9

1.6K 173 114
                                    

Rhya neredeyse titremeye başlayacaktı.

Atlas içkisini içtikten sonra önüne döndü ve Perses ile konuşmaya çalıştı ama Rhya donup kalmıştı. Neden buradaydı? Çığlık atacaktı. Gücü hiç bu kadar kuvvetli olmamıştı. Rhya Gece Getiren'in, yanma pahasına kendisine dokunduğunu hissetti. "Derin nefes al." diye fısıldadı kadın. "Yoksa büyüyle kalp atışlarını yavaşlatmak zorunda kalacağım." Rhya derin nefesler aldı. Atlas'ı gördüğünde neden bu kadar korkuyordu, bilmiyordu. Ama korktukça, gücünün boyutları da artıyordu ve Rhya onları kontrol etmekte güçlük çekiyordu. Rhya her an alev alabilirdi. Bu sefer Gece Getiren bile onu durduramayabilirdi.

Rhya kafasını Atlas'a çevirdi, bunun bir hata olduğunu çok iyi biliyordu. Atlas içkisini içerken, yanına oturan kadınlar ilgiyle onu izliyorlardı ve heyecanla bir şeyler anlatıyorlardı ama Atlas kadınları değil de, Perses'i dinliyordu. Biçimli siyah kaşları çatılmıştı, anlaşılan Perses'in sözleri onu pek memnun etmemişti. "Kral Atlas neden Versal'a geldi acaba? Geçenlerde yapılan toplantı ile alakalıdır belki." dedi Oona. Büyük bir iştahla yemeğini yerken Atlas'a bakmamıştı. James ilgiyle Rhya'ya bakıyordu, sanki sorularının cevapları Rhya'daymış gibi. "Kral Atlas sizi büyük bir ilgiyle süzüyor." James'in kuşkulu sesiyle Rhya Gece Getiren'e, kendisini kurtaracak bir şeyler söylemesini istercesine baktı. Gece Getiren konuşamadan Oona atıldı. "Kral Atlas'ın ilgisini çekmek zordur. Adam kimseyi beğenmiyor!" sesi neredeyse yakınıyor gibiydi, büyük bir kıskançlık da içeriyordu. Rhya Atlas'a tekrar baktı. Adamın yanında oturan en az beş soylu kadın vardı ama Atlas sanki hepsiyle arasına görünmez bir duvar çekmişti. Hala içkisini yudumluyor, kendisine doğru eğilmiş Perses'i ciddiyetle dinliyordu. Kaşları artık çatık değildi.

"Bakışlarınızı kendinize saklayın, Lordum. Leydimi sorguluyor gibi davranıyorsunuz." Gece Getiren'in sert sözleri James'te tokat yemiş etkisi yarattı. "Afedersiniz, siz?" Gece Getiren kendini tanıtmayı unutmuş gibi yaptı. "Ann Pudeator." dedi, hiç düşünmeden. Rhya bu ismin birine mi ait olduğunu, yoksa Gece Getiren tarafından uydurulup uydurulmadığını bilmiyordu ama bu role daha önce çalışmış olduğu belliydi. Çünkü yanıtlarken hiç düşünmemişti. "Kral Perses tarafından leydimizin hizmetine verildim, o yüzden hanemi veya ülkemi bilmemeniz çok normal." James kafasını salladı ama huzursuzluk bir kere içini sarmıştı. Oona kendi nedimesinin ne kadar yaşlı olduğundan ve kekelediğinden bahsetmeye başladığında Rhya sohbete olan son ilgi kırıntılarını da kaybetmişti. Yemeğine devam ederken bir daha Atlas'a bakmamak için kendisiyle savaştı.

Bana bakmaktan korkma.

Rhya elindeki çatalı gürültüyle düşürdüğünde bazı gözler ona döndü ama o Atlas'a bakıyordu. Atlas kalabalık masada onu görebilmek için öne eğilmişti ve çapkın bir gülüşü vardı. Rhya'nın elleri titriyordu.

Oydu. Rhya'nın zihninde konuşan oydu.

"İyi misiniz?" Gece Getiren telaşla ona döndü ama gözlerinde uyarıcı bir bakış vardı. James ve Oona yemeklerini bırakmış, onu izliyorlardı. "Affedersiniz, bir an başım döndü de." James tatmin olmamıştı ama Oona kafasını sallayıp yemeğine devam etti. Atlas, Atlas, Atlas. Tek düşünebildiği buydu. Oydu. Onun zihnine girip onunla konuşmuştu. Rhya çıldıracaktı. Neden Rhya'yı almak için tüm krallıklara saldırmaya bu kadar hazırdı? Neden şimdi kalkıp Versal'a gelmişti? Neden ona bakıyordu, neden onunla alay ediyordu, neden neden neden? Rhya kalkıp odayı terk etmek ve olduğu yerde kalmak arasında zor bir seçim yapmak zorundaydı.

"Lütfen sakinleş. Bedeninden sıcaklık yayılıyor." dedi Gece Getiren kulağına fısıldayarak. Rhya sakinleşemeyince Gece Getiren onun elini tuttu, bu Rhya ayağa kalkıp gidemesin diyeydi. Aynı zamanda Rhya'yı büyüyle sakinleştiriyordu. Rhya kadını yakmamaya çalıştı. Gece Getiren konuyu değiştirmek için Rhya'nın bilmediği bir su çeşmesinden bahsetti ve oraya gitmeyi ne kadar istediğini hayretle anlattı. Oona çeşmenin çok görkemli olduğunu anlatmaya başladı, Gece Getiren de büyük bir ilgiyle onu dinledi ama Rhya'nın üstündeki elini çekmedi. Rhya kalp atışlarının yavaşladığını, gücünün dengelendiğini hissetti. Gece Getiren olmasaydı, bu akşamı asla atlatamazdı. 

Bana bak, Rhya. Bana bak. 

Rhya kafasını kaldırıp ona bakmaya cesaret edemedi. Korkusu içinde büyüyordu, sebebini kendi bile bilmiyordu. Ama Gece Getiren anında onun kalp atışlarını yavaşlattı ve onu sakinleştirecek bir tür büyü yaptı, bunu yaparken Oona ile konuşmaya devam etti. Rhya kafasını kaldırıp Atlas'a bakmadı. Onu görmeye hazır değildi. Tek istediği onu, zihninden uzak tutmaktı.

Ben düşmanın değilim.

Rhya ellerini yumruk yaptı. O halde nesin? Bu soruyu zihninde gezdirdi, Atlas'ın bu soruya erişip erişemeyeceğini bilmiyordu. Oona at arabalarının ne kadar hızlı olduğunu anlatıyor, James bir dük ile sohbet ediyordu. Gece Getiren Rhya'nın gücünü dengeliyordu. Rhya Atlas'ın cevabını net bir şekilde duydu.

Seni kurtarmaya çalışan bir yabancı.

Rhya bu sefer cesaretini topladı ve kafasını kaldırdı. Atlas'ın siyah gözleri ondaydı. Perses kafasını kaldırıp Rhya'ya baktı ama Rhya sadece Atlas'ı görüyordu. Atlas'in bir eli yanağındaydı, bembeyaz cildi neredeyse parlıyordu. Atlas ona bakarken Rhya'nın içindeki alev kabarıyordu, Gece Getiren'in parmakları titredi. Rhya'yı sakinleştirmek onu zorluyordu. Rhya Atlas'a bakarken bir şey hissetti. Gücünden daha baskın, daha korkunç bir şey. İçini saran bir karanlık. Kalbinde feci bir ağrı. Sırtında bir sızlama. Bunlar Rhya'nın hisleri değildi.

Onu hissediyordu. Atlas'ı. Onun gücünü, onun bedenini. Atlas da Rhya'yı hissedebiliyor muydu acaba? Gece Getiren elini Rhya'nın elinden çekti, Rhya kadına baktı. Gece Getiren'in eli kızarmıştı, Rhya az kalsın dalgınlık anında onu yakacaktı. Rhya yemeğine devam edemeyecekti, Gece Getiren de bunu anlamış olacak ki, leydisine sütlü bir tatlı adı söyleyerek derhal getirilmesini emretti. Gece Getiren hizmetçiyle konuşurken James öne eğildi ve Rhya'ya baktı. "Başlığınız olmadan daha güzel olmuşsunuz." Rhya'nın dudakları kıvrıldı. Adamın onu, gerçek saç rengiyle görmesini isterdi. "Beni eski kıyafetlerim ile güzel bulmuyor muydunuz yoksa?" diye sordu Rhya, cilveli bir sesle. James bu halinden keyif almış gibi sırıttı. "Güzelliklerin saklı kalmaması gerektiğini savunanlardanım." Rhya bunun üzerine gerçek bir kahkaha patlattı. "Saklanmaya devam etmeyi düşünmüyorum zaten." James ile beraber güldüler. Gülmeye devam ederken hissetti. Atlas'ın karanlığının arttığını, kalbinin hızlandığını. Yavaşça ona döndüğünde, siyah gözlerini o ve James'e bakarken buldu. Bu sefer Rhya öne eğildi, şarap bardağını Atlas'a uzattı ve dudaklarını kıpırdattı. Şerefe.

Atlas'ın dudakları kıvrıldı ama buna gülümseme denemezdi. Perses Atlas'a eğildi ve bir şey söylemek için dudaklarını kıpırdattı ama Atlas elini kaldırarak adamı susturdu. Rhya'ya bakmaya devam ediyordu ama Rhya kafasını başka yöne çevirdi. Atlas'ın oyununu oynamak istemiyordu. Bir anda şarkı kesildi. Rhya gürültüyü duyduğunda bardağını az kalsın düşürüyordu. Atlas, hizmetçinin kendisine verdiği bardağı duvara fırlatmıştı. Ardından hızla ayağa kalktı, önündeki tabakları tek hamleyle yere fırlattı. İki elini masaya koyup Perses'e eğildiğinde, Perses korkudan bayılacaktı ama yüzüne hiçbirini yansıtmadı. Herkes sadece ikisini izliyordu. "Buraya..." dedi Atlas, tehlikenin dans ettiği sesiyle. "Sana son bir şans vermeye geldim. Onu bana ver, ülkenden gidelim. Yoksa Versal'ı başına yıkar, onu da alıp giderim." Fısıltılar yükseldiğinde Perses hala durumu kurtarmaya çalışıyordu. "Bunu başka bir yerde konuşalım."

Atlas'ın öfkesi korkunçtu. İki elini havaya kaldırdığında masadaki tüm tabak, bardak ve eşyalar havalandı. Atlas hepsini odanın karşı tarafına fırlatırken kadınlar eğilip çığlık attılar. Gece Getiren odayı kapkaranlık yaptı, Rhya'nın kolunu tuttu ve onu odada ilerletmeye çalıştı. Rhya önünü bile göremiyordu ama Atlas'tan kaçtıklarını biliyordu. Odada herkes çığlık atıyordu ama Atlas onları susturacak sesle konuştu. "Onu benden kaçırmana gerek yok, Gece Getiren. Onu uzak tutman gereken kişi Perses." Gece Getiren durdu. Atlas karanlıkta onları görebiliyor olmalıydı, çünkü bunca seste onların kaçtığını anlaması mümkün değildi. Gece Getiren'i de biliyordu. 

"Sana bir seçim sunmuştum, Perses." dedi Atlas, korkunç bir sesle. "Ama sen, onu bana karşı kullanmaya çalıştın. Tüm Versal'ı askerlerinin kanıyla dolduracağım. Sonunda, onu alacağım ve geride bir Versal kalmayacak." ve gitti. Rhya onun gidişini kalbinde feci bir ağrı ile hissetti ve dizlerinin üstüne çöktü. Gece Getiren odayı tekrar aydınlattıktan sonra eğilip Rhya'nın iyi olup olmadığını kontrol etti ama Rhya, Gece Getiren'in arkasında duran duvarda gördüğü şey yüzünden çığlıklar atmaya başladı.

James, tam karşısındaki duvarda, elleri ve ayakları duvara zincirlenmiş, kalbinde bir bıçakla duruyordu.

SAVAŞ TANRIÇASI • Rhya IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin