Su çiçeği 🌙 -G2-

3.6K 205 140
                                    


🎶 Harry Styles - Adore You

~Bana beni sevdiğini söylemene gerek yok
Ben sadece sana bir şey söylemek istiyorum
Son zamanlarda aklımdaydın
Tatlım
Senin için ateşin içinde yürürdüm
Sadece sana tapmama izin ver~


"Güneş?" dediği anda yüzündeki bütün sinirli hâl bir anda yok olmuştu. Dudaklarında oluşan kocaman gülümsemeyle yanıma geldi ve iki elimi de tutup "Burada ne işin var?" diyerek şaşkınca güldü. Benimse yüzüm asılmıştı.

"Sana sürpriz yapacaktım ama her şeyi mahvettim," gülümser halde yüzüme doğru eğilip alnıma uzun bir öpücük kondurdu ve geri çekilip etrafa baktı.

"Sizin burada ne işiniz var," dedi benimle konuşmasının aksine gayet resmi ve sert bir sesle iki adama bakarak ve adamların ikisi de başlarını eğdi.

"Elif Hanım gelmemizi istedi Aras Bey," başını bile kaldırmadan ikisinden biri konuştu ve Aras'ın bakışları adının Elif olduğunu öğrendiğim asistan kıza kaydı.

"Aras Bey ben... Hanımefendinin kız arkadaşınız olduğunu... Bilmiyordum... Bu yüzden..." sesi Aras'ın kaşlarını çatmasıyla kesilmişti.

"Onu dışarıya mı attıracaktın?" diye sorduğunda Elif'in yüzü kızarmıştı. Aras'ın ona haddini bildirmesini görmek isterdim ama sesi soluğu çıkmayan sarı cadı buradayken olay büyüsün istemiyordum. Asistan kızı halledecektim, sadece şimdi sırası değildi.

"Aras," dediğimde bana bakmasına neden olmuştum. "Sorun değil gerçekten... Zamanım çok yok, odana geçemez miyiz?" dudağını ısırarak bana bakmaya son verip arkama doğru baktı. Sonra nefesini dışarıya salmıştı.

"Royem, Güneş'i de alıp odama geç. Dosyaları da masama bırakabilirsin" gözlerimi açarak arkama baktım ve Royem'in afallamış bir halde kafasını salladığını gördüm.

"Tabii ki Aras Bey," dedikten sonra yanıma gelmişti. Aras'a sertçe bakıp Royem'e önden buyurmasını işaret ettim. O önden, gördüğüm iki kapıdan sağda kalanına doğru yürümeye başladı. Ben de onu takip ettim ama adımlarımı Elif'in yanından geçerken yavaşlatmıştım.

"Sana söylenenleri dikkate almalısın..." dedikten sonra omzuna çarparak Royem'in açık bıraktığı oda kapısından içeriye girdim.

Aras'ın şirket kadar mükemmel olan odası üzerinde gözlerim gezinirken her şeyi unutup gülümsemiştim. Yatak odasında da olduğu gibi bir duvar tümüyle camdandı. Büyük ahşap masa tam kapının karşısında duruyordu ve önünde iki deri koltuk, onların arasında da Aras'ın masasıyla uyumlu ahşap bir sehpa vardı. Masanın solunda kalan camsız duvarı ahşaptan yapılmış mükemmel bir kitaplık kaplıyordu. Aras bitki sevmemesine rağmen masanın arkasında bitkiler bile vardı. Burayı sevmiştim. Hem de fazlasıyla. Sadece ve huzur veren bir tarafı vardı.

Derin iç çekiş kulağıma dolduğunda bu odada sevmediğim tek şey dikkatimi çekti: Royem. Elindeki dosyaları büyük, ahşap masaya koyup deri koltuklardan birisine kendisini attı ve bana bakıp gülümsedi. Gülümsemesine karşılık vermeden ben de karşındaki boş deri koltuğa oturdum.

"Seni buralarda görmek çok güzel Güneş," dedi samimi olmayan ama çabalayan bir sesle ve sırtımı koltuğa yaslayarak bu sefer gülümsedim.

"Ama seni buralarda görmek hiç güzel değil," kaşları yukarıya doğru kalkmıştı.

🌞 GERİZELLAM🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin