🎶 Sam Tinnesz - Play With Fire
~Tehlikenin içindeki delilik kafamı güzel yapıyor
Kendime engel olamıyorum, kimseye diyemeyeceğim sırlarım var~
Dışı neredeyse camdan olan lüks kafe dışarıdan bakınca tek katlı görünüyordu ama içeriye girdiğimde önüme çıkan kapının kilitli olduğunu görmüştüm. İlk başta biraz 'ne oluyor?' diye panik yapsamda gözüme çarpan başka bir kapı ve hafiften kulağıma dolan müzik sesi rahatlamamı sağladı. Beklemeden kapıyı geçip bodrum kat merdivenlerini inmeye başladım. Görmüş olduğum her şey renkli ve genç işiydi. Kesinlikle fantazi havası yoktu, sadece eğlenceli bir görüntü sergiliyordu. Merdivenleri inmeyi bitirip holü geçtiğimde alçak seste müziğin doldurduğu bölüme girebilmiştim. Şu an yaklaşık 40-50 kişi vardı. Erken gelmiştim sanırım. Erkekli kızlı grupların arasında Aras'ı görebilmek için etrafa bakındım ama hiçbir yerde yoktu. Enis, Boğaç ve Ulaş'ı da göremiyordum. İç çekip masalardan birine yaklaştım sonrada küçük çantamı masaya koyup telefonumu çıkardım ve internetimi açıp Whatsapp'tan Giray, benim ve Çisim'in bulunduğu gruba mesaj attım.
2 Çiçek 1 Böcek:
Aras yok
Diğerleri de öyle
Daha erken mi bilemiyorum
Ama belki de gelmeyeceklerdir
Aras'ın partiye geleceğine emin bile değiliz
Gelmese miydim?
Eğer gelmezlerse taksiye binip eve dönerimMesajı gönderdiğim anda telefonum kapanmıştı. Aman ne güzel! Gözlerimi devirip telefonu çantaya koydum ve bir süre pistte dans eden, tek tük kızları izledim. Bunlar neydi böyle? Hepsi açık saçık giyinmiş! Kesin Ulaş'ın arkadaşlarıydı, Aras'ın böyle arkadaşları olamazdı değil mi? Hem zaten Ulaş da en az Aras kadar popülerdi. Gerçi hepsi öyleydi. Gözlerimi onlardan kaçırdığımda elimde olmadan biriyle kesişti ve o kişiyi tanıdığım gibi hemen gülümsedim. İşte Ulaş buradaydı. Boğaç ve Enis'i de fark edince gözlerim Aras'ı aradı ama o hâlâ yoktu. Ee üçü burada ve yanyanalardı. Yakışıklım nerede?
Bana bakarak konuşuyorlardı ve donmuş bir şekilde ben de onlara bakıyordum. Uzun süre bakıştıktan sonra yerimden kalkıp bar tezgâhına yaklaştım.
"Merhaba," dedim ve tezgâhta duran çocuk yüzüme baktığında dudakları yukarıya doğru kıvrıldı.
"Selam güzellik," yüzümdeki gülümseme cevabı üzerine yok olurken ciddileşmiştim. Karşımdaki çocuk dergi kapaklarından fırlamış gibiydi. Bebek suratına uyumlu gamzeleri ve belirgin çene kemikleri vardı. Esmer tenine uyum sağlayan ela gözleri ve koyu kahve saçları ona yakışıyordu. Gerçekten güzel bir çocuktu ama ondan daha güzeline aşıktım. Ayrıca yavşaklık yapan erkeklerden nefret ediyordum.
"İçeçek bir şey alabilir miyim?" kafasını sallayarak arkasında dizili duran şişeleri gösterdi.
"Hangi birayı seversin? Seçim senin güzellik," diye sırıtarak konuşunca kaşlarım çatılmıştı.
"Meyve... meyve suyu falan yok mu?" bira gibi şeyler kesinlikle benlik değildi ve içenlerden de hiç hoşlanmıyordum. Daha önce ağzıma bile sürmemiştim. Merak da etmiyordum. Alkol kullanmak, sigara içmek gibi dünyadaki en özenti ve gereksiz şeylerden biriydi.
"Yok... Ama illa meyve suyu dersen senin için gidip alabilirim," hadi ama!
"İstemez öyleyse, kalsın!" sesim asabi bir şekilde çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌞 GERİZELLAM🌙
Teen FictionGerizellasın çünkü: 1. Sinir sistemimim bozulmasının en büyük sebebisin, 2. Israrla her hatanda özür dilemekten çekinmemene rağmen beni sevdiğini söylemekten çocuk gibi korkuyorsun, 3. Kendinden başka kimseye yeterince değer vermiyor ve dünyayı ken...