Merhaba!! Sonunda yeni bölüm geldi ve çok da uzun. Hatalar varsa da sonra dönüp düzelteceğim.
Ama öncesinde kısa bir şey söylemek istiyorum. Özge huysuz, kibirli ve gereksiz çıkışları olan bir kız. Bilinçli olarak böyle yazıyorum. Annesi tarafından öylesine cezalandırılmadı. Bunun üstüne bir de liseli olduğunu düşünürseniz neden böyle davrandığını az çok anlarsınız yani mükemmel kızıl olmayacak. Kızan, sinirlenen, anlamlandıramayan olmuş. Onu yazma amaçlarımdan biri de karakter değişimini göstermek. Bunu söylemiş olayım. Bazen sizi sinirlendirebilir, haberiniz olsun.
Ve diğer hikayemi okuyan belki bilir ben böyle satır aralarında geleceğe dair ufak ipuçları veririm. Bir şey düşünürseniz yok o kadar da olmaz deyip geçmeyin. Bu hikayede o kadar da olur şeyler yazacağım.Bölüm şarkısı şansa yine tam Özge'ye uygun.
Öpüldünüz. İyi okumalar <3"Hocaların nasıl? Hepsiyle tanıştın mı? Yanlarına gidip kendini tanıtsan daha şık olur."
Sarı kapaklı defteri çantanın içine koyup tek elimle zorla da olsa fermuarı çektim.
"Kimsenin ayağına gidemem anne. Derste tanışıyoruz."
"Özge," Şiddetle karşı çıktı. "Gidip tanış ki buradaki başarından haberleri olsun."
"Sınav kağıdımı gördüklerinde haberleri olur."
"Bir kere de sözümü dinlesen ölür müsün?"
"Sanmıyorum ama riske atmaya değmez."
Ve telefonu suratına kapattım. Kapı çarpamıyor olabilirdim ama hâlâ bazı haklara sahiptim.
Yiğit'siz geçen tatsız bir kahvaltı sonrası çantamı almak içim odamdaydım ama nerede olduğunu da merak ediyordum. Dün de tüm gün görmemiştim hatta derse bile gelmemişti. Özgür ve Serkan ben oradayken bu konuyu konuşmaktan kaçınsalar da durumdan pek hoşnut olmadıkları belliydi. Başa döndük, demişti Özgür. Bu cümle bana cevap yerine bir soru işareti daha vermişti.
Kapı kilidindeki küçük tıkırtıdan sonra içeri giren benim boylarımdaki kız aldırmadan içeri yürüyüp en baştaki yatağa çantasını koydu.
"Selam, ben Nergis. Odanı mı değiştirdin?"
"Okulda yeniyim."
"On birinci sınıf mısın?"
"Evet."
Boya olduğu belli olan sarı saçlarını öylesine bir topuz yaparken tokası dudakları arasında olduğu için boğuk mırıltıyla cevap verdi.
"Bazı kitaplarım burada kalmış da onu almaya geldim," Tokayı saçına doladıktan sonra topuzunu biraz gevşetti. "Diğer kızlar da benim gibi on ikinci sınıf o yüzden odaya pek uğramayız, dersaneye gidiyoruz oradan eve. Rahatsın yani."
"Hiç odada kalmayacak mısınız?"
"Hayır. Bizim sınav haftamız da sizden önce zaten. Belki birkaç gün zorundalıktan ama o da net değil. Takıl yani kafana göre."
Kendi çalışma masasının üstünde duran iki kitabı sol kolunun altına sıkıştırdı ve "Görüşürüz." deyip odadan çıktı.
Sahiden tektim. Rahatsız edilmeyecektim hatta bir yatağı zıplamak, diğerini hayal kurmak, üçüncüyü üzerinde kitap okumak için kullanabilirdim bile. Artık bir yataklı değil dört yataklı bir odada yaşıyordum. İşte şimdi bu okuldan zevk almaya başlamıştım.
Geç kalacağım korkusuyla çantamı sırtıma takıp odadan çıktım. Binaya yürürken yüzü tanıdık gelse de kim olduğunu bilmediğim bir çocuk yanımdan geçerken konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Adım Ebruli
General FictionÜzüldüğünde gökkuşağından bir renk çalan kızın hikayesi.