5.Bölüm

2.5K 143 7
                                    

Medya; Taehyung Kim & Hoseok Jung

Keyifli okumalar!
~•~•~•~
Kapı açıldığında sabah ki gibi bornozluydu. Beni gördüğünde afallamıştı. Yüzüme boş boş bakıyordu. "Ne yapıyorsun burada?" sesi hala bitkin çıkıyordu. "Seni bekliyordum." tek kaşını kaldırdı. "Neden?"

"Bilmiyorum." banyonun kapısını kapayıp yanımdan biraz uzaklaştı.
"Burada bekliyorsun ve neden olduğunu bilmiyorsun?"

"Evet."

"İyi." yanımdan geçip gidicekken kolunu tutup önüme doğru çektim. Kaşlarını çattı. "Ne yaptığını sanıyorsun?" sesi uyarıcı çıkıyordu. Ama bakın ne diyeceğim umurumda değil.

"Sana çarptığım için böyle davranıyorsun?" tamamen alakasız bir konuya girmiştim. Yine bozulduğumu belli etmedim.

"Nasıl davranıyorum?"

"Böyle işte, soğuk." kolunu elimin arasından çekti. "Hayır," dedi sonra "Yeni tanıştığım kişilere yakın davranmam, sana özel bir şey değil."

"O günü olmamış saysak belki daha çabuk arkadaş oluruz?" yüzüme öylece baktı. "Dediğim gibi o günle bir ilgisi yok. Ama unutmak istiyorsan da problem değil. Şimdi izin verirsen üstümü giyip uyumak istiyorum."

"Elbette." gülümsedim. Giderken "Ama ondan önce," hemen elimi uzattım. "Ben Jeon Jungkook."
bir bana bir elime baktı. "Sen ciddisin?" soran gözlerle bakıyordu. Başımla onayladım. küçücük de olsa gülümsediğini görmüştüm. "Afra Yıldırım." elini uzatıp sıktığında nemli olduğundan elim ıslanmıştı.

"Artık gidebilir miyim?" başımla onayladım. Yanımdan geçip odasına girdi. Islanan elime bakarken merdivenlerden aşağı indim. Çoktan ayaklanmış ağabeylerimi görünce yanlarına ilerledim. Yoongi hyung "İki saattir yukarda ne yapıyorsun Jungkook?" diye beni azarlamasaydı evden sessizce çıkıp gidecektik. "Bir şey yapmadım hyung." Tae hyung bana göz kırpmıştı. Ne yaptığımı anlamıştı sanırım. "İyi akşamlar." dileyip evden ayrıldık. Eve giderken Jimin hyung saçlarımı kurcalamıştı. "Jungkookie birinden mi hoşlanıyor?" elini saçlarımdan iteledim.

"Yok öyle bir şey hyung!"

Afra'dan
Üzerimi değiştirip kendimi yatağıma sırt üstü attım. Ne iç bayıltan bir gündü Allah'ım. Kapım çalınıp içeri Arya girdi. Yanıma uzandı. "İyi misin?"

"İyiyim." boğazını temizledi. "Anlatmak ister misin?"

"Anlatılacak bir şey yok." sesini çıkartmadı. Ben de ona arkamı dönüp bacaklarımı kendime çekerek gözlerimi kapattım. Arya bir kolunu bana sardı. "İyi geceler Afracık."

"Arya!"
*
Güneş ışıklarının yüzümü istila etmesiyle yatakta oturur konuma geldim. Saate baktığımda altı buçuktu. Erken uyandığım sınırlı günlerden birindeydim. Tekrar uyuyamayacağımı bildiğimden sessizce kalkıp üzerimi değiştirdim. Yürüyüşe gidecektim.

Kulaklıklarımı cebime koyup aşağı indim. Saçlarımı at kuyruğu yaptıktan sonra ayakkabılarımı giydim. Kapıdan çıktığımda mahalle sessizdi.

Yan eve baktığımda bütün perdeler kapalıydı. Fazla kaba davranmıştım. Bugün onlara yemek yapacağım. İyi başlangıç için hâlâ geç değil. Kulaklıklarımı taktım ve yürümeye başladım.
*
Yaklaşık bir saat sonra eve geldiğimde duş alıp üzerimi giydim. Arya hâlâ uyuyordu. Mutfağa indiğimde hangi yemeği yapacağıma karar vermeye çalışıyordum. Kahvaltıda yiyebilecekleri bir şey istediğimden pankek yapmaya karar verdim. Çok vaktimi de almazdı.

𝚃𝚑𝚎 𝙳𝚒𝚜𝚊𝚙𝚙𝚎𝚊𝚛𝚊𝚗𝚌𝚎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin