53.75'

105 18 11
                                    

Jungkook'un Afra'ya olan şevketine doyamadım. Bence siz de doyamadınız o yüzden... Keyifli okumalar.
~•~•~
Mutfak masasına oturmuş pineklerken dolapta yiyecek bir şeyler bulmak adına keşife çıkmış sevgilimi izliyordum. Şahsen ben aç değildim. Ama o acıkmıştı ve beni de yedirme konusunda fazlasıyla inatçıydı.

"Tanrı aşkına nasıl yemek yapacak tek bir malzeme bile bulunmaz." dolabın kapağını kapatıp ellerini beline yerleştirdi. Haline gülmeden edemedim. "Gülmese!" sandalyemden kalkıp dolabı geri açtım. Yoğurdu tezgaha koyduktan sonra iki tane muz ve vanilyalı dondurmayı da yanına iliştirip dolabı kapattım.

"N'apıyorsun?" dolaptan blenderı çıkartıp tezgaha bırakırken sormuştu. "Sana özel tarifimden yapacağım." kollarını belime sarıp ensemi öperken "Hmm, öyle mi?" diye fısıldamıştı. Muzları soyup doğramaya başladım. Bir yandan da Jungkook'u ittirmeye çalışıyordum çünkü büyün ağırlığını üzerime veriyordu ve ben eziliyordum! "Jungkook! Rahat dur!"

"Hiç istemiyorum biliyor musun?"

"Elimde bıçak var biliyorsun değil mi?" kollarını çözüp tezgaha yaslandı. "Sevgilini tehdit etmeye utanmıyor musun?" omuz silktim. Doğradığım muzları blenderın içine atıp üzerine yoğurt koydum. "Bak şimdi," diyordum bir yandan. Vanilyalı dondurmadan iki yemek kaşığı blenderın içine koyduktan sonra. Blenderı çalıştırıp birkaç dakika bekledim. O sırada gözlerim Jungkook'un üzerinde dolanıyordu. "Tadını çok seveceksin."

Vanilyalı dondurmadan çaldığı kaşığı ağzına götürmeden, "Eminim." demişti. Yoğurt istediğim kıvama gelince blenderı kapattım. Çıkardığım tabaklara meyveli yoğurdu eşit şekilde dağıttım. Tarçın kavanozuna uzanırken göz ucuyla ona bakmıştım. Tabaktaki karışımı kesiyordu. "Üzerine tarçın koyunca çok güzel oluyor." kendi meyveli yoğurduma biraz tarçın attım. "Önce benimkinden dene." karıştığım yoğurttan bir kaşık alıp damlamasın diye elimi altına tutarken ağzına uzatıyordum bir yandan. "Eğer tadı hoşuna giderse seninkine de koyarız."

Kaşıktaki yoğurdu yedikten sonra gözlerini büyütmüştü. "Bu enfes bir şey!" gülümsedim. "Biliyorum. Ee koyayım mı seninkine de tarçın?" başıyla onayladığında biraz da ona koyup tabağı önüne ittirdim. Tabağımı yemeye başlamadan önce etrafı toparlamıştım. İşim bitince tezgaha zıplayıp bağdaş kurduktan sonra tabağımı kucağıma koyup yarısını çoktan bitirmiş olan genç adama eşlik etmeye başladım.

Yoğurdumdan bir kaşık aldığımda... Cidden harikayım. "Başına iş aldın. Bundan sonra bana hep bundan yapmak zorundasın."

"Nasıl yapıldığını öğrendin kendin de yapabilirisin Gguk." dibime girip sırıttı. "Ama ben senin yapmanı istiyorum." işaret parmağımla alnından ittirip yoğurdumu yemeye devam ettim. "Bakarız." demiştim sonra da.

O tabağını bitirir bitirmez benimkine kaşığını uzattığında parmağını ısırmıştım. Ufak çığlığıyla geri çekildi. "Benimle yoğurdunu paylaşmaman yetmiyor bir de üstüne ısırıyor musun?!"

"Yoğurdumdan uzak dur." kaşığımı ona doğru sallarken gözlerimi kısarak konuşmuştum. "Yoksa ne yaparsın?" kaşıklı elimle boğazımı kesiyor gibi yaptığımda Jungkook kollarını göğsünde birleştirmişti. "Nasıl yemekleri benden daha fazla sevebilirsin ki? Onlar seni benim gibi sevemez."

"Ama karnımı doyuruyorlar Kook."

"İhanet..." diye fısıldadığında dil çıkarmıştım. Yoğurdumu kaşıklamaya devam ederken pür dikkat beni izliyordu. Sonra n'oldu biliyor musunuz? Benim salak erkek arkadaşım tabağımı alıp kaçırmak isterken aramızda geçen ufak boğuşma sonrasında tabağı yere düşürdü.

Yere düşen güzelim yoğurduma üzülürken karşımdaki herif utanmadan gülüyordu. "Bana ilk başta verseydin böyle olmazdı." hızla tezgahtan üzerine atladığımda hazırlıksız yakalandığı için ikimiz de yeri boylamıştık. Ellerim boğazını canını yakmayacak bir şekilde kavradığında gözlerini büyüttü. "Üstüne bir de beni boğacak mısın?! İkinci kere ihanet..."

Elleri bel çukurlarıma yerleşip yattığı yerde dikleştiğinde dip dibe gelen yüzlerimizle gülümsedi. Bu sırada ellerim yavaşça ensesine kaymıştı. "Bu ihanetin bir bedeli olmalı değil mi?" dudaklarıma atıldığında ilk beş saniye ona karşılık vermiş olsam bile alt dudağını ısırmıştım. Hal böyle olunca geri çekilmek istemişti fakat ben alt dudağını bırakmadığım için mecburen hâlâ öylece bekliyordu. "Acıyor Afra!" sesi alt dudağını kullanamadığından garip çıktığında gülmemek için kendimi çok sıkmıştım fakat daha fazla tutamayıp geri çekildim. Kahkahalarım bitmek tükenmek bilmezken Jungkook kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

Sonunda gülmeyi kesebildiğimde ısırdığım yere küçük bir öpücük bırakıp kucağından kalktım. "Burayı sen temizleyeceksin."

"Parmağımı ısırıp, yere düşürdüğün yetmiyor. Üstüne dudağımı da ısırıyorsun ama yine yetmiyor ve sen yeri de mi bana temizleteceksin?"

Kapının pervazına yaslanıp kollarımı göğsümde birleştirdim. "Gece yanımda uyumak yerine salondaki koltukta uyumak istiyorsan..."

"Peçeteleri nereye koymuştun sevgilim?"
~•~•~•~
Tamam bugünün son bölümü, bu sefer gerçekten son!

Haftaya görüşmek üzere! Hoşçakalın. 🤍

𝚃𝚑𝚎 𝙳𝚒𝚜𝚊𝚙𝚙𝚎𝚊𝚛𝚊𝚗𝚌𝚎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin