53.5'

103 14 26
                                    

Medya: Taehyung Kim

Bölüm Taehyung'dan... Keyifli okumalar.

Günün ikinci bölümü ;)
~•~•~•~
Ölüyordum. Gideceğini söylediğinden beri nefes alamıyordum. Sanki bir şey boğazıma yapışmış gibiydi. Karşımda gözleri doluyken gördüğümde ne hissediyorsam şimdi on katını hissediyorum. Hatta belki de yüz katını.

Jungkook güç vermek ister gibi omzumu sıkarken ben çoktan giden arabanın ardından bakıyordum. Belki yalan söylediğimi hisseder de geri gelir diye... Belki o sözlerimin hiçbir değerinin olmadığını, beni bırakmayacağını söyler diye... Ama gitmişti işte. Gelmeyecekti. En boktan şeyleri hak ediyordum. Keşke Afra'yı tutmasaydı diyorum. Belki fiziksel olarak acı çektiğimde ruhumdaki acıyı unuturdum.

Sözleriyle belli etmesine gerek yoktu. Afra daha gözleriyle bile beni öldürebiliyorsa eminim bunu uygulamaya koymakta gecikmezdi. O anı bekleyecektim. Bana bir ödül gibi gelecekti. "Hyung, kendine bu kadar yüklenme."

"Gitti Jungkook. En azından uzaktan da olsa göreceğim diye bunları söylemeyi göze almıştım. Elimde hiçbir bok kalmadı! Sevdiğim kadını kendi ellerime gönderdim!" bir şey söylemedi. Ne söyleyebilirdi ki? Benim suçum olmadığını mı? İlişkimizin PD'nimin kulağına gitmesinde benim bir suçum olmadığını mı söyleyecekti? Vardı. Sikeyim ki vardı! Eğer onu şirkette öpmek gibi aptalca bir hataya düşmeseydim görülmeyecektik. PD'nime ben kendim söyleyecektim ve bunca zaman başarılı bir şekilde sakladığımız için ilişkimizin devam etmesine sesini çıkartamayacaktı. Ama öyle olmadı.

Yalvarmama rağmen kabul etmedi. Gören kişiye yeterince para ödediğini başkasıyla uğraşmak istemediğini söyledi. "Yedi yıllık arkadaşların mı yoksa on aylık sevgilin mi?" demişti... Beni öyle bir köşeye sıkıştırmıştı ki dilim tutulmuş, konuşamamıştım. Ama seçeceğim şey belliydi, bana başka bir çare bırakmamıştı. Ayrılmak zorundaydım. Sadece birkaç ay. Yemin ederim sadece birkaç ay hiç görüşmesek her şeyi geri rayına oturtacaktım. Amacım buydu. Arya'yı tamamen kaybetmek değildi. Hayatını mahvetmek değildi.

"Hadi içeri girelim hyung." omzumdan destek vererek beni eve soktuğunda sırtını duvara yaslayan Jimin bizi görünce yanına geldi. Her zaman ki gibi beni rahatlamak adına gülümsedi. "Her şey düzelecek Tae."

"Hiçbir şey düzelmeyecek. Her şeyi mahvettim." merdivenleri tırmanıp banyoya girdim. Kendimi ağlamamak için o kadar kasmıştım ki gözlerim kan çanağına dönmüştü. Ama artık kasmamın bir anlamı yoktu. Onu kaybetmiştim. En azından son kez sarılıp öpseydim...

Gerçekleri anlatmayı bende çok isterdim. Hatta şu an keşke anlatsaydım diyorum ama, korktum. Uzak duramam diye. Sarılmak isterim, öpmek isterim diye. Ya tekrar görülürsek korkusuyla yapamadım. O uzak durursa daha kolay olur diye düşündüm. Kabul ediyorum ağır konuşmuş, kalbini kırmıştım. Bundaki tek amacım ikimizi korumaktı. Ama şimdi fark ediyorum da... Sadece onu korumak istemişim.

Çünkü gerçekleri bilerek burada öylece durmak hiç kolay değil. Ben onu atlatmak istemiyorum ki. Ben, ona tekrar sahip olmak istiyorum. Ancak o beni tamamen silmek için gitti. Olur da geri dönerse, ben umurunda bile olmayacağım. Ne kadar doğruyu anlatmaya çalışsam da inanmayacak. Ya da ,en korktuğum, hiç gelmeyecek. Onu sonsuza kadar hiç göremeyeceğim.

Onu hiç göremeyeceksin.
Onu hiç göremeyeceksin.
Onu hiç göremeyeceksin.

Boğazımdan gelen acı çığlığımla aynaya yumruğumu geçirdim. Çatlamış parçalarındaki görüntülerimi bana gülümsüyorken görmek sinirlerimi mümkünmüş gibi daha berbat etmişti. Her birine yumruk attım. Tekrar, tekrar, tekrar... Ama ne kadar vurursam o kadar çoğalıyorlardı. Sanki onları kırmızıya boyamam hoşlarına gidiyormuş gibi sırıtıyorlardı.

Aynaya vurmaya devam ederken Jimin içeriye girdi. "Taehyung?!" kolumu kendine çekince nefeslerimi düzene sokmak için bekledim biraz. Önüne diz çöktüğümde benimle beraber oturdu. Sonunda ağlıyordum. Hiçbir işe yaramıyordu. Hâlâ bok gibi hissediyordum.

"Onu kaybettim..." diye fısıldadım. Jimin sakinleşmemi söylerken sırtımı okşuyordu. Nefes almakta zorluk çektiğimi fark edince korkuyla bağırmaya başladı. "SeokJin hyung! Namjoon hyung!" gür sesinin ardındaki korkuyu kim duysa anlardı bundan olsa gerek herkes kısa bir süre sonra kapının önünde toplanmıştı. "Sakinleş Taehyung. Derin nefes al... Sakinleş."

"Ne halt yedin böyle?!" SeokJin hyung yanıma gelmek için harekete geçtiğinde Yoongi hyung izin vermemişti. Pansuman malzemelerini dolaptan çıkartıp yanıma çöktü. Ben hâlâ derin nefesler alıp veriyordum fakat ağladığım için nefesim daha çok tıkanıyordu.

Sırtımı duvara yaslamama yardım ettikten sonra elimi kavradı. "Ağlama Taehyung." dedi sertçe. Jimin önüme gelen saçlarımı geriye atmıştı. "Sakinleş Taehyung." Hoseok hyung Jimin'in yanına eğilip elindeki suyu bana içirmeye çalışıyordu. Birkaç yudum aldıktan sonra başımı tekrar duvara yasladım.

"Dışarı çıkın. Kalabalık yapmayın boşuna." Yoongi hyung netti. Kimseden itiraz istemediği gayet açıktı ancak yine de Jimin yanıma yaklaşmaya başlayınca ona çıkmasını işaret etmek zorunda kalmıştı. Bir süre bana baktıktan sonra dizimi güç verircesine sıkıp gitti.

Yoongi hyung elimdeki cam parçalarını çıkartıyordu. "Niye saçma sapan hareketler yapıyorsun Taehyung? Böyle yaparsan geri gelecek mi sanıyorsun? Ağlarsan ya da kendini yaralarsan geri geleceğini mi düşünüyorsun? Ben söyliyeyim; gelmeyecek Taehyung." başımı önüme eğdim. Göz yaşlarım süzülmeye devam ediyordu. "İyi dinle Taehyung. Sana suçsuzsun demeyeceğim çünkü öylesin. Ama bu kendini yıpratacağın anlamına gelmiyor. Kariyerini seçmek zorundaydın, tamam mı? PD'nimin sana bunu seçenek olarak sunması boktan farkındayım ama kariyerini seçmek zorundaydın. Buralara kadar ne kadar zorlukla geldiğimizi sadece biz biliyoruz başkaları değil. Kimseden bunu anlamasını da bekleyemezsin." elimi sararken bir süre sustu. Göz yaşlarım biraz daha durulmuştu. "Ama bizim seni anladığımızı ve yanında olduğumuzu unutma. Kendini yıpratmanı istemiyorum. Güçlü olmak zorundasın. Ayrıca Arya dönecektir. Afra'yla aralarında nasıl bir ilişki olduğunu görmedin mi? Afra gittiğinde Arya'nın nasıl bir duruma geldiğini hatırlıyor musun?" başımla onayladım.

"Şimdi Afra'nın da öyle olacağının farkında olarak gidiyor. Uzun süre kalmayacaktır. Belki kendini affettirirsin?" ona baktığımda hafifçe tebessüm etti. "Bunu yapmak zorundaydın. Sakın unutma. Zorunda olduğun için böyle oldu, isteyerek yapmadın. O yüzden kendini yıpratma." elimi bacağımın üzerine bırakıp yanımdan kalktı ve çıkıp gitti.

Dön Arya... Yalvarırım dön. Yalvarırım dön ve özür dilemek için bana bir fırsat ver.
~•~•~•~
Yoongi'nin babacan yönüne düştüğüm kadar başka neyden bu kadar etkileniyorum bilmiyorum.

Taehyung'dan öğrendikleriniz onu haklı bulmaya yetti mi sizce? Yaptığı şey doğru muydu?

Haftaya görüşmek üzere. Kendinize dikkat edin. Seviliyorsunuz! 🤍

𝚃𝚑𝚎 𝙳𝚒𝚜𝚊𝚙𝚙𝚎𝚊𝚛𝚊𝚗𝚌𝚎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin