Günaydın, iyi günler, iyi geceler. Çok konuşmadan aradan çekiliyorum. Saat geç olduğundan kesin anlatım bozukluğu soru bankası gibidir bölüm, düzelteceğim müsait bir zamanda. Öpücükler 🎈🍓♥️
Bölüm şarkısı: Cherry - Lana Del Rey
17.
Hatırlayabildiğim en eski anı, küçükken annem ve babamla gittiğimiz tatildendi. Islak mayomla sahilde oturmuş dibindeki suyu bulmak için kumu büyük bir azimle kazarken ciğerlerimin kanıksadığı tuz kokusuna yolun karşısındaki pastaneden yayılan vanilya kokusu karışmıştı. Kafamı çevirip şezlongda uzanan babama baktığımı ve onun bakışlarımı görünce ayağa kalktığını hatırlıyorum. Anı orada bitiyordu. Nedense tam şu anda, başım Özgür'ün çenesinin altında, onun uyanmasını beklerken her an burnuma vanilya kokusu dolacak gibi geliyordu.
Uyumadan önce giydiği yarım kollu siyah tişörtünün üzerinden sarkan kolyesine dokunmak için deliren ellerimi aramızda sabit tutmayı başardım. Yeni uyanmıştım ama saate bakamadığım ne kadar zamandır uyanık olduğumdan emin olamıyordum. Özgür'ü bir dakikadır izliyor da olabilirdim, bir saattir de. Canım hareket etmek istemiyordu. Hareket edersem uyanırdı, bana sardığı kollarını çekerdi, belki zorlama birkaç kelime edip onların arkasına saklanırdık ama hareket etmezsem vanilya kokusunu beklemeye devam edebilirdim. Şu anda kalmak daha cazipti.
Telefon çalmaya başlayınca az kalsın hareket edecektim ama zil sesinin benim telefonumun olmadığını aynı saniye içinde, neyse ki hareket etmeden hatırladım.
Özgür uyanınca başımın tepesindeki saçlarda hissedeceğim kadar bıkkınca üfledi. Gözlerimi kapattım. Birkaç saniye bekleyince onun da kalkmak istemediğini anladım. Melodi çaldı ama o sessizce bekledi. Belki ayılmayı bekliyordu ya da çalmayı kesmesini. Nihayet susan telefon hemen sonra yine çalmaya başlayınca kolunu sırtımdan çekti ama sol kolu hâlâ boynumun altındaydı.
"Evet," Sesi uykudan yeni uyandığı için kısıktı. "Yeni uyandım. Yok bir şeyim, iyiyim. Siz gidin. Aslım'a söyle bir dahakine telafi edeceğim, bu seferlik böyle olsun. Tüm gün müsait değilim," Sırt üstü dönüp bıkkınlıkla ofladı. "Sıkıyorsun beni şu an. Bana bir şeyleri dayatma Setenay," Sesi sertleşmesine rağmen yükselmemişti ama gözümü açmaya cesaret edemediğimden yüzünü göremiyordum. "Seni ilgilendirmez. Şu an konuşamam, kapatıyorum."
Setenay ne dediyse Özgür çok kızmıştı, ses tonu bıçak gibiydi. Aslında merak ediyordum ama sormayacaktım. Bir şeyler Setenay'ı ilgilendirmezdi ama ben Özgür'ün kolunun üzerinde yatıyordum ve önemli olan şey buydu. Tabii isterse bana anlatabilirdi ama meraklı kedilik yapmayı bırakmaya karar vermiştim, en azından Özgür'e karşı çünkü o asla sınırları geçmiyordu ve aynı saygıyı görmeyi de hak ediyordu.
"Uyumadığını biliyorum," Hiçbir tepki vermeden bekledim. Burnundan güldü. "Gözlerini hareket ettiriyorsun, anlaşılıyor," Nefes almayı bıraktım. "Şimdi de kendini öldürmeye mi çalışıyorsun? Gözlerini aç." Yenilgiyi kabullenip dediğini yaptım.
"Günaydın." Az önce sinirden dişlerini sıkarak konuşmuyormuş gibi gülümsedi.
"Günaydın. Niye numara yapıyorsun?"
"Sesin kızgın geliyordu."
"Seninle alakası yok," Bir şey demeden gözünün içine bakınca kaşlarını çattı. "Nedenini sormayacak mısın?"
"Hayır. Sorayım mı?"
"Boş ver." Doğrulup yatakta oturdum.
"Kahvaltı edelim." Yüz üstü dönüp mızmızlanarak gözlerini kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Adım Ebruli
General FictionÜzüldüğünde gökkuşağından bir renk çalan kızın hikayesi.