta muhtemelen vergileriyle geçindiğim yalanının arkasına saklanarak içini rahatlatıyordu. En sevdiği yere park ettiğimi görünce önce çıldıracak, üstüne delirecek ve bugün akşam yemeği boyunca benden bahsedecekti. Karısına ve liseli kızına özür borcum vardı.

Çantamdaki anahtarı bulmaya üşendiğim için zile bastım. Birkaç saniye içinde demir kapı gürültüyle açıldı, tüm gücümle ittirip içeri girdim. Apartman papatya kokuyordu. Genzimi temizlemek ister gibi derin nefesler çekip zemin katta duran asansöre bindim. 7 yazan tuşa bastım, içimden saniyeleri sayıyordum. İnsanın varmak istediği noktaya fiziksel olarak yaklaştıkça zamanın yavaşlamasına dair tezler neydi? Hastanedeyken, ev bana şimdikinden daha yakın geliyordu.

Asansörden indim ve sola dönüp önünde gökkuşağı paspası olan kapıya vurdum.

"Geliyorum. Manyak bir makarna yaptım," Ev arkadaşımın gür sesi kulaklarımda yankılandı. Yeşil kapüşonlusu ve siyah eşofmanıyla kapıyı açan Serkan kocaman gülümsedi. "Bayılacaksın."

"Çok güzel kokuyor," Neredeyse çizgi filmlerdeki gibi havada süzülerek mutfağa gidecektim. "Evlen benimle."

"Önce banyo. Mutfağıma böyle giremezsin." Beni sırtımdan ittirerek banyoya yollarken sırt çantamı elimden aldı.

"Yanına salata da yaptın mı?"

"Yeşil elmalı kereviz salatası yapacağım."

"Evlenme teklifinde ciddiyim," Gözlerini yuvarlayıp bana banyoya ittirdikten sonra kapıyı suratıma kapattı. "Yine de bir düşün." Sesim arkasında bornoz ve havluların asılı olduğu kapıya çarpıp bana döndü. Sanki ben de sana kaldım, diye geçirdim içimden. Serkan mükemmel bir arkadaş ama korkunç bir sevgiliydi ayrıca 'N Sync dönemi Justin'inin saçları kadar düzdü.

Benim Adım EbruliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin