Rhya Gece Getiren'e bir şey söylemedi. Perses kadının önünde diz çöktüğünde Rhya şaşkınlıkla ona baktı. Perses Gece Getiren'e bakmadı. "Teşekkür ederim." Gece Getiren kalkmasını işaret etti. Rhya onun gerçekten saygı duyulan biri olduğundan emindi, Perses'i böyle diz çöktürebildiğine göre. Gece Getiren kollarını sonunda indirdi, Rhya odanın kararmayacağına sevinmişti. "Sizin için bir oda hazırlatacağım." Perses Rhya'ya temkinli bir bakış attıktan sonra odadan çıktı ve Rhya'yı Gece Getiren ile baş başa bıraktı. Gece Getiren altın sarısı saçlarını savurdu. "Duygularını okuyamıyorum, sen onları yüzüne yansıtmadığın süre." Kadın, Rhya'yı daha detaylı incelemek için onun etrafında dönmeye başladı. "Bu iyi bir şey mi?" diye sordu Rhya. Gece Getiren onu incelemeye devam etti. "Evet. Ama zihnin korumasız. Hemen şu an zihnine girip onu parçalara ayırabilirim." Nihayet dönmeyi kesti ve Rhya'nın karşısında durdu. "Bir tanrıçasın ama yeteneğinin ne olduğunu bilmiyorsun, değil mi?"
Rhya kafasını salladı. "Yeteneklerin hemen ortaya çıkmayacaktır." dedi Gece Getiren, kollarını göğsünde birleştirdi. Şimdiye dek yaptığı en insana özgü hareket buydu. "Onları tetiklemeyi öğreneceksin. Aynı zamanda kontrol altında tutmayı da." Rhya cevap vermedi. "Elini uzat." diye emretti Gece Getiren. Rhya sorgulamadan eldivenli ellerini ona uzatınca kadın cıkladı. "Eldivenini çıkar." Rhya elini geri çekti. Kadın ona değerse yanardı. "Bana dokunmamalısın." dedi Rhya, eldivenini çıkarırken. Kadını uyarmaya çalışıyordu. "Bana değenlerin tenleri yanıyor." Gece Getiren bunu duyunca kafasını geriye attı ve kahkaha attı. Rhya onun neye güldüğünü anlayamamıştı. "Hayır, onların tenleri yanmıyor. Sen onları yakıyorsun."
Rhya sinirlenmeye başlamıştı. "Ben kimseyi yakmadım." Gece Getiren gülmeyi kesti ve kafasını yana eğdi. "Kral Perses'in elindeki yanığı gördüm. Muhtemelen yeteneklerinden biri ateştir. Biri sana dokunduğunda gücün tetikleniyor, sen de onu kontrol edemeyip serbest bırakıyorsun. Bu yüzden de gücün direkt olarak sana dokunan kişiye saldırıyor." Rhya hiç bu açıdan düşünmemişti. Bir tanrıça olduğu için, ölümlülerin kendisine dokunamayacağını, bunun bir tür lanet olduğunu düşünmüştü ama Gece Getiren'in sözleri şimdi fazlasıyla mantıklı geliyordu. "Biri sana dokunduğunda, gücünü içinde tutman gerek. Yoksa sana dokunanları yakmakla kalmazsın, dokunduğun nesneleri bile yakmaya başlarsın." Rhya elini ona uzattı. "Gücümü içimde nasıl tutacağımı bilmiyorum. Onu dışarı çıkardığımı bile bilmiyordum."
Gece Getiren Rhya'nın eline dokunmadan önce, elini elbisesinin sıkı korsesine soktu ve oradan küçük bir taş çıkardı. Mavi renkli taşın ucuna uzun bir ip geçirilmişti, muhtemelen bir kolye olarak takılabilmesi için. Gece Getiren kolyeyi yere bıraktı. "Onu sol eline al." Rhya söylediğini yapıp taşı eline aldı. Nesne tenine değdiğinde Rhya rahatlama hissetti. Kasları gevşedi, kan akışı yavaşladı, gücü yayıldı. Bu sırada Gece Getiren onun sağ elini tuttu ve avucunu incelemeye başladı. "O taşın adı Güç Taşı." dedi Gece Getiren, parmaklarını Rhya'nın avcunda hızla gezdirirken. "Gücünü dengelemek için kullanılır. Çok güçlü varlıklarda bundan olmalıdır, yoksa güç bir yerde toplanır ve seni parçalar." Rhya taşı daha sıkı tuttu. Gece Getiren Rhya'nın avcuna parmağı ile vuruyordu. Taşı tutan kolundaki gücü hissetti, bedenindeki tüm güç oraya toplanmıştı. "Senin kendine ait bir taşın var mı?"
Gece Getiren kafasını kaldırmadan kıkırdadı. "Bende onlardan sekiz tane vardı. Ama gücümü kontrol etmeyi öğrendim, bu yüzden taşlar artık bana lazım değil." Sekiz tane Güç Taşı. Gece Getiren gerçekten bu lakabı hak edecek kadar güçlü olmalıydı. Gücünü dengelemek için sekiz taş kullanacak kadar. "Tahmin ettiğim gibi." dedi Gece Getiren, Rhya'nın elini bıraktı. "Ölümlü bir bedendeki ölümsüz ruh." Rhya'nın başı döndü. Ölümlü bir beden. Annesi onu bir tanrıça olabilsin diye öldürmemiş miydi? "Kafanın karıştığını biliyorum." dedi Gece Getiren. "Tanrıların daha önce bir ölümlüden çocuğu olması görülmüş şey değil, sen bir ilksin." Demek ki Rhya'nın hiç kardeşi yoktu. Onunla aynı kaderi yaşayan kimse yoktu. "Ama Helianos bir şekilde annen ile tanışmış ve sen doğmuşsun. Muhtemelen annen bir insandı, bir büyücü veya başka bir tür olsaydı seni doğduğun gibi öldürürdü, çünkü içinde taşıdığın güç ona aklını kaçırtırdı. Böylesine güçlü bir varlığı doğurmuş olması onu delirtirdi. Ama annen bir insan olduğu için senin ne olduğunu anlayamamış olmalı. Bu yüzden seni büyüttü, senin ne olduğunu bilmiyordu. En azından bir süre."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVAŞ TANRIÇASI • Rhya I
FantasyWattpadFantasyTr'nin Mitoloji ve Efsaneler Diyarı adlı okuma listesinde. Ölümlü bir prensesin ve evrenin kurucusu Tanrı Helianos'un lanetlenen aşkı sonucu dünyaya bir bebek geldi: Rhya. Annesi Rhya'yı bir tanrıça olarak dirilmesi için kurban etti. Ö...