Rhya parmağını bardağına vurarak ritim tuttu. Savaş kapıdaysa, sebep Rhya olacaktı ve Perses bunu biliyordu. Rhya kendini kapana kısılmış gibi hissetti ve bu nefesini kesti. Geçmişini, buraya nasıl geldiğini bilmiyordu. Daha da kötüsü, ölü olduğu yüz yirmi yıl boyunca neler olduğunu bilmiyordu. Dünya o yüz yirmi yıl nasıl değişmişti, veya neler yaşanmıştı, bilmiyordu. Bedeninin nasıl bu hale geldiğini, annesi öldüyse bile cesedinin nerede olduğunu, Kaerth'den Versal'a nasıl geldiğini bilmiyordu. Perses konseyde, Rhya'yı limanda bulduklarını söylemişti ama Rhya, en son çimenli bir tepedeydi. O çimenli tepeden, Versal limanına nasıl gelmişti? Kaerth'den denize bırakılıp Versal'a kadar sürüklenmiş olması imkansızdı. O ölüyken bedenine neler olduğunu öğrenmek ve Versal'a nasıl geldiğini keşfetmek yapması gereken bir yığın şey arasında yerini almıştı.
"Bu savaştaki rolünün ne olacağını merak ediyorum." dedi Perses, bir ömür gibi geçen sessizlikten sonra. "Bizim yanımızda mı olacağını, yoksa bize karşı mı olacağını?" Cevabı Rhya da bilmiyordu. Kimin tarafından savaşacaktı? Bu insanlar uğurlarına savaşılmaya değerler miydi? Perses'e güvenmediği kadar, Atlas'a ve diğer yöneticilere de güvenmiyordu. O kral ve kraliçelerin kalplerindeki kibirleri çok iyi hissetmişti. Hepsinin tek derdi ülkelerini ve kendilerini korumaktı ve Rhya'yı bir silah haline getirip diğer ülkeleri kontrol etmek istiyorlardı. Hepsi üstünlüklerini kanıtlamak istiyordu ve Rhya hiçbirinin iyiliği için savaşacak değildi. Hiçbirinin durumu, ülkeleri veya refahları Rhya'nın sorunu değildi, bu yüzden kendini bir silah haline getirmeye hiç niyeti yoktu. Yine de, Perses'e bunları söylemek niyetinde değildi. Perses onu Atlas'a verirse Rhya ne olacağını bilemiyordu, Atlas onu bir silah gibi kendi çıkarlarına kullanırdı. Perses ile ilişkisini dengede tutmalı, kontrolü ellerinde tutmalıydı. Şimdilik Perses'e düşman olmamalı, bir dost gibi yaklaşmalıydı. Ayrıca bu sayede, annesine neler olduğunu öğrenecekti, sonra da Versal'dan ve diğer krallıklardan kaçıp kendi hayatını kuracaktı. Gerçek cevaplarla yeni bir hayata başlamalıydı.
"Versal için savaşmamı istemez miydin?" diye sordu Rhya, fazla sıcak bir sesle. Perses kaşlarını çattı, içine gerginlik doldu. Rhya neredeyse kahkaha atacaktı. Bir kralın yanaklarını bu kadar kolay kızartmak gülünçtü. Bir tanrıça ile flörtleşmek onun için fazla sıra dışı olmalıydı ama Rhya durumdan büyük keyif alıyordu. "Savaşın hiç başlamamasını tercih ederim." diye yanıtladı Perses. Rhya bunun üzerine şehvetle gülümsedi ve adamın kendisine bakmasını sağladı ama üstündeki dindar kıyafetler hiç yardımcı olmuyordu. "Ama her halükarda bir savaş olacak ve o zaman, beni ikna edebilirsen belki Versal için savaşabilirim." Rhya duvar dibinden uzaklaştı ve Perses'in önüne geçerek gösterişle reverans yaptı. "İkna etmek mi? Bunu nasıl yapabilirim ki?" Rhya cevap vermedi. Perses ne olduğunu sorarcasına kafasını eğdi ama Rhya çoktan uzaklaşmaya başlamıştı.
Salonda yemekler yeniyor, içkiler içiliyordu. Rhya Delly'nin nerede olduğunu bilmiyordu ama pek de merak etmiyordu. Delly'nin peşinde koşup durmasından ve onun arkadaşlığından fazla hoşnut sayılmazdı. Delly Perses'e ümitsizce aşık bir kadındı ve Rhya, onunla arkadaşlığa ihtiyaç duymuyordu. O yüzden Delly onu fark etmeden uzaklaşmaya çalıştı ama kadın, sohbet ettiği kadın grubundan sıyrılıp eteklerini tutarak kendisine doğru koşmaya başladı. Şişkin yanakları kıpkırmızı kesilmişti ve alnında terler birikmişti. Rhya içinden bir küfür savurdu. "Leydim." dedi Delly, nefes nefese kalmıştı. Kafasını geriye atıp elinde tuttuğu bezle terleri silerken Rhya durmak ve onu beklemek zorunda kalmıştı. Delly Rhya'nın buz gibi bakışlarını görünce cümlesine devam etmedi ve onu sessizce takip etti. İkisi birlikte odadan çıktılar. Delly hala nefeslerini düzenlemeye çalışıyordu.
Rhya odasına dönmek istemiyordu, kendini kapana kısılmış bir hayvan gibi hissetmek istemiyordu. Bu yüzden hızlı adımlarla kendini sarayın gösterişli bahçesine attı. Bahçe sessizdi, tüm kalabalık içeride keyif çatıyordu çünkü. "Leydim." dedi Delly tekrar. Rhya onun sürekli konuşmasından bunalmıştı, topuklarının üzerinde hızla döndü ve kadına baktı. "Sürekli konuşup durmanı istemiyorum. Madem seni kral görevlendirdi, o halde sus ve arkamdaki yerini koru." Delly'nin minik dudakları ince bir çizgi haline geldi ve kalbinde hüzün yer edindi. Güzel, diye düşündü Rhya. En azından artık konuşup durmaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVAŞ TANRIÇASI • Rhya I
FantasyWattpadFantasyTr'nin Mitoloji ve Efsaneler Diyarı adlı okuma listesinde. Ölümlü bir prensesin ve evrenin kurucusu Tanrı Helianos'un lanetlenen aşkı sonucu dünyaya bir bebek geldi: Rhya. Annesi Rhya'yı bir tanrıça olarak dirilmesi için kurban etti. Ö...