🎶 Geneva White - Eden~Aşkım, seni içeri almak için çok mu geç?
Tüm aşkını günahlarla takas et
Ben tövbe etmeye hazırım
Tüm isteklerin gerçekse al
Beni geri al ve kanatları ver
Tıpkı bir melek gibi~Bir an için öpüşmekten ileri gideceğiz sanarken tişörtümü çıkardığı anda bir şekilde durmamızı sağlamıştım sonrasına sessizlik hakim olmuş ve sadece uyuyakalmıştık. Her şey o kadar garip o kadar ani gelişmişti ki neler olup bittiğine anlam veremiyordum. Geçmiş zamanlarda gerçekleşmesi için dua ettiklerim yaşanırken yaptığım tek şey karşılaştırmak ve resmen azap çekmek olmuştu. Güneş'e geleceğim dememe rağmen Royem'le kalmıştım. Onunla öpüştüp onunla uyumuştum. Ne bok yapıyordum ben böyle... Ellerimi saçlarımın arasından geçirip sıkıntı içinde derin bir nefes daha verdim. Kafamdaki karmaşıklık sonsuz bir uzay boşluğuna denk gelecek derecedeydi. Yaşananlar anlamsız geliyordu ve buraya ait olmadığımı hissediyordum. Sessizce tişörtümü üzerime geçirip ceketimi ve telefonumu aldım.
~~
"Günaydın Aras'ım,"
"Günaydın Halil amca," diye karşılık verdim sevecen bir sesle. Evimin her köşesi bana huzur veriyordu ve Halil amca da bu evin olmazsa olmazıydı. Kendimi bildim bileli Ayşe annemle birlikte bizim çalışanımızdı -daha doğru bir tabir ile ailemizden biriydi- Tahminimce kırk yaşlarındaydı Halil amca ama yaşlı bir görüntüsü yoktu. Ayşe annemle çocukları olmadığı için beni ayrı severlerdi ve tabii ben de onları.
Cebimden anahtarı çıkarıp evin kapısını açtım. İçeriye girince de üzerimdekilerden kurtulup hızlıca salona geçmiştim. Ortalıkta koşuşturan Eren ve Ecem beni gördükleri anda çığlık çığlığa yanıma koşmuştu.
"Benim şirinlerim buradaymış," diye yere doğru eğilip ikisini de kucağıma alırken gülerek konuştum. Pamuktan yanaklarına öpücükler kondururken Eren kocaman açtığı gözleriyle masumca "Biz ablamla yakalamaca oynuyorduk" dedi. Yaşına rağmen daha bebeksi çıkan sesine bayılıyordum. "Aferin size," diyerek dudaklarımı sarımsı saçlarına bastırdım. Kucağımdaki iki minik bedeni indirmeden koltuğa oturunca etrafa bakınarak "Güneş nerede?" diye sormuştum.
"Güneş yok," dedi, yüzünü asarak Ecem ve bir süre söylediği kelimeleri algılayamadım.
"Ne demek yok?"
"Bilmiyoruz. Gece üçümüz burada yatmıştık ama sabah kalktığımızda yoktu," nefesimin kesildiğini hissetmiştim aniden. Ne demek sabah yoktu! Gitmiş miydi? Kızgınlıkla beni bırakmış olabilir miydi?
"A-annem nerede peki?"
"Halam da yok," onları kucağımdan indirdiğim gibi cebimden telefonumu çıkarmıştım. Annemle olması için içimden resmen yalvarıyordum. Ekrandaki cevapsız çağrıları görünce neredeyse küfür edecektim ama son anda çocukların yanında olduğumu hatırladım. Annemden yirmi küsur cevapsız çağrı vardı. Ulaş, Boğaç ve Enis'den de öyle. Vakit kaybetmeden hızlıca annemi geri aradım.
"Aç şu telefonu anne, aç!" koşarak çıkışa giderken tekrarladım. Ceketimi geri giyip telefon kapandığında yeniden aradım. Dün gece beni yirmi kez arayan kadın şimdi nerelerdeydi? Dışarıya çıktığımda arabayı göndermesi için Halil amcaya el sallayıp sağa sola yürümeye başlamıştım. Neyseki eş zamanlı olarak annemin sesi kulağıma dolmuştu.
"Anne Güneş seninle mi?" diye sordum tek solukta hızlıca.
"Aras, sen nerdesin oğlum?" yanıtı duyduğumda ise istediğim cevabı alamadığım için öfke dolu halimle nefesimi dışarıya salarak sakinleşmeye çalışmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌞 GERİZELLAM🌙
Teen FictionGerizellasın çünkü: 1. Sinir sistemimim bozulmasının en büyük sebebisin, 2. Israrla her hatanda özür dilemekten çekinmemene rağmen beni sevdiğini söylemekten çocuk gibi korkuyorsun, 3. Kendinden başka kimseye yeterince değer vermiyor ve dünyayı ken...