35. Bölüm

361 25 14
                                    

Afra'dan
Babaannem ve Anka'nın ısrarıyla kahvaltı masasına oturmuştum. Yemek yemeden evden çıkmama izin yoktu. Otobüsü kaçıracaktım ve bu umurlarında değildi. Hızlıca ağzıma birkaç şey sıkıştırıp masadan kalktım. "Afra çabuk buraya gel! Aç aç yola çıkılmaz!" yeşil montumu üzerime geçirirken gülümsedim.

"Bir şey olmaz babaanne. Biraz daha kalırsam geç kalacağım." botlarımı giydim. Masadan kalkıp yanıma gelmişti. Anka çantamı rahat giyebilmem için tutuyordu. Kollarımdan geçirip sırtımda asılmasını sağladım. Babaanneme sarıldım. "Ne kadar kalacaksın?" geri çekildim. "Çok değil, bir iki gün kadar." Anka'ya sarılıp sarılmamak konusunda kararsız kalmıştım. Ancak o beni bu ikilemden kurtarıp, kollarını etrafıma dolamıştı. Kısa tuttum.

Kapıdan dışarı çıktığımda onlara el sallayıp arkamı döndüm. On dakika önce çağırdığım taksi geldiğinde hemen binmiştim. Otogar yakın sayılırdı. Yarım saat sonra geldiğimde adama parasını ödeyip indim. Koşturarak içeri girip bineceğim otobüsü görevlilerden birine sordum. "Gelin sizi götüreyim." başımla onaylayıp adamın peşine takıldım.

"Ailenizin yanına mı gidiyorsunuz?" cevap vermek yerine başımla onayladım. Otobüsün yanına geldiğimizde teşekkür edip içine girdim. Koltuğumu bulduğumda sırtımdaki çantayı çıkartıp yerime oturdum. Ayağımın dibine koyduğum çantamdan kulaklıklarımı çıkarttım. Uyku vakti.
*
Hatırladığım sokaklarda yürürken içimdeki korku tüylerimi ürpertiyordu. Geri çevireceklerini sanmıyordum.
Ama buna hakları olduğunu biliyorsun.
Evet, evet biliyorum. Tanıdık ev görüş alanıma girdiğinde nefesimi tuttum. Muhtemelen beni tanımayacaklardı. Uzun zaman olmuştu. Ben bile yüzlerini net hatırlayamıyordum. En azından kuzenlerimin. Bahçeye girdiğimde ceplerimdeki ellerim istemsizce yumruk olmuştu. Tırnaklarım derimi mahvederken zille bakışıyordum. Arkamdan gelen öksürük sesiyle, arkamı döndüm.

Açık kahve saçları ve ela gözleriyle garip bir şey görmüş gibi bana bakıyordu. "Kime bakmıştınız?" aman Allah'ım... Dolunay mıydı yoksa? Ne kadar da büyümüştü. Cevap vermediğim her saniye kaşları çatılıyordu. "Derya teyzeye." tek kaşını kaldırdı. "Annemle ne işiniz var?" cidden oydu. Kocaman olmuştu. En son gördüğümde yedi yaşındaydı. Kendimi garip hissetmiştim.

"Uzun zamandır görüşmüyoruz. Görmek istedim." kaşları tekrar çatıldı. Kapı birden açıldığında korksam da belli etmedim. "Hadi Dolunay iki saattir seni bekliyorum- Bir saniye bu kim?" kapıdaki bedene döndüm. Şahane ikizler yanımda duruyorlardı. "Demir annem evde mi? Adını hâlâ bilmediğim kişi onu görmek istediğini söyledi." Demir baştan aşağıya beni süzüp sırıttı. "Önce biz mi tanışsaydık?" insan yedisinde neyse yetmişinde de odur derler ya, hah işte tam onu yaşıyorum şu an. Çocukken de her gördüğü kıza aynı muameleyi yapardı.

"Kuzenimle sevgili olmak gibi bir düşüncem yok, kalsın." gözleri kocaman olurken Dolunay kolumdan tutup kendine çevirmişti. "N.nasıl yani? Afra mısın? Sen misin?" cevap vermemi beklemeden bir sürü soru sormaya devam ediyordu. Teyzemin sesini duydum. "Kapıyı neden açık tutuyorsun Demir! Evi soğuttun! Gelmeyeyim oraya alırım ayağımın altına bak!" gülümsedim. Ses tonu hiç değişmemişti. "Anne! Sana bir sürprizimiz var!" Demir kolumu nazikçe kavrayıp içeriye çekti. Tanıdık koku burnuma ulaştığında kafam tamamen başka bir yere gitmişti.

Koşturarak eve girdiğimizde kendimizi antreye atmıştık. Dolunay küçük elleriyle karnını tutuyor, Demir ise halimize gülüyordu. "Ben size bulaşmayın demiştim!" Dolunay kolunu çimdiklemişti ikiz kardeşinin. "Kapat çeneni be! Nereden bilelim bizi kovalayacağını!" gülerek yattığım yerden kalkmıştım. "Afra, Dolunay, Demir! Yemek hazır çocuklar!" bizden ses gelmeyince annemle teyzem mutfaktan çıkıp, kızgın bakışlarını göndermişlerdi. İkisinin de kolları belinde ve kaşları çatık. Hepimize komik gelmiş olmalı ki birden gülmeye başlamıştık. Annem güldüğümüzü görünce çatık kaşlarını düzeltip tebessüm etmişti. Teyzem ise çoktan terliğini eline almış, bize yalandan sinirli gibi yapıyordu. Mutfağa koştururken o güzel yemeklerin kokusu karnımı guruldattığında gülümsemiştim.

𝚃𝚑𝚎 𝙳𝚒𝚜𝚊𝚙𝚙𝚎𝚊𝚛𝚊𝚗𝚌𝚎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin