Tıp Fakültesinde Yaşam 1

77. Kısım

Benim karantinam nasıl geçiyor?
Uzun uzun günlük rutinimi anlatıp sizleri sıkmayacağım. Şu sıralar yapabildiğim en çılgın şey: Balkona çıkıp orada ders çalışmak. Temiz havada zihnim açılıyor, algım güçleniyor ve arada üç beş yeşillik , bulut görünce kendime geliyorum. Benim rahatlama seansım her gün balkonda çalıştığım bir saat. Günümü ona göre ikiye böldüm. Orayı hal etmek için çıkana kadar güzelce çalışıyorum ardından zaferimin tadını çıkartıyorum.
En çok ders çalışmayı sevdiğim yer ise : Deniz kıyısı.
Dalga sesi, hafif bir Meltem, denizin kokusu...
Her şey harika sanıyorsunuz ama sonra tüm sayfalarınız nemden birbirine yapışmış bir şekilde kalakalıyorsunuz. Yine de benim favori yerim: İskeleye atılan bir masa ya da Ege meyhaneleri tadındaki mavi beyaz masa sandalyelerde deniz kıyısında çalışmak. Hemen beni ayıplayıp yargılamayın , ben de denizde tatil yapmayı çok severim. Sıcak kumlarda ayaklarımı kavurup koşa koşa iskeleden denize atlamayı, balıklarla yüzmeyi, Caretta Carettaların yumurtadan çıkışını izlemeyi... Gün doğumunu pek yakalayamasam da sahilde gün batımında orta şekerli Türk kahvesi içmeyi...
Bu deniz kıyısında ders çalışmanın tadı üniversite sınavına hazırlandığım yazdan kalma. Bir arkadaşımla gündüzler denize girip geceleri birlikte sahilde ders çalışıyorduk. O kadar huzurlu ve mutlu hissediyordum ki. Hem ders çalıştığım için içim rahattı hem de tatilimi yapıyordum. Kazan, kazan durumu anlayacağınız.

Uyarı: Bu yazının devamında minik bir günah çıkartma itirafı vardır.

(Not: Muhtemelen okumazsın ama bizim gibi kafede ders çalışan lise son sınıfa giden çocuk; ben sana dik dik bakınca senden hoşlanıyorum sanmıştın ya işte ben orada sana nazar bakışlarımı atıyordum. Çok özür dilerim, umarım istediğin yeri kazanmışsındır. 😇)