Medya; Avalon Freya
Bölüm playlist; #everyting i need - skylar grey
#heroes - tove lo
#better than i know myself - adam lambert
BÖLÜM 25 - Part 1 "Adalet"
Puslu enerjileri hisseder hissetmez aniden bastıran panik hissiyle Zahir'in bulunduğu konuma ulaşmıştım. Sarayın içerisindeki odalardan birinde bulunan Zahir'in yanında geldiğimde ilk işim odanın içini taramak oldu. Zahir'den başkası yoktu, o da zaten kendine verilen yatakta rahat bir şekilde uzanmıştı. Panik, saniyeler içerisinde onu görmenin verdiği huzura dönüşmüştü. Fakat içim tamamen rahat etmemişti. Arkalarda kalan bir ses bana bir şeylerin hala ters gittiğini fısıldıyordu adeta.
"Nisi verbis nostris."
Konuştuklarımızı kimsenin duymaması için büyüyü mırıldanışımla birlikte Zahir hızla yataktan kalktı ve kaşlarını çatarak odanın içerisinde bakışlarını gezdirdi. "Kim var orada?"
Dünya üzerinde sesimden beni tanıyacak ilk kişi olan Zahir, tanımamış mıydı? Kaşlarım anında çatıldı. Duruşu, her an saldırıya açık bir şekilde kasılıydı. Yüzü ifadesizlikten taş kesilmişti adeta. Onu en son, ilk tanıdığım zamanlarda böyle görmüştüm. En azından bana karşı. Geleceğimi biliyor olmasına rağmen bu kadar tedbirli olması normal miydi? Öğrenmenin vakti gelmişti.
Elimi saçlarımdan geçirip mırıldandım. "Unvisibiliate re invisibilia."
Benim, odanın içerisinde aniden ortaya çıkmam ile Zahir postürünü bana çevirmiş ve saldırı pozisyonuna geçmişti. Enerjisinin kalbiyle orantılı olarak aurasını oluşturmasını izledim. Bana saldıracak mıydı yani?
"Kimsin sen?"
Yüzüme bir tokat yemiş gibi sersemlerken beyniminim duraksadığını hissettim. Beni tanımaması imkânsızdı. Daha birkaç saat önce beni ne kadar sevdiğini söyleyen kişi şu an beni tanımıyor olamazdı. "Beni tanımıyor musun?"
"Tanımam mı gerekiyordu?"
"Zahir sen diyorsun?"
"Kimsin dedim!" Enerjisi gittikçe artarken ellerinin etrafındaki güç adeta çatırdıyordu. Kalın kaşlarının ardındaki kuzguni gözleri bana bir yabancıymışım gibi bakarken beynim gerçekten işlemiyordu. Düşüncelerine odaklanamıyordum, sürekli bir set tarafından engelleniyordum. Ona doğruca bakarken olduğum yerde hiçbir savunma pozisyonu almadan duruyordum.
"Sana bir şey olmuş."
"Kimsin ki bana ne olduğunu söyleyebilesin?"
"Beni gerçekten tanımıyorsun..."
"Yeter!" diye bağırışı kulaklarımda çınladı.
Zahir enerjisini ellerinde toplayıp bana yönlendirdiği an derin bir nefes alıp gözlerimi sıkıca kapadım. Bana bir yabancıymışım, hatta düşmanmışım gibi bakan kuzguni gözleri daha fazla görmek istemiyordum. Zahir'in ellerinden çıkan enerjiyi hissedebiliyordum. Zaman, yavaşlayıp enerjinin bana çarpmasına milimler kala durdu. Gözlerimi açıp tam karşımda ki siyah ve yeşile bulanmış mavi enerjiyi görür görmez jeton düşmüştü. Beynim, çalışmaya zorlanan bir motor gibi tekleyip gürültülü bir şekilde tekrar canlanmış gibiydi.
"Sana ne olmuş böyle?"
Mırıldanışım sonsuzluk içerisinde öylece uçup gitti. Önümde donup kalmış enerjiyi yana doğru savuşturdum. Birkaç adımda Zahir'in yanına varmış ve yüzünü çoktan ellerim arasına almıştım. Tenine dokunur dokunmaz aldığım kara büyü enerjisi canımı acıtırken birçok şeyi de açıklıyordu. Fakat nasıl olduğunu hala bir gizemdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Ay | IMMATURA 2
FantasyIMMATURA Serisinin ikinci kitabıdır. UYARI: Bu kitabı okumadan önce lütfen Mavi Ay kitabını okuyunuz! Zannettiğiniz kişi olmadığınızı hatta bir insan bile olmadığınızı öğrenseydiniz; ne tepki verirdiniz? Peki ya, dünyanın ve zamanın dengesi...