𝚃𝚑𝚎 𝙳𝚒𝚜𝚊𝚙𝚙𝚎𝚊𝚛𝚊𝚗𝚌𝚎

67. Bölüm

Medya; Ateş gibi hatunum Arya

Keyifli okumalar.
~•~•~•~
Sabahın köründe yine ve yeniden doğru düzgün uyuyamadığımdan ayağa dikilmiştim. Saçım başım birbirine girmişken lavaboya girip yüzümü yıkadım. Afra'nın hâlâ uyuyor olduğunu düşündüğümden hiç odasına girmeden direk aşağı indim. Mutfağa girmeden salonun perdelerini sonuna kadar açıp daha yeni yeni doğan güneşin eve girmesine izin verdim.

Mutfağa ilerleyip dolabı açtım. Pekala, alışverişe çıkmamız lazım. Yani teknik olarak benim çıkmam lazım. Afra hiçbir yere kıpırdayamaz dün izin vermiş olabilirim ama o küçük bir kaçamaktı. Hem Taehyung'un gereksiz hareketleri yüzünden ilişkilerinin zarar görmesini istemiyordum. Afra mutluydu ve eğer o mutluysa ben de mutluyum.

Omlet yapmak için kollarımı sıvadım. Yorucu günler geçiriyordum. Bedenen değil, ruhen. Evden dışarı sadece çöp atmaya çıkıyordum çünkü onunla karşı karşıya gelmek istemiyordum. Boğuluyormuş gibi hissediyordum. Beni boğuyormuş gibi hissediyordum. Aynı şimdi olduğu gibi nefesim tıkanıyor, gözlerim doluyordu. Tanrım... Yanağımı omzuma sildim. Ağlamak istemiyordum. Artık cidden üzülmek istemiyordum fakat bunu nasıl yapabilirim bilmiyorum. Bir an önce iş bulmam gerekiyor.

Omletleri tabağa koyarken derin bir nefes verdim. Kafamı bundan sonra onunla doldurmayacaktım. Kendi hayatıma bakmam gerekiyordu. Sadece kendi kendime zarar vermiyordum çünkü, Afra da benim için endişeleniyordu ve onun stresten uzak durması lazım. Eylül aradığında bana komada olduğunu söylememiş olabilirdi ama doktoru sağolsun her şeyden haberim vardı. O şu an burada olduğu için ne kadar şükretsem az. Afra gitseydi ne yapardım bilmiyorum. Akıl sağlığımı koruyabileceğimi sanmıyorum.

Masayı tamamen hazırladığımda merdivenleri tırmanıp Afra'nın odasına girdim. Küçük holü aştığımda gördüğüm şey ise gülümsememe sebep olmuştu. Jungkook Afra'nın göbeğini yastık olarak kullanmış bir koluyla sıkıca onu sarıyor, Afra'nın bir kolu başının üzerine dolanmış diğeri ise Jungkook'un saçları arasında duruyordu. Gece kaçta geldiklerini bilmiyordum. Afra Jeongguk'un yanında olduğundan endişe etmeden uyumuştum.

"Evet uykucular! Kalkma vakti!! UYANIN HEMEN!" ellerimi birbirine vuruyordum. İlk kıpırdanan Jungkook olmuştu. Afra bu şekilde uyandırmama alışık olduğundan artık bağışıklık kazanmıştı maalesef. Jungkook tek gözünü açıp beni gördükten sonra Afra'yı daha sıkı sarıp gözlerini kapatmıştı. Ay şimdi şirinlik yüklemesinden öleceğim. "Uyanın dedim! Omlet yaptım o kadar, soğumadan yemeniz lazım!"

"Arya bırak da uyuyalım. Gece geç geldik." Jungkook'un kolunu kavrayıp çekiştirmeden hemen önce, "Bu beni ilgilendirmiyor. Kalkın diyorsam kalkın. Ayrıca Afra'nın ilaç saati geliyor, yemek yemesi lazım." Jungkook yerinden kalkıp kollarını havaya kaldırarak esnedi. "Tamam ortak, ben uyandırırım onu." tek kaşımı kaldırarak baktım. "Uyumaya dönmeyeceğim ve onu uyandıracağım."

"İyi. Beş dakika sonra aşığıda olmazsanız SeokJin'i arayıp uslu durmadığını söylerim." odadan çıkmak için hareketlendiğimde Jungkook'un kısık sesli bağırtısını duymuştum. "Niye sürekli SeokJin hyungu aramakla tehdit ediliyorum?!"

"Çünkü ağbinin sana neler yapabileceğinin hepimiz farkındayız." odadan çıkar çıkmaz kendi odama ilerledim. Üstümü değiştirip saçlarımı topladım. Aşağı indiğimde ve mutfağa girdiğimde masaya oturmuş kız kardeşime günaydın öpücüğü verip sandalyeme yerleştim. Jungkook benden önce davranarak bardaklarımıza portakal suyunu doldurmuştu. Afra tabağına omlet alırken derin bir nefes aldım. Tamam, her şey yolunda işte. Afra mutlu, Eylül mutlu. Her şey harika gidiyor.

Senin hayatın dışında.*

Kapa çeneni. Hayatım gayet iyi tamam mı? Bende mutluyum- En azından olacağım! Yakında olacağım! Alıştığımda, taşındığımızda, onu bir daha görmeyeceğim gün çok mutlu olacağım! "Arya," Afra'nın seslenmesiyle silkelendim. Düşüncelerimi def ettikten sonra ona döndüğümde gözlerideki endişeyi görmemek imkansızdı. "Yemeğini ye." sesi biraz sert çıkmıştı. Başımla onaylayıp çatalımı elime aldım. "Bugün markete gideceğim, senin bir işin var mı Jungkook? Afra'nın yanında kalabilir misin?"