153. Bölüm: Depresif ruh halim...

38 6 1
                                    

Merhaba canlarım ! Geliyor iki gözümün çiçeği komite haftası. Ben ise kendime çok kızgınım ! Bugün sanki her şeyi güzelce yetiştirebiliyormuşum gibi film izledim. Bu komite hedefim biraz daha yüksek it gibi çalışmalıyım ama dikkatim yine dağılıyor. Zaten son günler de stres olmaktan çok çalışamıyorum. Elimden geldiğince küçük dersleri bitirdim, dinlemediğim ders sayısı azaldı 4/5 tane kaldı. Yavaş yavaş tekrarlara başlıyorum. Çıkmışları ise sadece bir dersten çözdüm. On günüm var bu süreyi hayallerindeki gibi geçirmeliyim ki sınav sonrası rahatlama dönemini yaşayabileyim. Off, bu komite de anlatımını beğenmediğim birkaç hoca var ve tahmin edin dersleri ne kadar çok ! Beğenmediğim hocaların dersleri komitede 38 soru. Haliyle paşa paşa dinliyor, not alıyorum. Konular hemen bitsin diye bugün biraz tekrar işini savsakladım. Kendime kızgınım. Bir de günlük planlarımı görseniz! Aslında yapılabilirler ama sürekli yeni maddeler ekliyorum ve öyle bir hale geliyor ki asla bitmiyor. Bu ajanda işini biraz daha geliştirmeliyim. Ne yapayım ama oraya bir sürü şey yazıp tik atınca mutlu oluyorum. Gerildim bak yine sınavla ilgili konuşunca az önce masada uykum gelmişti oysaki. Off zaten haberler ve instagram da moralimi bozdu. O hassas sınav dönemindeyim şu sıralar. Dokunsan sinirlenirim, ağlarım. Haberler öyle depresif ki bir daha yanlışlıkla bile gündemi takip etmeyeceğin. Yok yeni varyant, yok ekonomi, intihar eden tıp öğrencisi 🥺.
İçim kapkaranlık oldu, hayallerim balon gibi söndü, yaşama sevincim şen cıvıltısı susturuldu. Bu ne ? Dünyada bir tane olumlu şey olmuyor mu ? Bir güzel , pozitif haber yok mu?
Benim hayatım biricik ! Hiç kendimi siyasete falan bulaştıramam. Midemi bulandırıyordu zaten o benim. 32. Gün belgesellerini izleyip geçmişimiz hakkında bilgi sahibi olayım dedim. Yemek yerken Avrupa Yakası yerine onu izliyordum bir dönem. Gerçekten yediğim yemekten tiksindim ve mide bulantısyla öğürdüm. Siyaset bana gelmiyor; ateşim çıkıyor, başım dönüyor.
Ekonomi! Tamam , normalde de eleştiriyorduk ama şimdi söz etmeye bile çekinir olduk. E desek kur artacak sanki. Harry potter'daki gibi gizleyelim isimlerini "İsmi lazım değil bugün yine yükseldi 🚬" gibi.
Doktorluk ! Meslekteki insanları görünce korkuyorum geleceğimden. Bir genç nasıl olur da geleceğine ürke ürke yürür. Resmen arkamdan iteklene iteklene Tus'a , mecburu hizmete , 36 saat nöbete , beni çiğ çiğ yutacak bir sağlık sistemini sürükleniyorum. Umudum mu ? Benim bile yok. Yirmi yıllık yaşamımda öğrendiğim en önemli şey mevcut şartlarım neyse ona göre en iyi şekilde yaşamak. Pandemide evdeydik bir şekilde kendim için bir şeyler yapmaya çalıştım, şimdi yeni normalde aynı şekilde. Varsın TUS'ta not ortalamaları olsun umrumda değil artık. Alışmış benim bünyem. Üniversite sınavını eleştirilen olsun sen hele bir kazan sonra değiştirirsin yalanları yutturulmuş bana. Sindirilmişim, pasifize olmaya o kadar alışmışım ki. Bunun için savaşabilmek bile benim için büyük zorluk. Zaten kalan enerjimi mutlu olup hayatımı yaşamaya çalışmaya adıyorum. Varsınlar Tus kalksın mülakat gelsin (olmasın da ) ben ve diğer herkes de o kartallara uyup ona göre çalışacağız. Sanki bizler üstünde her yıl bazen bir yılda üç kez sınav sistemi değiştirilerek uygulanmış gençler değiliz! Bünyem alışık benim bunlara belirsizlik falan koymaz bana da . Bugün aldığım bir intihar haberi sarstı beni. Basındaki anlatıma göre bir tıp öğrencisi intihar etmiş. Bir doktor ya da bir tıpçı canına kıydığında her seferinde ama her seferinde gözlerim dolup ben bu mesleği yapabilir miyim ? Gerçekten hayatımı karartmam gerekse bile bu mesleği yapabilecek miyim diye düşünüyorum. "İnsanlara yardım etmek..." benim hayatımın neresinde ? Acaba ben de yurt dışında iki yıllık bir şey okuyup birkaç bin Euroyla iş hayatına atılsam da gezip tozsam mı ? Avrupalı bir arkadaşım bana sürekli gezmem diğer ülkeleri görmem gerektiğini söylerdi. Ben de gülümseyerek dünyayı gezerek insanlara yardım ettiğimi hayal ettiğimi söylerdim ama dünya beni ister mi ki? Bana karşı ön yargılı olabilecek ülkeler benim "iyiliğimi" kendine hakaret olarak mı algılar? Sürekli ders çalışmaktan ara ara o kadar yoruluyorum ki ya kırk yaşında kucağımda çocukla hala ders çalışıyor olmak bana göre değilse. Göz yaşlarım istemsizce aşağı süzülecekse o günlerde. Ya da diğer aklıma gelen senaryo: Evlenmek isteyen ama işine kendini kaptırdığından yapayalnız kalan bir kadın! Sonra da önüne çıkan ilk XY 'ye nikahı basacak. Standartmış, beyefendilikmiş umrunda değil artık! Hepsi uzun sürmüş yalnızlığın altında ezilecekler.
Gezip tozmak istiyorum , çeşitli ülkelerde yaşamak o kültürleri tatmak bu Türk Kadınına modern dünya vizyonu katmak en büyük hayalim.
Ve şunu da biliyorum her ne kadar ellerim, dilim "of yoruldum"dese de ben bu meslek için doğmuşum. Hayatımın ders çalışmadığım anları çok ki şu an !Komite sonraları var mesela. İstemediğim derse girmeme lüksüm var. Bir gün durduk yere kendime izin verebiliyorum. Evet, bu güzel boş anları da en güzel şekilde değerlendiriyorum daha ne olsun ! Eğer amaçsız olursam solarım ben yaşayamam! Bu fakülteyse benim yaşam kaynağım : Kutsal bir amaçtan daha iyi ne sebep olabilir ki yaşamak için ? Hadi kendine gel kızım ! Sil göz yaşlarını ! Ben ağlayıp zırlamak pes edip korkmak için okumuyorum bu okulu! Hem yarın ola hayrola ! Kendime ve size kendimin en sevdiğim sorun çözme yöntemini anlatacağım:
"Bırak kendi haline o sorunu, dersini çalış! O sorun kendiliğinden çözülür."
Şimdilik her ne kadar içten içe üzülsem de 36 saat nöbeti düşünmeyeceğim. Hem belki benim zamanıma düzelir. O tıp öğrencisine çok üzülsem de yaşamak istediğim o kadar çok şey var ki intihar benim zıttım olur ancak . Kelimesi bile soğuk, bana yakışmaz. Benim kişiliğim rengarenk! Bir insan nasıl kıyar kendisine ? En değerli hazinemiz ise zaman! Yaşamlarını anlamlı kılanlar zamanı nasıl kullanacağını bilenlerdir ve benim şimdi onu etkili kullanarak uyumam lazım! Yarın işim çok , konular konular....
Herkese kolay gelsin , iyi çalışmalar 🙌

Tıp Fakültesinde Yaşam 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin