3

3K 213 82
                                    

*Medya'da her krallığın kim tarafından yönetildiği gösteriliyor, keyifli okumalar.💖*

Atlas'ın açıkça tehditi, tüm odayı korku ve gerginlikle kapladı. Perses öne atılıp onun karşısında durdu. "Bu sözlerin Anlaşma'ya ihanet anlamına gelir." diye uyardı ama sesinden, ne kadar sinirli olduğu belliydi. "Tüm krallıklara savaş mı ilan ediyorsun?" Atlas duruşunu bozmadı, Rhya'ya kısa bir bakış attı ama Rhya hala onun hislerini okuyamıyordu. "Gerekirse evet." dedi Atlas. "Onu bana vermezseniz, tüm krallıklar kanayacak."

"Yeter!" Rhaollar yerinden fırlamıştı. Onun ayağa kalkmasıyla Rhaelna da onun yanına geçti. Elestre ve Aesirr ve Rhaollar'ın çevresine doluştular. "Tanrıça seninle gelmiyor." dedi Rhaelna, dimdik duruyordu ve yüzü bembeyaz kesilmişti ama kendinden emin bir duruşu vardı. Hala oturan diğer yöneticiler bir onlara, bir Atlas'a bakıyorlardı. Taraf seçiyorlardı. "Krallığını sevdiğini biliyorum." dedi Atlas, Perses'e bakarken. Rhaelna'yı umursamamıştı bile. "Onu alacağım ve size karşı kullanmayacağım. Onu bana ver ve bu saygısızlığı unutayım. Hepinizinkini unutayım. Aksi halde, sana bile merhamet etmem." Atlas ve Perses önceden birbirlerini tanıyor olmalıydılar ama ikisinde de buna dair tek bir ipucu yansıması yoktu. Perses Rhya'ya baktı, korkuyordu ama bunu hiç belli etmedi. Yüzünü ifadesiz tuttu. Rhya'nın gücü, her an dışarı fırlayabilirdi ve Rhya ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Eğer gücünü serbest bırakırsa, herkesi öldürebilirdi. Annesinin öldüğünü öğrendiğinde bir oda dolusu askeri öldürmemiş miydi? Şimdi yine yaparsa, odada kimlerin ölüp kimlerin kalacağını bilmiyordu. Yine de masum insanların ölmesini istemiyordu. Bu yüzden sakin kalmaya çalıştı.

"Krallığımı derhal terk et, Atlas." Perses'in bu sözleriyle Rhya, Atlas'ın korkunç öfkesini hissetti. Bu korkunç, şiddetli bir öfkeydi. İnsani bir öfke değildi. Atlas'ın kanını kaynatan, adeta kemiklerini kıran bir öfkeydi. Rhya öfkenin kaynadığını, yandığını ve kızgınca dışarı çıkmayı beklediğini hissetti, olduğu yere sindi. Bu, odada onun yüzünden ölen askerlerin korkusundan çok daha farklı bir duyguydu. Bu duygu insani değildi. Canavarca bir histi. Atlas adeta burnundan solurken Rhya'nın yanından geçti ve hiddetle odadan çıktı. Rhya adamın çekip gitmesinin, kalıp tehditler savurmasından çok daha korkunç olduğunu düşündü. Tek başına, sekiz krallığa savaş açacağını söyleyebilecek kadar güçlüyse, Rhya onun neler yapacağını tahmin bile edemezdi. O gittikten sonra Perses gerginlikle yanmamış elini saçlarının arasından geçirdi.

"Şimdi ne olacak?" Elisse olduğu yere sinmişti. Çok genç ve tecrübesiz görünüyordu. "Atlas boş tehdit savuracak biri değil." Bunu söyleyen Aesirr'di. Kollarını göğsünde kavuşturmuş Zelle ve durumu ifadesiz bir yüzle izleyen Mysarriene hariç herkes ayağa kalkmıştı. Onlar Juegon'u temsil ettiği için mi, yoksa durumla ilgisi en az olan onlar olduğu için miydi, emin değildi ama ikisi de diğerlerinden daha sessizlerdi. "Anlaşma'yı bozacak kadar ileri gidebilir mi?" Elestre sarı saçlarını savurdu, mavi gözleri Perses'e bakarken Rhya kadının Perses'e baktığında kalbinin hızlandığını hissetti. Elestre, Versal'ın kralına mı aşıktı yoksa? Perses kadına bakmadı bile. Tek taraflıydı demek. "Bilmiyorum." dedi kısaca. Sonra Rhya'nın önüne geçti ve konuştu. "Onu korumak zorundayız. Ne pahasına olursa olsun. Atlas onu böyle delicesine istediğine göre, onun güçlerini ve yapabileceklerini biliyor." Rhaollar'a döndü. "Onu benim sınırlarımda bulduk, bu yüzden şimdilik benimle kalacak." Rhaollar bir şey söylemeye niyetlendiğinde kalan herkes bunu kafasıyla onaylayınca susmak zorunda kaldı. "Atlas'ın harekete geçmesi durumunda hazırlıklı olun." Rhya ürperdi ve bu, kendini bir insan gibi hissetmesini sağladı.

Toplantı bitmişti. Herkes odadan çıkmak için ayaklandı. Odada Rhya ve Perses kaldığında Perses dönüp ona baktı. "Beni yine zincirleyecek misiniz?" diye sordu Rhya. Zincirlenmek istemiyordu. "Mecbur kalmadığım sürece hayır." Rhya onun ne düşündüğünü öğrenmek istedi ama yüzü ifadesiz bir maskeyle gizliydi. "Ama gücünü gördüm. Bir kısmını. O gücü bir daha serbest bırakmana göz yummam." Perses işaret verdiğinde iki asker Rhya'nın yanına geldi. Rhya onları sessizce takip ederken, bileklerindeki metal canını yakıyordu. Özgür olmak istiyordu.

SAVAŞ TANRIÇASI • Rhya IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin