1/3

63 8 5
                                    

Medya; Bir yemek ziyafeti :P

Özel bölümlere başlamadan önce şöyle bir uyarı bırakayım, sürekli zaman atlayarak gideceğiz. Hepsini size belirtiyor olacağım zaten.

İyi okumalar bebeklerim.

~•~•~•~
6 yıl sonra...

"Günaydın sevgilim." arkamdan kollarını belime dolayarak ensemi öpmeden önce fısıldamıştı Jeongguk. "Sana da günaydın uykucu." başını omzuma yasladı.

"Ne yapıyorsun?" elimdeki kabı çırpmayı bir kenara bırakıp tezgahtaki havuca uzandım. "Akşam yemeği için hazırlık yapıyorum, yardım edebilir misin?"

"Elbette bebeğim." bedenime yapışmış vücudunu çekip kollarını sıvadı. Uzun zaman sonra herkesin müsait olduğu bir anı bulmuştuk, bunu kaçırmamak adına toplanma kararı almıştık.

Çocukların sözleşmesi bittikten sonra hayatımızda birden fazla değişiklik olmuştu. Yani dört yıllık sürecimiz birazcık curcunalıydı. Eylül ve SeokJin'in düğünü onlardan iki ay sonra Arya ve Taehyung'un evlenmesi, Jungkook ve benim aynı eve taşınmamız, çocukların yeni işleri derken bugünlere gelebilmiştik. Evlerimiz çok yakın değildi ama iki hafta da bir de olsa mutlaka bir araya gelmeye çalışıyorduk. Özellikle bu günlerde birbirimize karşı daha bir sevgi dolu olmuştuk.

Boynumdan sarkan zincirin ucundaki yüzüğü geriye atmadan üzerine öpücük kondurmayı ihmal etmemiştim. Jeongguk'un bana verdiği ve benim bir türlü elime takmayı beceremediğim yüzük boynumdaki yerini aldığı zamandan beri bu öpücük kondurma mevzusu alışkanlık haline gelmişti. Daha dün gibi aklımda, muhtemelen de asla unutmayacağım o anıyı.

"Sana bir hediyem var." yaptığım resimden başımı kaldırıp ona döndüm. Fırçadan boya damlamasın diye paletin kenarına iliştirmiştim bu sırada. "Öyle mi?"

Yanıma oturup arkasında sakladığı müzik kutusunu yere koydu ve önüme doğru itti. Gülmeden geri duramadım. "Yanlış hatırlamıyorsam bunu beş yıl önce hediye etmiştin Kook." önüme düşen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Sadece aç ve içine bak." eli yanağımı hafifçe okşayıp geri çekildi.

Metal kutuyu elime kapağını kaldırdım. Çiftimiz tekrardan dans etmeye başlamıştı böylece. Fakat bu sefer kutuda yalnız değillerdi. İkisinin birleşmiş vücutlarına bir yüzük geçirilmişti. "Şatafatlı şeylerden hoşlanmadığını biliyorum. O yüzden başladığımız gibi olsun istedim." başımı kaldırıp şaşkınca ona baktım. Uzun zamandır birlikteydik, evet. Aynı evi, aynı yatağı paylaşıyorduk, evet. En önemlisi sevgimizi paylaşıyorduk, evet. Ve bir gün evlenme teklifi edeceğini tahmin ediyordum ama- Bilmiyorum. Hazırlıksız yakanlanmıştım.

Üzerimde bazı yerlerine boya sıçramış beyaz tişörtüm vardı altıma ise rahat olmak için tayt giymiştim. Saçım desen darmadığındı önüme düşmesin diye bandana takmıştım. Özensizdim. Ama inanır mısınız, böyle olmak çok hoşuma gitmişti. Çünkü Jungkook da öyleydi. Üzerindeki siyah tişörtünde ,hemen ardımda benimle beraber resim yaptığı için, boyalar vardı. Altında siyah bir eşofman.

Daha fazlasına da gerek yoktu zaten. Çünkü biz buyduk ve hep böyle olacaktık.

"Biraz daha tutkuyla dans etmek ister misin sevgilim?" gülümsedim. Yanaklarını kavrayıp dudaklarımızı birleştirdim hemen ardından. Uzun bir öpüşme başlatmıştım böylece. Uzun ve soluksuz. Parmaklarım saçlarını okşarken, elleri belimde dolanıyordu ve sanki ayrılmamdan korkarmış gibi sıkıca tutuyordu. Fakat ikimiz de nefes alması gereken yaratıklardık.

𝚃𝚑𝚎 𝙳𝚒𝚜𝚊𝚙𝚙𝚎𝚊𝚛𝚊𝚗𝚌𝚎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin