2. Bölüm • Sihirli Küre

28.1K 2.1K 1K
                                    

Merhabalar, ben geldim! İlk olarak tatlı yorumlarınız için teşekkür ederim. Diğer bölümün bu bölüm kadar geç geleceğini de sanmıyorum, bu haberi de vermiş olayım.

Geçen bölüm söylemeyi unuttuğum şeyi ekleyeyim, karakterlere bölümlerle eş zamanlı giden instagram hesabı açtım. (evet o kadar işim gücüm yok.) Şu köşeye iliştireyim.

Özge: ozgekorkmaz.bae

Özgür: ozgurarsal.bae

Yiğit: yigitbdemir.bae

Bölüm şarkısı Özge'nin de çoook sevdiği birinden 👑 Uzatmadan aradan çekiliyorum. Umarım okurken keyif alırsınız. <3


Domates çeşnili krakerlerden bir tane ağzıma attım ve kağıt bardaktaki kahveden bir yudum daha aldım. Okulun bahçesinin büyük olmasının avantajı kendime yalnız oturacak bir yer bulabilmekti. Çoğunluk yemekhanede yemeyi tercih ettiği için ve soğuk havadan dolayı bahçe boştu. Kenarlardaki kısa duvarlara çakılmış tahtalardan elde edilen banklardan birine sinmiş kafamı dinliyordum.

Sanırım ilk gün olduğu için, kendimi misafir gibi hissediyordum. Bu dönemi burada okuyacağım kesin gibiydi o yüzden içimdeki çirkin hissi atıp derslere odaklanmam gerekiyordu.

Öyleyse içinde bulunduğum durumun artı ve eksilerini gözden geçirip ona uygun bir plan yapmalı ve bu süreci olabildiğince kârda atlatmalıydım.

Buradaki öğretmenler diğer okulumdakilerden daha iyi ve sınıfın geneli daha çalışkan. Yeni okula bir artı.

Diğer okuluma alıştığım için burada kendimi ister istemez yabancı hissediyorum. Yeni okula bir eksi.

Yeni okulumda bir sene İngilizce hazırlık var yani sınıfımdakiler benden bir yaş büyük. Yeni okula bir eksi daha.

Yiğit çok tatlı. Yeni okula üç yüz artı.

Öyleyse Yiğit hariç diğerlerini olabildiğince görmezden gelmeli ve iyi eğitimin tadını çıkarmalıyım.

Boşalan kraker poşetini dibi biraz dolu kahve bardağına sıkıştırdım ve montumun cebine koyduğum tüpte çikolatayı çıkardım. Bağdaş kurup rahatça oturmak istiyordum. Beni dikizleyebilecek yakınlıkta biri olup olmadığını kontrol etmek için bahçeyi taradığımda çok da yakınımda olmayan ikiliyi gördüm.

Okulun ortalarına doğru yürüyüp konuşmaya başladılar. Daha doğrusu Özgür hararetle bir şeyler anlatıyordu, Yiğit ise asık bir suratla yeri izliyordu.

Bu kez Yiğit sinirle bir şeyler anlatmaya başlayınca birinin izleyip izlemediğini umursamadan bağdaş kurup çikolatamı yemeye başladım. İkisi ben gelmeden önce sıra arkadaşı değil miydi? Öyleyse yakın arkadaşlardı. Neden kavga ediyorlardı?

Yiğit benim bile duyabileceğim sesle "Sana mı soracağım Özgür? İşine bak." diye bağırdı ve çekip gitti.

Artık Yiğit'le bir ortak noktamız vardı, ikimiz de Özgür'e gıcık oluyorduk.

Sarışın orada sinirle dikilirken yarısı bitmiş tüpteki çikolatayı cebime koydum. Yanımda duran bardağı çöpe atıp binaya yürümeye başladım. Ortada bir kriz varsa bunu fırsata çevirdiğim için kimse beni suçlayamazdı.

"Özgür!"

Ona kimin seslendiği çok da umurumda değildi. Aksine Özgür gelmeden Yiğit'in yanına gidebilirdim.

"Efendim hocam?"

"Beş dakika içinde Yiğit Baturalp'i de al yanıma gel."

Baturalp mi?

Benim Adım EbruliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin