William Stewart Halsted , düşüncelerini savunduklarını kendi üstünde bile denemekten kaçınmamış bir bilim insanı , cerrah. Bence bilim insanı olmanın son noktası bu gerekirse bilim için savunduğun düşünce için kendi hayatını riske atabilmek. Örneğin bir doktor bir hastalığa ilaç bulduğunu düşünüyor ama kendinden oldukça emin (ihtimaller söz konusuysa birazdan anlatacaklarım riskli olur) tıp camiası da ona karşı geliyor hadi oradan nasıl bulabilirsin vs gibi. Çeşitli hastalarda denemek istese de bir şekilde uygun hastayı bulamıyor vs. gerekirse bu savunduğu düşünce için önce kendine hastalığı bulaştırıp ardından tedavi etmeyi riske atabilmeli. İşte bu yıllar önce hayat bilgisi dersinde öğrendiğiniz bilim insanı özelliklerinin görece en önemlisidir belki de.
Şimdi Halsted'e gelelim. Ben onunla kanserle ilgili bir kitap okurken tanıştım.
Şimdi önce sizlere kısaca Vikipedi'den aldığım şekilde kim olduğunu aktarayım ardından yazacaklarımı bu bilgilerin üstüne koyun:"William Stewart Halsted (d. 23 Eylül 1852 - ö. 7 Eylül 1922), Amerikalı cerrah. Kendi üzerinde yaptığı deneylerle, büyük duyu sinirlerine şırınga edilen kokainin bu sinirlerdeki iletiyi kesintiye uğratarak sinirlerin geldiği vücut bölgesinde duyu yitimine neden olduğunu buldu; ketleyici ya da blok anestezi adı verilen bu yöntem cerrahi girişimlerde kullanılmaya başladı. Halsted bu deneylerin neden olduğu kokain bağımlılığından iki yılda kurtulabildi."
Kendisi anesteziyi bulan kişi bunun karşılığında aldığı ödülse uyuşturucu bağımlılığı! Ama okuduğum kadarıyla kendisi çok güçlü bir karaktere sahipmiş. Halsted aynı zamanda "radikal" meme cerrahisiyle de ünlenmişti. Kanser kitabında yer almasının sebebi de buydu aslında. Sadece tümörün olduğu yerin kesilip atılmasını yeterli görmüyor, gittikçe derine iniyordu. Bunu gören öğrencileri de onu görüp bunu kazanılmaz bir yarışa dönüştürmüşlerdi. Hatta o ya da öğrencilerinden biri meme kanseri olan bir kadının kolunu, omzunu dahil edecek şekilde kestiklerini okumuştum. İşin acı tarafı ise eğer kanseri kötü huyluysa ve belli bir aşamayı geçmişse bu kadınların kollarını kaybetmelerinin hiçbir anlamı yoktu çünkü kanser yine nüksedecekti. Ya da kadının kanseri iyi huylu ve o kadar yayılmamışsa boşu boşuna kalitesiz bir hayat yaşayacaktı. (Eski sağlık durumuna ve yapılması gereken mastektomiye (memenin bir kısmının cerrahi olarak alınması işlemi )göre ) Genelde meme dokusunun altındaki kası da ne olur olmaz diye almayı uygun görmüştü Halsted ve bu ameliyattan sonra gözlerim açan kadınlar dış görünüşlerinde bozulma ve eksikliğin yanında kollarını yalnızca belli bir yere kadar hareket ettirebildiler. Burada Halsted'ı bir şeyle suçlayamam. Bilim böyledir. Deneme ve yanılmalarla doludur. Bugün doğru olan yıllar sonra yanlış olabilir. Tıpkı radyumun bir zamanlar kozmetik ürünlere konulması, saatlerde vs. kullanılması gibi. Başta kimse onun zararlı olabileceğini düşünmemişti, itiraz ettiler, kabul etmekte zorlandılar ama kansızlık, diş dökülmeleri ve hatta ölümlerle onun göründüğü kadar sevimli olmadığı ortaya çıktı.
Geçmişin tıbbının şu ana göre ilkel olması gibi. Halsted aynı zamanda bu ameliyatları yaparken yukarıda okuduğunuz gibi bağımlılığıyla uğraşıyordu. Kendisine ne olduğunu bilmiyordu ama kokaini aldığında ameliyatlarda daha dinç oluyordu, geceleri uyumadan uzun saatlerce çalışabiliyor, hiç hissetmediği kadar dinç hissediyordu ama yokluğunun baş gösterdiği anlarsa kabus gibiydi. Neyse ki o bilinçli bir insandı ve o zamanlar kimse uyuşturcu bağımlısı değilken kendi kendini tedavi etti ve bu alışkanlığını geçmişin kara sayfalarına gömüp anesteziyi gelecek kuşaklara hediye etti.
Hani bazen sağlık çalışanlarına "sağlık neferleri deniyor " ya bu tanım doğru ama eksik geliyor bana bizler her hasta için bireysel olarak bu savaşa giriyoruz. Aslında savaş meydanı hastanın vücudu düşman hastalık ve en önemli nefer hastanın kendisi biz sadece onun savaş arkadaşıyız. Daha güçlü savaşabilen diye . O yüzden bu sıralarda olduğum günler her hastalığa iyi çalışmalı, konularımı bol tekrar ederek sindirmeliyim çünkü ileride yanında savaşacağım arkadaşlarımdan hiçbirini az çalışmamış olmam ya da yetersiz olmam gibi sebeplerle yarı yolda bırakmak istemiyorum. Yanımdaki kişi kitapta bu gelmez ya dediğim hastalıkla gelebilir bu yüzden her konu benim için çok değerli. Hepsinin mekanizmalarını güzelce anlamalıyım ve silah arkadaşım daha uzun daha sağlıklı olabilsin diye kendi hayatımda yapacağım şeyleri ertelemeliyim. İnsan hayatı! Daha kutsalı var mı dünyada ?
Tıp fakültesi benim için kendi varlığımla savaşırken başkasının var oluşuna yardımcı olmaya çalıştığım bir yer. Aynı anda hayatım başladığı ve bittiği bir binada acı yakarışlarla ve cılız ağlamalar arasında kaybolmadan kendi yolumu bulmaya gerekirse sıfırdan ellerimle yapmaya çalıştığım bir yer. Siz hiç alt katınızda sıra sıra ölülerin yattığı bir yer olan morgun hemen üst katında soğuk kanlılıkla ve bunu hiç düşünmeden ders işlediğinizi hayal ettiniz mi? Ölüm burnunuzun dibindeyken ona karşı çıkmak için öğrendiğiniz onca bilgi. Simyacılardan beri süregelen insanlığın bitmek bilmez "sonsuz hayat" aşkı. Bu uçsuz bucaksız yoldaki yolculardan biri olabilmenin ihtimalinin güzelliği peki ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tıp Fakültesinde Yaşam 1
Short StoryBir tıpçının gözünden tıp fakültesi üstelik öyle sıradan bir tıpçı da değil diş hekimliğini de tatmış bir tıpçı;) Sevgili okur, içeride neler var neler? Kısa kısa bölümlerle çerezlik bir kitap💫 Motivasyondan, tıp fakültesindeki anılarıma kadar her...