🎶 BTS/Jeon Jungkook - Euphoria
~Sen hayatımda tekrar yükselen güneşşin
Çocukluk hayallerimin ikinci gelişi
Bu duygunun ne olduğunu bilmiyorum,
Bu bir rüya mı?~
Hastane evimize çok da yakın sayılmazdı ve bu sebepten olsa gerek yorgunluktan araba içinde Ulaş'la benim dışımda uyanık kimse kalmıştı. Tedirginliğim sağ olsun, yollara bakmaktan ve Ulaş'ı arabayı yavaş sürmesi için uyarmaktan uyuyamamıştım. Aslında o iyi bir sürücüydü ama ben kendime bir türlü engel olamıyordum. Sanırım ekstra gerilmemin sebebi Güneş'in de bizimle birlikte arabada bulunmasıydı.
Derin bir nefes alıp başı omzumda uyuklayan Güneş'e çevirdim gözlerimi. Sırf rahatsız olmasın diye uzun süre hareketsiz kalmıştım. Omzum hafif tutulmuş olsa da aldırmadan elmacık kemiklerine gölge düşüren kıvrık kirpiklerini izledim. Buradan bakınca bile öyle güzel görünüyordu ki... Bunu yapabilmesine bir türlü anlam veremiyordum. Karmaşık bir bulmacanın içindeymişim gibi; hareketleriyle, görüntüsüyle, her şeyiyle beni baştan aşağıya etkiliyor ve kalbimin kendisi için hızlanmasını sağlıyordu. Tuhaf olansa aklımın hâlâ bir şekilde Royem'de olmasıydı.
İç çekip tekrar Ulaş'a odaklandığımda hızını düşürmüş olduğunu görüp gevşemiştim. Yolları ağır ağır ilerliyorduk ve mayıştığımı hissetmeye başlamıştım. Ta ki omzumdaki ağırlık yok olana kadar.
"İyi misin?" diye sordum ona baktığımda ve uyku sersemi haliyle başını sallayıp esnedi ardından kolumu omzuna atıp göğsüme gömülmesini sağlamıştım.
"Daha çok var mı?"
"Az kaldı," diye sessizce yanıtladım onu ve elini bacağıma koyup pantolonumun yırtıklarıyla oynamaya başladı. Geri kalan yolda oynamayı bırakmadığı için uyunık kaldığına emin olmuştum... Sağ sağlim bir şekilde eve vardığımızda Ulaş arabayı park edip çocukları hiç de nazik olmayacak bir şekilde uyandırdı. Onlar söylenerek arabadan inerken, ben çoktan inmiş ve Güneş'in de inmesine yardımcı olmuştum. Şaşkın ve heyecanlı bakışlarını evin her köşesinde gezindirirken öyle sevimli görünüyordu ki onu yalnız bırakıp bayajdan sırt çantamı almaya gitmekte zorlanmıştım.
"Hadi gel," diyerek yürümesi için elimi sırtına yerleştirdiğimde hep birlikte kapının önüne gittik ve kapıyı çalan Enis oldu. Annemin kapıda pusu kurduğunu tahmin ediyordum ve tabii ki beni yanıltmayıp zil çaldığı anda kapıyı açtı. Gözlerinin hızla Güneş'i araması ve bulduğu anda gülümsemesi sırıtmamı sağlamıştı. Normalde beni gördüğü an üzerime atlayan güzel annemin şimdi sadece Güneş'e bakması tuhaf hissettirmişti.
"Hoşgeldiniz... Ben de sizi bekliyordum... Hadi gelin, dışarıda kalmayın," dedi alelacele ve tanışma faslını es geçip böyle panik halde konuşmasını heyecanına verdim.
"Ayla teyzem, bu Güneş," diyerek durumu kurtardı Enis sonra Güneş anneme gülümsedi ve annemin gülümsemekten neredeyse ağzı yırtılacak sandım.
"Ahh... Aras her geldiğinde ondan o kadar çok bahsetti ki tanıyor gibi hissettim, üzgünüm... Ayla ben, Aras'ın annesi," gülümsemem ışık hızıyla yok olmuştu.
"Her geldiğimde bahsetmedim," dedim ve eve girince annemin arkamdan "Her geldiğinde senden bahsetti," diye fısıldadığını duydum. Nefesimi dışarıya salıp salona girdiğimde koltuğa oturup başımı geriye atmış ve kapıya bakmıştım. Hepsi ayakkabılarını çıkarıyordu, annemse bana olduğu gibi ayakkabı çıkarma konusunda onlara da ısrar etmediği için mutlu görünüyordu. Evde ayakkabıyla gezmek yanlıştı ve bunu biliyordum fakat üşengeçseniz kesinlikle o yanlış en güzel doğru oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌞 GERİZELLAM🌙
Teen FictionGerizellasın çünkü: 1. Sinir sistemimim bozulmasının en büyük sebebisin, 2. Israrla her hatanda özür dilemekten çekinmemene rağmen beni sevdiğini söylemekten çocuk gibi korkuyorsun, 3. Kendinden başka kimseye yeterince değer vermiyor ve dünyayı ken...