𝚃𝚑𝚎 𝙳𝚒𝚜𝚊𝚙𝚙𝚎𝚊𝚛𝚊𝚗𝚌𝚎

65. Bölüm

Medya; Sen şaka mısın ya?
- Arya Ateş

Bölüm Arya kızımdan. Kendisini çok özlemişim, o yüzden bu bölüm sizinle biraz konuştuktan sonra biz baş başa kahve içeceğiz. Keyifli okumalar!
~•~•~•~
Eylül eve kuş gibi şakıyarak girdiğinde yukarıda çocuk gibi didişen ikiliye yemek götürmek için tepsi hazırlıyordum. Çantasını askılığa asarken tam olarak anlayamadığım bir şarkıyı mırıldanıyordu. Ayakkabılarını çıkarttıktan sonra mutfağa ,yanıma, gelmişti. Meyve tabağını da tepsinin bir kenarına iliştirip ona döndüm. "Neler oluyor?" dedim gülerken. Yanakları kıpkırmızıydı ve bu onu küçük bir elma gibi gösteriyordu.

"SeokJin'le konuştuk." Afra ve Jungkook dün gece hastene yatağında uyuya kaldığında bu konu hakkında biraz konuşmuştuk. Bende ne zaman aralarındaki bu saçma gerginliğe son verirler diye hesaplama yapıyordum. Neyse ki beklediğimden erken inatlarını kırmışlar. Kimseye çöpçatanlık da yapamam zaten artık. Sonuçta kanadı kırılan bir kuşum. O eski kanatlarım çoktan çöp oldu anca sargı beziyle ayakta duruyor. "Yani artık sevgilisiniz? Doğru anlıyorum?" başıyla onayladı. Kolunu okşayıp tebessüm ettim. "Adınıza çok mutluyum. Şunu yukarıdaki iki bebeğime götürmem lazım."

"İki bebek derken?" tepsiyi elime alıp kapıya ilerlerken, "Afra ve Jungkook. İkisi de küçücük bebekler artık gözümde. Kardeş kardeş (!) boyama yapıyorlar yukarıda." kahkahasını duyar duymaz mutfaktan çıktım. Hızlıca merdivenleri tırmanıp odanın kapısını dirseğimle açtım. Küçük holü aştığımda Afra'nın sırtı yatak başlığına dayalıyken Jungkook'un onun göğsüne yattığı ve ikisine kitap okuduğunu gördüğümde gülmeden edememiştim. Daha yarım saat öncesinde kurtarmaya gelmesem çocuğu boğuyordu şimdi saçlarını okşuyor. Bizimki de dengesiz işte ne yapabilirim ki.

"Evet minik kuzular size mama getirdim." kitabı yüzünden çekip kaşlarını çattı Jungkook. "Buradaki tek bebeğin Afra olduğunu sanıyordum? Hani öyle anlaşmıştık?" omuz silktim. "Afra saçını palmiye ağacı gibi tependen toplayıp seni şirin bir bebeğe çevirmiş, yapabileceğim bir şey yok."

"O saçını toplamasam bile bir bebek zaten Arya. Şu tipe bak hiç yirmi iki yaşında gibi bir hali var mı?" tepsiyi yanlarına bıraktım. "Haklısın, yok."

"Yalnız hanımlar ben buradayım. Ayrıca daha on beş dakika öncesine kadar 'Jungkook senin memelerin mi şişmiş?' diye soran sen değil miydin? Ben de sana onların kas olduğunu söylemiştim hani?"

"Ee n'oldu yani şimdi, kas yaptın diye bebeklikten ergin bireyliğe mi geçiş yaptın?" Jungkook kitabı kenara bırakıp yerinden kalktı. Muhtemelen tekrar atışacaklardı. Yavaş yavaş odanın kapısına ilerlerken gözlerimi onlardan hiç ayırmıyordum. "İstersen başka bir şeye de geçiş yapabilirim?"

"Emin misin? Sonra yarın her tarafım ağrıyor diye gezme ortalıkta?" dur dur ne? "Demem."

"Yalnız ben hâlâ odadayım." Afra ağzına kiraz attı. "Jungkook'u da götürsene. Bir türlü gitmiyor."

"Ben kovuluyor muyum şu an?" bir kirazı daha ağzına atmadan, "Evet." demişti. Jungkook gözlerini kıstı. "Bu kaçıncı ihanetin acaba, artık sayamıyorum." üzümlerden birini onun ağzına tıktı. "Yarın gelirsin Jeon. Senin de dinlenmen lazım, hadi Arya götür onu." Jungkook'a kalkmasında yardımcı olmak için elimi uzattığımda o elimi tutmak yerine bugün Afra'ya hediye ettiği bebeği eline alıp boynunu kavradı. "Eğer bana dokunursan bebek ölür."

"Jungkook!"
*
Dakikalar süren tartışmalarının ardından Afra yerinden kalkıp Jungkook'u da peşinden sürükleyerek dış kapıya kadar götürmüş yanağına uzun bir öpücük bıraktıktan sonra kapıyı suratına kapatmıştı. Evet evet baya yapmıştı. "Sabahtan beri çalışıyor üstüne benimle ilgilenmeye çalışıyor. Hayır insan mı değil bu çocuk anlamıyorum ki bazen." salona geçip koltuğa oturdu. Eylül o sırada mutfaktan elinde çilekli sütlerle çıkmıştı. Afra'nın kalkıp odasına gitmesini beklediğimden kollarımı kavuşturmuş ona dik dik bakıyordum bende. "Yukarı çıkmayacağım Arya. Boşuna ayakta bekleyip kendini yorma." televizyonun kumandasına uzanıyordu ki önünden aldım. "İyi madem oturuyorsun, oturabilirsin. Ama televizyon yok."