Dans 🌞

7.3K 482 52
                                    


🎶 Selena Gomez - The Heart Wants What It Wants

~Bu modern bir peri masalı
Mutlu sonlar yok
Yelkenlerimizde rüzgar yok
Ama onsuz bir hayat hayal edemiyorum
Nefes kesen anlar
Beni mahvediyor~

"Sen o kızsın?"

Kalp atışlarım anında hızlanmıştı çünkü heyecandan kıpır kıpır hissediyordum. Her an her şeyi yapabilecek seviyedeydim. Örneğin, sesi öyle güzeldi ki 'sen o kızsın?' diyen ağzını yememek için kendimi zor tutmuştum.

"Hangi kız?" diye zorlukla çıktı kelimeler dudaklarımın arasından. Lanet olasıcanın kokusu bile öyle büyüleyiciydi ki. Hani yolda yürürken yanımızdan biri geçip gider ve burmuza dolan o kokuyla dönüp, geçip giden kişiye iç çekerek bakarız ya, öyle işte. Ona çaktırmadan iç çektim ben de. Kokusunu en derinlerimde hissetmek ve asla unutmamak istemiştim.

"Bana mesaj atan," dedi ve konudan sapmış olmam 'ne diyor bu?' diye düşünmeme neden oldu. Neyden konuşuyorduk biz? En son Aras'ın kokusu diyordum, peki ondan öncesi?.. Pekâlâ, sanırım kendimi kaybediyordum. Beynim, kafamın içinde jöle kıvamına gelmiş bir oraya bir buraya dalgalanıyordu sanki. Kaşlarımı hafifçe çatmış hangi konudan konuştuğumuzu hatırlamaya çalışırken gözlerim istemsizce tek bi yerde odaklanmıştı. O nasıl bir burundu? Kendine gelmelisin Simay Atan! Gerçekten içimden kendime bir tane patlatmak istiyordum!

"Eminim sana onlarca kız mesaj atıyordur," dedim ve cevabım şok geçirmeme neden oldu. Konuyu ne zaman hatırlamıştım?

"Burada ne işin var?" diye sorduğunda eliyle arkamda kalan tezgâhı kavrayıp üzerime doğru geldi. Hayır hayır hayır! Hayır bana bu kadar yakın olma. Zaten kendimde değilim! Yapma bunu!

"Pa-partiye geldim," dedim. Daha doğrusu demeye çalıştım. Beni duyduğu konusunda emin değildim. Kesin duymamıştı. Kesin duymak için başka bir hamle yapacaktı. Kesi-

Tam önüme geçti ve elleri iki yanımdan geçerek tezgâhı tuttu birden. Ani hareketiyle yutkunup yüzüne bakmıştım. O da başını sağ omzuna doğru eğmiş, net bir cevap bekliyormuş gibi gözlerime bakıyordu. Sadece bir adım atsa göğüslerimiz birbirine değecekti. O kadar yakındık.

Bayılmamak için derin bir nefes aldım sonrada o nefesi tuttum. Sakin ol Simay. Altüstü deli gibi sevdiğin çocuk burnunun dibinde. Ne var bunda yani. Burun demişken burnu... Öyle güzel ki nasıl anlatabilirim onu bile bilmiyordum. Hani insanlar poposunu vesair sigortalatır ya, Aras'ın da burnunu sigortalatması gerekiyordu.

"Bir şeyleri bozarsan seni pişman ederim," gözlerim kısılmıştı. Ne? Ne demek istedi o? Yanlış mı duymuştum? Neler oluyor? Hayır, yaşananların hızına yetişemeyip bir şeyleri mi kaçırıyordum acaba?

"Neyi bozacağım?" diye sordum. Hemen ardımdan "Portakal suyun hazır ufaklık," diyen tezgâhtaki çocuğun sesi duyuldu ve her şey çok hızlı gelişti yine. Aras aramızdaki mesafeyi aniden kapattı ve gözlerim de ona eş değer bir şekilde kapandı. Neredeyse iki aydır hayaliyle yaşadığım yakışıklımla bedenlerimiz dipdibeydi ve ben donup kalmış, kaskatı kesilmiştim. Burnum resmen çenesine değiyordu. Tenine ait o eşsiz kokuyu fırsatım varken en derinime çekmiştim. Gelmeden önce duş almış gibi sigarayla karışık olsa da buram buram duş jeli kokuyordu.

"Yürü," bedeni bedenimden uzaklaşmıştı. Oluş hızı gibi bitiş hızıda bir anda gerçekleşti ve o an kendimi, saat on ikiyi gösterince eski haline dönen Sindirella gibi hissetmiştim. Sanki az önce yalnız Aras ve ben vardık, şimdi ise insanların ortasında öylece kalakalmıştım. Gözlerimi yavaşça araladığımda görüş açıma direkt elinde tuttuğu portakal suyu girdi. Demek onu almak için birden öyle... Tabii ya... Ama bende hasta bir insanım, kalbim nasıl kaldıracaktı bundan sonra olacakları. Kotam şimdiden doldu dolacak gibiydi.

🌞 GERİZELLAM🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin