111. Bölüm: Kadınlar ve Erkekler hakkında

55 8 2
                                    

Geçenlerde buluştuğum birkaç erkek arkadaşımda sinir olduğun bazı özellikler vardı , muhtemelen onlar da bana sinir olmuşlardır. Güya okumuş diye güvendiğimiz , kadına saygı duysa duysa o duyar dediğimiz insanlardı bunlar. Kimi iki üniversitede okumuş, kimi sosyolojiye ilgili, çoğu tıpçı, mühendis... Ama gel gör ki kafa aynı Orta Doğu kafası. Bir gıdım gelişmemiş. Kendilerince iyi seksi ve erkeksi olduklarını düşündükleri bir ses tonuyla ağır ağır konuşan, olgunluk adı altında yaşamdan zevk almayı unutmuş, yapabildikleri tek sosyal aktivite bir kafede oturmak olan kişiler. Eğer sadece biri böyle olsa karakteri budur derdim ama hepsi aynı olunca onları bir şeyin böyle olmaya ittiğini düşünüyorum. Her ne kadar kadın haklarını savunuyorsam gençken güya erkek (!) olmak adına gençliklerini kaybetmiş arkadaşlarımın haklarını da savunmalıyım. Biz toplum olarak ne yapıyoruz da kadınlarımız erkeklerimiz böyle oluyor?
Küfür zaten sevmem ama cinsiyetçi küfürlere hiç tahammülüm olmadığı için ve bunu belirtip uyardığım için neden ben "feminazist" oluyorum ? Ben kendime "feminist" bile demeden önce iki defa düşünürken sen hemen beni neye göre etiketliyorsun ? Ben hiçbir Türk çifti dolaya durup dururken dans ederken görmedim iyi de aşk böyle değil ki ! Aşık olunca kendini kaybedersin hayattan daha da zevk alırsın , umursamazsın insanlar görürmüş edermişi. Sayın Türk erkekleri size sesleniyorum çünkü Türk kadınlarının yaşam enerjilerinin sizden bir ya da birkaç tık daha fazla olduğunu görüyorum. Yaşayın yahu! Kime bu erkeklik şovları, neye rezil olursun. Bir daha görmeyeceğin bir avuç insan için neden sokakta dans edip şarkı söylemiyorsun ki evet isterlerse delirmiş desinler ama aşktan, mutluluktan delirmek deliliklerin en güzeli değil mi?
Zaten ekonomik sorunlar, bulunduğumuz coğrafyadan ötürü siyasi problemler derken diken üstünde yaşıyoruz. Gözümüze Avrupa bir masal gibi sokulurken onlara imrenirken başta yaşama olan tutkularını almamız gerekmez mi değişmek için ? Önce bu yaşamı seveceksin ki sonra bu yaşam için bir şeyler yapacak gücü bulacaksın.
Gençlerimizin hayalleri yok, tiyatroya sinemaya gitmek salgındı ekonomik durumdu hayal oldu, konser desen ateş pahası, bir bira içerken insan iki defa düşünüyor... Ama sorunlar her yerde olacak . Yırt dışına gidince sanmayın ki Fransa , İspanya, ABD size kucak açacak. Orada doğudan gelen istenmeyen biri olacaksınız. Aileniz, arkadaşlarınız farklı bir yerde olduğu için yalnızlık çekeceksiniz. Ee , o zaman öyle duralım hiçbir şey yapmadan. HAYIR! Seviyorsan yaşamayı seni mutlu edecekler sebepler bulmalısın. Bir bisiklete binmek bile seni mutlu etmeli.
Geçen otobüsle şehir merkezindeki bir parka kitap okumaya gittiğim için çoğu arkadaşım şaşırdı. Niye evde okumadın ki dediler . Ben de canım istedi ve gittim dedim. Hayata üşenmeyin. Üşendikçe elinizden kaçar. Kitap okumayı mı seviyorsun farklı yerlerde oku, kendi kendine piknik yap , ruhunu dinlendir. Film izlemeyi mi seviyorsun hiç izlemediğin türde bir film izlemeyi dene belki seversin. Ben mesela İtalyan arkadaşlarımızla konuşurken öğrendiğin "Ferzan Özpetek" in filmlerini sardım. Ben onu tanımazsan İtalya'daki adam onu izliyor, etkileniyor. Mistik bir ülke olarak gelen Türkiye'yi görmeye geliyor. Bizse bizim topraklarımızdan çıkan bu değere sahip bile çıkmıyoruz. Film konusunda ne "Bunu izlemeyen Recep İvedik izlesin" tayfasındanım ne de "Nuri Bilge Ceylan mı Zeki Demirkubuzcu musunlardanım" Hatta bu iki isim dışında kimseyi ağzına almayan entel kesime de tepkiliyim. Bizim sinemamız sadece onlardan ibaret mi ya da ben onların filmini sevmedim diye sanattan anlamıyor muyum ?!
Bir diğer konu ise Doğu'nun kadınları. Aktif bir şekilde yabancı arkadaş edindiğim şu dönemde aradaki farkı net bir biçimde gördüm. (Yurt dışına çıkamayınca farklı dünya görüşlerini tanımak, insanlara saygı duymayı bilen sevgili bir insan olabilmek , ufkumu açmak için bu yolu seçtim 😅)
Doğu derken bir Türk kadını olarak kendim, İranlı arkadaşlarım, Filistinliler ve Kazakları içeriyor gözlemim. Ben dahil hepimiz biraz çekingen, fikirlerinin onaylanmasını ihtiyaç duyan, insanlara zor güvenen, bir etekle pat diye randevulaşmasan, yeni insanlara temkinli yaklaşan kişilerin. Halbuki Avrupa kadını daha kolay arkadaş olabilen , sürekli gülen, onaylanmaya ihtiyaç duymayan, ayakları sütünde durup bunu bir meziyet saymayan, hem çalışan hem yemeğini yapan , insanlara kolay güvenen, enerjik, Özgür , hayat dolu. Bununla yüzleşmek de benim için kolay olmadı . Birkaç gün üstüne düşünüp nedenleri aradım desem yalan olur nedenler ortada. Oldukça ataerkil bir toplumun çarklarına sıkışmış bireyleriz. Hani diyorlar ya kadınlığıyla dikkat çekti diye yahu siz bizim insanlığımızı unutmuşsunuz ki ! Siz yaptınız bunu bize metalaştık, sahiplenildik. Hâlâ bekaret kemeri takan var bu yüzyılda neymiş gelenekmiş. Böyle geleneğe sahip çıkmam ki ben . Hâlâ erkek arkadaşı kıyafetine karışınca mutlu olan var neymiş baskın erkek severmiş. Gittiği her yeri adım adım sevgilisine bildirenler mi dersin, yanındaki her arkadaşı ona söyleyen, sevgilisinden ayrı bir hayatı olmayan, toksik bir ilişkisi olup sırf alıştığı için ayrılmayan, daha sevgiliyken şiddet gören. Beni böyle sevecek biri sevmesin zaten kardeşim! Benim sevgim değerli her önüme gelene çar çur edemem. Yine XY kromozomlu bir arkadaşım geçen bana "Kadın , erkeği yontmalı . Evet biz odunuz ama kız arkadaşlarımızın bizi insan etmesini seviyoruz ." Dedi.  Bunu erkek dedi ya ! Biz neden sizi yontalım kusura bakmayın da bu yalınıza kadar kendinizi insan edememişseniz biz sizle hiç uğraşamayız.
Sevgili Nil'in dediği gibi "İstiyorsa kadınını adam olsun o zaman !"

Tıp Fakültesinde Yaşam 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin