İlk iş günü 🌞

5.9K 365 89
                                    

🎶 Arctic Monkeys - I Wanna Be Yours

~Kalbimde tuttuğum sırları saklamak
Düşündüğümden daha zor
Belki sadece senin olmak istiyorum~


"Güneş?" dedi gülmemek için yanağının içini ısırarak ve bıkkınlıkla derin bir nefes verdim.

"Ben, şey... Duş almak için gittim... Eşyalarımı almıştım aslında ama sonra, yani banyo olduktan sonra fark ettim. Şeylerimi... Şeyler... Eşyalarımı unutmuşum. Onları almak için geldim ama sonra diğerlerini de banyoda unutunca-"

"Hey hey tamam!" diye gülerek konuşmamı engelledi ve elleriyle omuzlarımı kavradı. Gülüşü yerini sadece gülümseye bırakınca omzumda duran eli yükseldi ve ıslak saç tutamımı tutup kulağımın arkasına sıkıştırdı. O an derin bir iç çekme ihtiyacıyla dolmuştum ama yapmayıp nefesimi tuttum.

"Git giyin hadi," dedi, gözleri hâlâ tuttuğu saçımdaydı, "Hasta olacaksın yoksa," gözümü bile kırpmadan başımı salladım. Vücudumdaki bütün kanı yanaklarımda hissediyordum. Nefesimi yavaşça dışarıya saldım. Neyseki daha fazla uzatmadan benden uzaklaşıp arkasını dönmüştü. Uzaklaşmaya başladığındaysa üzerindeki kıyafetler dikkatimi çekti. Gri bir kapri ve beyaz bir tişört giyiyordu.

"Sen bir yere mi gidiyordun?" diye çatılan kaşlarımla sordum. Omzunun ardından yüzüme baktı. Sonrada tamamen önünü dönüp ellerini kaprisinin ceplerine soktu.

"Saat daha çok erken, canım koşmak istedi... Gelmek ister misin?"

"Nereye? Ben de mi koşacağım?" diye sordum ve kafasını sallayarak beni onaylayınca gözlerimle etrafı tarayarak düşündüm. Onunla birlikte koşmak eğlenceli olabilirdi ama ben koşamazdım ki hemen nefesim kesilirdi. Gerçi Aras yanımda olacaktı bir şey olmazdı ama yine de ona yük olurdum.

"Çok düşünüyorsun Güneş," dedi birden nefesini dışarıya salarak. "Hemen banyoya gir, ben sana kıyafet getiririm." cevap vermemi beklemeden odama girdi ve dudaklarım yukarıya doğru kıvrılırken ben de banyoya girdim. İç çamaşırlarımı üzerime geçirdiğinde kapı çalmıştı sonra Aras'ın sesini duydum.

"Eşyaları koyuyorum buraya. Aşağıda olacağım çabuk gel," sesler kesilince kapıyı açıp yere bıraktığı eşyaları almıştım. Aras'ın üstündekilerle aynı renkteydiler. Sadece benim eşofmanım uzundu ve bir kısa kollu vardı.

Aras'ımın kısa kollusu!

~~

"Sonunda gelebildin. Giy şunları bakalım," dedi beni merdivenlerden gördüğü gibi ve elindeki ayakkabıları önüme atıp portmantodaki çantayı sırtına astı. Küçük bir sırt çantası da bana vermişti.

Merdivene oturup 35 numara spor ayakkabılarını minik ayaklarıma geçirdim. O beni beklemeden kapıyı açıp çıkmıştı bile.

Doğrulduğum gibi "Çabuk ol!" diye bağırınca aceleyle arkasından çıkıp kapıyı kapattım. Ona doğru ilerlemek için adım attım ama yürüyemeyip kapıya geri çarpmıştım. Tekrar atak yapıp yürüyemeyince tişörtümün kapıya takıldığını fark ettim. Ağh hadi ama! Çık şuradan! Tişörtümü çekiştiriyordum ama bir türlü kurtaramamıştım.

"Güneş?"

Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım ve dudağımı ısırarak kafamı ona çevirdim. Neden her seferinde rezil oluyordum sanki! Başını sağ omzuna doğru eğmiş bana bakıyordu ama sonra nefesini dışarıya salıp yanıma geldi. Resmen o da bezmişti.

🌞 GERİZELLAM🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin