54. Bölüm

108 17 3
                                    

Medya; Arya Ateş 🔥

Keyifli okumalar.
~•~•~•~
Uçağa bindiğimden beri içimdeki o iğrenç hissi bir türlü söküp atamıyordum. Sanmıştım ki, uçağa binip buradan uzaklaşmaya başladığımda bu hislerden de uzaklaşırdım ama öyle olmadı. 'Güçlü kadın' gibi davranmak istemiştim ama sadece birkaç saat başarabilmiştim.

Afra'nın yanında bile duramadım. Şimdi onun için de endişe ediyordum. İntihar etmesinden değil çünkü edemez biliyorum. Taehyung'a bulaşmasını istemiyorum sadece. Başı belaya girsin istemiyorum. Allah'ım... Sen yardım et.
*
Taksiden inip karşımdaki evi inceledim. Ahşaptan yapılan o iki katlı güzel evi. Beyaz boyası artık eskisi kadar temiz olmasa da hâlâ üzerindeydi. Bahçedeki rengarenk çiçekler de yerlerini koruyorlardı. Kapıyı açıp bahçeye girdim. Ağır adımlarla ilerliyordum. Arka bahçeden gelen sesleri duymamla bavulumu bırakıp oraya koşturdum. "Nazoş'um!" diye seslendiğimde anneannem elindeki işi bırakıp arkasına dönmüştü.

Yüzüme yayılan gülümsemeyle bana doğru birkaç adım attı. "Kuzum gelmiş!" koşup kollarının arasına girdim. Sımsıkı sardı beni. Sonra yanaklarıma öpücüklerini bıraktı. "Hoşgeldin kuzum."

"Hoşbuldum Nazoş." gülümseyip yanağına sulu bir öpücük bıraktım. Koluma tutunup eve doğru yürümeye başladı. "Sana bir sürü şey hazırladım. Çubuk gibisin ye de güçlen." gülmekten çekinmedim. Pimapen kapıdan içeri girdiğimiz hemen görüş açıma giren mutfak masasıyla kahkahamı basmıştım. Masa ağzına kadar doluydu ve hepsini sadece ikimizin yemesi imkansızdı. "Hadi otur otur."

Tabağımı doldurup hemen yanıma oturdu. Pek iştahım olmadığından sadece biraz yiyebilmiştim. Tüm o süre zarfı içinde sessizce beni izlemişti. "Ee anlat bakayım." sorar gözlerle ona baktım. "Neyi?"

"Neden bu kadar uzun süreli kalmaya geldiğini. Hem de Afra'sız." gözlerimi kaçırdım. "Dün demiştim ya anneanne, seni özledim diye geldim."

"Hadi oradan!" diye çıkıştı. "Oğlan meselesi mi?" şaşkınca ona baktığımda ben anladım der gibi başını salladı. "Kimseye de haber vermeden gelmenden belliydi zaten. Ah güzel kızım benim."

"Kimseye haber vermediğimi nereden biliyorsun?" sakın annemi aradım deme anneanne. "Teyzenle konuşurken geleceğini söyledim onu da biliyorsun yavrum ağzında bakla ıslanmaz, anneni aramış söylemiş hemen." derin bir nefes verdim. "Yeliz de köpürmüş tabii. Beni aradı 'oraya geliyoruz sakın söyleme o bacaksıza' dedi." yüzüm çökmüş olacak ki elimi tutup sıktı. "Sen merak etme yavrum birkaç gün kalırlar sonra ben gönderirim onları. İstediğin kadar kal. Çok üzme kendini emi? Göz yaşlarına değmez kimse." yanağımı okşadı. Ağladığımı o zaman fark etmiştim.

"Bavulum dışarıda kaldı, onu alayım." başıyla onayladı. Mutfaktan çıkıp soldaki dış kapıya ilerledim. Terlik giyip çıktım. Bavulumu alıp eve ilerlemeye başladım. "Merhaba!" kaşlarımı çattım. Arkamı dönüp çitlerin dışında bekleyen bir adam görmeyi beklemiyordum. "Buyurun?"

"Arya?" dedi sonra emin olamayan bir sesle birkaç adım yaklaştım. "Tanışıyor muyuz?" derken adamı süzmüştüm. Hiç tanıdık gelmiyordu. "Ah hayır, sen beni tanımıyorsun. Ama ben seni tanıyorum." kaşlarımı çattım. Elini uzattı. "Ben Aras." ayıp olmasın diye elini sıktım.

"Birkaç ev yanda oturuyorum. Babaannemle. Nazmiye teyzenin yakın arkadaşının torunuyum yani. Senden o kadar çok bahsediyor ki, görür görmez tanıdım." anladım der gibi başımı salladım. "Rahatsız ettim kusura bakma. İyi günler."

"İyi günler." içeri girip kapıyı kapattım. "Yavrum. Odana yerleş de Nurcan teyzene gidelim. Ada'yla da görüşmüş olursunuz."

"Tamam." bavulumu yukarı çıkartıp kapısında eğri büğrü harflerle 'prenses' yazan odaya girdim. Küçükken babamla yazmıştık. Aslında o beni kucağına almıştı ben de yeni öğrendiğim el yazısıyla yazmıştım. Eskiden her yaz tatili buraya gelirdik. Cümbür cemaat hem de. Afra, Tuna, hatta Ali'yle tanıştıktan sonra o bile bizimle gelmişti. Aramızda kalsın anneannem Ali'yle beni evlendirmeyi çok istiyordu o zamanlar. Bayılmıştı çocuğa! Böyle bir şey olamaz. Zor atlatmıştık. Babası gittikten sonra Afra her yaz tatilinde bizimle gelmeye başlamıştı. Ahu Sultan ,bakıcısı, da gelirdi bizimle. Güzel günlerdi.

𝚃𝚑𝚎 𝙳𝚒𝚜𝚊𝚙𝚙𝚎𝚊𝚛𝚊𝚗𝚌𝚎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin