4. Bölüm

2.7K 157 5
                                    

Medya; Arya Ateş

İyi okumalar!
~•~•~•~
Şirkete girmek istemediğim için Arya'yı göndermiş, banklardan birine oturmuştum. Ellerimi ceplerime sokup etrafı izlemeye başladım. Herkes bir yana koşturuyordu. İnsanların hayatlarına yetişmesi için hep acelesi olurdu. Ama onca insanın içinden bile yine kendi kendimi manipüle edecek şeyi bulmuştum. Annesinin eline asılarak ağlayan bir kız çocuğu ve otuzlarındaki kadının kızına attığı üzgün bakışlar.

Başka tarafa dönmüştüm dönmesine ancak kulaklarımın duymaması için yapabileceğim bir şey yoktu. "Ama anne o oyuncağı istiyorum!"

İşaret parmağıyla ilerdeki oyuncak dükkanının rafındaki bir ayıyı gösteriyordu. "Bebeğim söz veriyorum daha sonra alacağım ama şuan o kadar param yok." bakışlarım baştan aşağı kadını süzdü. Üzerinde pahalı kıyafetleri ya da yüzünde güzel hissetmesi için makyaj yoktu. Aksine hayat yorgunluğundan kırışmış göz çevresi vardı. "Hep öyle diyorsun ama almıyorsun!" tamam pekala, bu kadar yeter. Oturduğum yerden kalkıp koşturarak oyuncak dükkanına girdim. Ayıyı satın alıp dükkandan çıktığımda ilerleyen anne - kıza yetişmek için tekrar koşmam gerekmişti. "Hey! Hanımefendi! Bekleyin lütfen!" omzunun üzerinden bakıp elimdeki kocaman ayıyla onlara koştuğumu görünce durdu. Yanlarına vardığımda nefesimin düzene girmesini bekledim. Sonra gülümseyip kızın önüne diz çöktüm. Saçını kulağının arkasına iliştirip oyuncak ayıyı ona uzattım. Çekindiğinden olsa gerek annesinin bacağına sarıldı. Kafasını kaldırıp annesinde baktı, onay almak istiyordu. "Al güzelim, lütfen." dedim. Genç kadın, "Teşekkürler ama kabul edemeyiz."

"Lütfen." diye ısrar ettim. Bunun üzerine kızına dönüp başıyla onaylamıştı. Kız sevinçle ona uzattığım atıcığı alıp kendisine bastırdı. Onunla beraber bende gülmeye çalışmıştım, ağlama hissini bastırmaya çalışırken gülmek pek kolay olmuyordu. "Ablaya sarıl ve teşekkür et."

Küçük kız kollarını boynuma doladığında küçük bedenini sarmıştım. Bir kez daha saçlarını okşadım. "Teşekkür ederim."

"Rica ederim ufaklık." geri çekildiğinde ayağa kalktım. Tekrar gülümseyip selam verdikten sonra arkamı döndüm. Gözlerim dopdoluydu. Şimdi değil. Dudaklarımı birbirine bastırırken şirkete ilerleyen ve artık yüzüne hakim olduğum çocukla göz göze gelmiştim. Önüme dönüp hızlıca arabaya bindim. Başımı direksiyona yasladım. Tamam, artık ağlayabilirim.

Arya'dan
Şirketten çıkarken çocuklar içeri gidiyordu. Tae gülümseyip el salladığında karşılık vermiştim. Çok nazik bir adamdı. Gerçekten, içimi ısıtacak kadar nazik bir adamdı. "Selam." dedim. "Ev yerleştirmiyor muydunuz? Neden buradasınız?"

Hoseok gülümsedi. "Çalışmamız da gerekiyor." anladım der gibi başımla onayladım. "Peki ya Jungkook?" geldiklerinden beri onu burada görememiştim. "O yok mu?" Taehyung, "Burada ya." demişti ancak arkasını dönüp de onu göremeyince kaşlarını çattı. SeokJin, "Dışarıda n'apıyor o? Jungkook! Buraya gelsene!" kısa bir anlığına bize dönmüş ardından tekrar önüne dönmüştü. Bir şey çok fena dikkatini çekmiş olmalıydı. "Neyse, gitmem gerek. Görüşürüz." yanlarından ayrılırken Jungkook içeri giriyordu. Başıyla selam verince gülümsedim. Binadan çıktığımda etrafıma baktım ama ne Afra'yı ne de arabasını görememiştim. Telefonumu çantamdan çıkartıp aradım. Açması için baya beklemem gerekmişti. "Burada bekleyeceğini söylemiştin, nereye gittin?" burnunu çekti. "Arya, benim bir işim çıktı. Tek başına dön eve olur mu?" kaşlarımı çattım. "Sen iyi misin?"

"Harikayım. Kapatıyorum şimdi."

"Bekle-" cevap vermeme izin vermeden telefonu suratıma kapatmıştı. Orada öylece dikilirken içimde hiç iyi hisler beslemiyordum.

𝚃𝚑𝚎 𝙳𝚒𝚜𝚊𝚙𝚙𝚎𝚊𝚛𝚊𝚗𝚌𝚎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin