Hocalarımız her zaman bu yılları çok özleyeceğimizi, en güzel yıllarımız olduğunu söylüyorlar. Kendimizi geliştirmemizi de öğütleyip duruyorlar.
Tüm hocalarımı dinlersem: Ders çalışmanın yanı sıra Fransızca öğrenip yan flüt çalarken yüzmeye gitmem aynı zamanda arkadaşlarımla kahve içip sergileri dolaşırken sporumu yapmam. Tenis maçı izlerken makale çevirmem, ustaca dans etmem gerekiyor. 😅
Ah bir de minik bir detay var hayatımıza geçen yıl giren: Küçük tatlı (!) bir virüsçük 🦠
Tüm bunlar olurken yürüyüşe çıktığınıza şükreder hale geliyorsunuz.
Kendimi en kötü hissettiğim anı söyleyeyim mi?
Dört dil bilen , latin danslarını eden, zamanında bir grupta çalmış olan ve şu an da iki müzik aleti çalabilen, her gün düzenli yürüyüş ve spor yapan, hafta sonlarıysa genelde müzelerde ve sergilerde geçiren. İşten döndüğünde arkadaşlarıyla biraz oturduktan sonra kitabını okuyan , bazen o gece dışarıda eğlenen dans eden , az uyuyan hayatı yaşayan, çoğu ülkeye gitmiş, yeni kültürler tanımaya meraklı, Şili'yi boydan boya bisikletle geçmiş, evinde dört çeşit bisikleti olan, her güne pozitif başlayan daha da önemlisi her gününü pozitif bitiren biriyle tanıştığımda kendimi çok kötü hissettim. Üstelik haftanın altı günü oldukça yoğun çalışıyordu ve ailesinden uzaktaydı. O an hayata bakış açımızın farklı olduğunu anladım. Biz tüm bunlara sahip olsak da mutsuz olacak bir şey bulabilirken o elindekilerin kıymetini biliyor ve hayatı doya doya yaşıyordu. Ona o kadar imrendim ki. Sokak ortasında şarkı söyleyip dans ediyordu kimseden çekinmeden. Oysa dün parkta yan tarafımızda gitar çalan çocukların şarkılarıyla dalga geçen de ben değil miydim? Tüm bunları yapan yabancı biri olunca oluşan hayranlığım bizden biri denerken neden dalgaya dönüşüyordu. En zor şeylerden biri insanın kendisinin iki yüzlülüğün anlamasıdır. Çok utandım ve hemen onların detone olduklarını söyleyen arkadaşıma dönüp iyi cesaret ben olsam yapamazdım, üstelik bildiğimiz bir şarkıyı çaldılar ne güzel müzik dinlemiş olduk ,dedim. O bana şaşkın bakakaldı ama böyle böyle düzeltebiliriz. Tüm çılgın insanlar hepinizin yanındayım yeter ki etraftaki insanlara zarar vermeden her istediğinizi yapın. Tıpkı benim belki üç beş kişi okur diye buttaysa yazmam gibi😜 Canım istedi ve yazıyorum. Kime ne ? Evet renkli çoraplar giyiyorum sana ne ? Evet o kitabı daha okumamıştım ama bak şimdi okuyorum . Bu benim hayatım sadece ve sadece benim!
O güzel fikirlerinizi kendi hayatınıza saklamaya ne dersiniz ? Çünkü ben size bir şey sorduğumu hatırlamıyorum da 😌
Ah, nerelere geldi yine konu, arka fonda tıp derslerinden birinin hocası konuluyor ağır ağır elimde telefon size yazıyorum ben de onun eşliğinde 💫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tıp Fakültesinde Yaşam 1
Short StoryBir tıpçının gözünden tıp fakültesi üstelik öyle sıradan bir tıpçı da değil diş hekimliğini de tatmış bir tıpçı;) Sevgili okur, içeride neler var neler? Kısa kısa bölümlerle çerezlik bir kitap💫 Motivasyondan, tıp fakültesindeki anılarıma kadar her...