Anahtar 🌙 -G2-

2.7K 148 49
                                    


》Multimedia, Zeynep

🎶 Vancouver Sleep Clinic - Someone To Stay

Yalnızdın ve soğuğun içinde kalmıştın
Kırık kalbinin mahvolmuşluğuna tırmanıyordun
Düşüyordun ve yalnızdın,
Bağırıyordun:
Beni düzeltecek misin?
Bana umudu gösterecek misin?


Ulaş'tan

Ellerimi saçlarımın arasından geçirerek yere doğru kaydım. Lanet olsun! Önümdeki görüntülerde çatlak karı Sina'yla birlikte kafeden çıkıyordu ve Allah bilir onu nereye götürmüştü! Ölmek için yalvarırken ne yapabileceğimi bile düşünemiyordum. Polise haber vermiştik ama Güneş ve Aras'ı aramaya cesaret edemiyordum. Ne diyecektim ki!

"Kardeşim, kendine gel. Polise haber verdik zaten. Birazdan gelecekler, bulacağız Sina'yı." Başımı salladım ve Taylan'ın uzattığı elini tutarak ayağa kalktım. Birlikte bodrumdan çıkıp içeriye geçtiğimizde giriş açıma giren Güneş ve Aras'la gözlerimi sıkıca kapatmıştım. Karanlık görüntümde kalan tek şey olanlardan habersiz ikisininde gülümseyen yüzüydü. Ayşe teyze iyi olmalıydı çünkü erken gelmişlerdi ve gülüyorlardı işte.

"Ulaş?" diyen Güneş'in sesiyle istemeyerek gözlerimi aralamıştım. Boğaç zaten onlarla gitmişti ama markete giden Enis'te yanlarındaydı ve şimdi hepsi bana bakıyordu. "Yüzün bembeyaz, bir şey mi oldu?" dedi ve yemin ederim ağlamamak için kendimi tutmakta zorlanmaya başladım.

"Güneş sen geç otur şöyle," diyerek Güneş'in kollarını tutup sandalyeye otutturdu Taylan ve Güneş kaşlarını çatarak olanları algılamaya çalıştı.

"Neyiniz var sizin?"

Aras'ın şüpheli sorusuna eş olarak kafe kapısından içeriye birkaç polis memuru girdi. Bu da üzerimdeki bakışların yön değiştirmesine sebep olmuştu. Tüm bedenim kasılırken ellerimle yüzümü kapatarak başımı eğdim. Allah beni kahretsindi!

"Kaçırılmış çocuk ihbarı buradan mı yapıldı?"

"Ne?" diyen Güneş'in korkulu sesi kulağımı doldurunca dudağımı sertçe ısırıp akan gözyaşımı silerek ellerimi yüzümden çekmiştim ardından da polis memurlarına yavaşça başımı salladım.

Aras'tan

"Güneş'in yanına neden gitmiyorsun?"

Taylan'ın sesiyle gözlerimi kapatıp bir süre durduktan sonra geri açtım. Dakikalardır burada oturmuş ne yapacağımı düşünüp duruyordum. Resmen çıkmaza girmiştim ve elimden hiçbir şey gelmiyordu.

"Onu öyle görmeye dayanamıyorum," dediğimde yanıma oturup eliyle bacağımı sıkmıştı. Öğrendiği andan beri iyi değildi. Kalbinin ağırdığına emindim. Elini bazen sol tarafına bastırıyordu ve nefesleri fazla derindendi.

"Bulunacak merak etme. Her şey apaçık ortada. Elimizde görüntüler var ve kadının adını biliyoruz," başımı sallarken ayağa kalktım.

"Neredeler?"

"Boğaç ve Ulaş polis memurlarıyla gittiklerinden beri hâlâ gelmediler. Enis de Momo'yla birlikte kamera odasında Güneş'in yanında duruyor," derken onunda kalkmasına yardımcı oldum. Birlikte kamera odasına doğru yaklaştıkça Güneş'imin hıçkırık sesleri artmaya başlamıştı. İçimi yakan o sesler...

Odaya girince görüşüme ilk Momo'yla Enis girdi. İkiside sıkıntılı bir şekilde sandalyede oturuyordu. Sonra yerde bacaklarını kendisine çekmiş kamera kayıtlarına bakarak ağlayan Güneş'ime baktım ve yutkunup kendimi hazırladıktan hemen sonra yanına gidip oturdum. Başını çevirip gözlerime baktığımda nefesimi tutmuştum. Kollarını boynuma dolayıp bana sıkıca sarıldı. "Aras lütfen bir şey yap. Lütfen bul onu..." gözlerimi kapatarak ben de ona sarıldım.

🌞 GERİZELLAM🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin