Prenses Aras 🌞

6.3K 356 40
                                    

🎶 The Weeknd & Ariana Grande - Save Your Tears

~Şimdi sana hep kalacağımı düşündürdüm
Hiç söylememem gereken şeyleri söyledim
Evet, senin kalbini kırdım
Başkasının bana yaptığı gibi~


İstekleri kesinlikle tek taraflı değildi. Ben de istiyordum ancak beni sevmediğini bildiğim birinin öpücüğüne izin vermek aşağılık bir davranış olurdu ve ben alçak değildim. En azından Aras bir seçim yapana kadar beklemeliydim.

"Beni öpmeni istemiyorum," dedim ve tepki vermediğini görünce konuşmaya devam ettim. "Kafa karışıklığın geçene kadar bana o şekilde yaklaşmanı istemiyorum... Bir karar vermen gerekiyor Aras," dedikten sonra tepkisini görmemek için kalçamı ağacın dalından kaydırıp yere inmiştim. Aslında ilerlemeyi düşünmüştüm ama dayanamayarak kafamı çevirip ona baktım. Öylece güneşi izliyordu. Yine ve yine. Yine şu lanet kafasında olanları bilmek istiyordum çünkü içimde garip bir endişe yer ediniyordu. Aras Royem'i tercih ederse diye...

"Gidelim artık," dediğimde bana bakıp kafasını sallamış ve o da daldan inmişti. Bisikleti bıraktığımız yere kadar sessizce ilerlemiştik. Hiç konuşmayacağını düşünmüştüm ki bisiklete oturunca bana 'bin' demişti. Bu da önemliydi sonuçta. Konuşmuştu işte. Kendimi bununla avutabilirdim.

Önüne oturduğumda bisikletin kollarını tutmuştum ve Aras ellerini ellerimin üzerine koyup ilerlemeye başlamıştı. Sessizlik yol boyunca hakimiyetini korumuş ve ben sadece ellerimizi izlemiştim.

~~

"Sizin bir şeyiniz mi var?"

Boğaç'ın sorusu başımı kaldırmama neden olmuştu ve bakışların benim üzerimde olduğunu görünce ağzımın içinde döndürüp durduğum lokmayı yuttum.

"Neyden bahsediyorsun?" Pekâlâ neyden bahsettiğini çok iyi biliyordum ancak salağa yatmanın iyi olacağını düşünmüştüm.

"Eve geldiğinizden beri tek kelime bile etmediniz? Ayrıca siz neredeydiniz?" Aras nefesini dışarıya salınca bakışlarım yön değiştirmiş ve ona bakmıştım.

"Uyku tutmadı biz de dışarı çıktık, bir şey olduğu yok. O ağzını kahvaltılıklarla doldur ve çeneni kapat kardeşim," Boğaç Aras'a pis pis bakışlar attıktan sonra bana bakınca omuz silkmiştim.

"Ben kaçıyorum. Size afiyet olsun," deyip bardağımın dibinde kalmış portakal suyunu içtim ve ayağa kalktım. Buradaki ilk günüm olmasına rağmen çocukların gösterdiği samimiyet ve sıcaklıkla sanki aylardır bu evde kalıyormuş gibi hissediyordum. Gerçi hiçbir yere ait olmamanın vermiş olduğu mecburiyet hissi de bunu zorunlu kılıyordu. Aras'ın götürdüğü her yere hızlıca alışmak zorundaymışım gibi hissediyordum çünkü ondan başka kimsem yoktu.

"Seni ben bırakırım," dedi Ulaş benimle birlikte kalkarak ama sonra gözleri Aras'a kaydı.

"Yani sen bırakmayacaksan?"

"Siz çıkın. Ben bugün okula gelmeyeceğim. Muhtemelen çıkınca da onu alamayacağım gelirken Taylan ya da sen, hanginiz gelecekseniz getirirsiniz," okula gitmeyecekse tüm gün ne yapacaktı? Royem'e mi gidecekti? Anlamıyorum, şu an birbirimize olan tavrımız neydi böyle? Onu öpmedim diye miydi bu davranışları? Ya da onu bir seçime mecbur bıraktığım için miydi? Ne hali varsa görsün diyebilmeyi o kadar çok isterdim ki ama hayır! Kesinlikle hayır, eğer gidip birkez daha Royem'le yakınlaşırsa onu asla affetmezdim. İşte o zaman aramızda olan her neyse biterdi. Ve Royem'i seçmiş olmasını kabul ederek onunla olmaya devam edemezdim. Gerekirse sokakta yaşardım ama onunla kalamazdım.

🌞 GERİZELLAM🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin