BÖLÜM 9 - Part 2 "Hiçbir Şey Tesadüf Değildir"
İlerlediğimiz süre boyunca sessizce camdan dışarıyı izlemeyi tercih etmiştim. İlk başta sarayın etrafında ki şehrin içinden geçmiş, ardımızda tek tük evleri geri de bırakıp etrafı ormanla kaplı olan yollardan geçmeye başlamıştık. İçinde bulunduğum aracın, eski iki binli yıllardaki araçlardan pek bir farkı yoktu. Açık açık incelememiştim, fakat görünüş ve sürüş açısından benzer oldukları belliydi. Bulunmuş bir şeyi, sadece geliştirmişlerdi. Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yoktu zaten.
Bir hologramdan görünen hız ibresi yüzün üzerindeydi, hızlıydık ama bu hissedilmiyordu bile. Arabanın içini incelerken gözlerim Zahir'in üzerinde dolandı kısa bir süre. Uzun, kemikli ellerinden biri direksiyonda diğeri ise vitesin üzerinde duruyordu.
"Eskilere benzediğini düşünüyorsun, değil mi?"
Kuzguni gözlerle bir saniyeliğine kesişti gözlerim. Düşüncelerim kapalıydı, ama o ne düşündüğümü tahmin edebilmişti. Yalan söylemeyecektim ona. "Biraz."
"Burada çok fazla zaman geçirememiş olmana rağmen fark ettiğini düşünüyorum ki eski icatları geliştirerek kendimize araçlar yaptık. Eski adıyla, Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Bilirsin..."
Sadece biraz önce düşündüğüm şeyin aynısını düşünmüş olması, beni etkilenmedi desem yalan olurdu. Bir tepki vermek istemediğim için onaylar şekilde mırıldandım ve bakışlarımı dışarı çevirdim. Beynimde dönüp duran teoriler ve Arya'nın son durumu endişelerimi arttırıyordu. Fakat Arya'nın bu durumda olması beni bir düşünceye daha itiyordu: Chloe veya Jannali bu durumda olsaydı ne yapardım?
İki yakın arkadaşımı, özellikle kendimden önce ona değer verdiğim Chloe'yu affedememiş olsam bile ne kadar endişe edebileceğimi tahmin edebiliyordum. Jannali'yi neredeyse öldürüyor oluşumu unutamıyordum ve o durumda sevdiği insanı kaybetmek üzere olan Donnavan... Hepsine haksızlık ediyor gibi hissediyordum, sırtımı dönmüş gibi. Çünkü bugün Zahir'in küçük çaplı da olsa duygu patlaması ile dolaylı yoldan yüz yüze gelmiştim.
Yaşadıklarım kolay değildi, daha hala ailem ve ya Dylan'dan bahsedecek olsam kalbim sıkışıyor gibi hissediyordum. Onların ölümlerinin suçlusu olmaktan nefret ediyordum. Herhangi bir canın, ölümünde rol oynamaktan gerçekten nefret ediyordum ve şimdi bununla yüzleşmek zorundaydım. Canım hala, çok yanıyordu. Bunu durduramıyordum. Durdurmam için ise Iris ile yüzleşmeliydim, o zamana kadar ise kimseye gereğinden çok yakın olmamalıydım. Çünkü bana yakın olmak demek; bu intikam ateşinde onlarında yanmaları demekti.
Asil bunu bile bile bir şekilde Zahir'i ateşe atmayı önermişti ve Zahir'de yine bile bile bu ateşe atlamayı kabul etmişti. Şuan küçük bir kıvılcım gibi görünüyor olsa bile, zaman geçtikçe daha da harlanmak üzere bekleyecekti. Zamanı geldiğinde ise; durdurulamayacak bir ateş olmasından korkuyordum. Buna rağmen durdurmak için hareket etmiyordum, çünkü Iris bunu hak ediyordu ve ben onu yakarken yanmaktan hiç çekinmeyecektim.
"Dört saat sonra, ilk durağımızdan önce, kısa bir mola vereceğiz. İstersen bu süreç boyunca uyuyabilirsin?"
"Şimdilik iyiyim, teşekkürler."
Zahir'in bakışlarını anlık üzerimde hissederken camdan dışarı bakmaya devam ediyordum. Arabanın iç tarafında bulunan metal görünmüyordu, bu da arabanın üst tarafının tamamıyla camdanmış gibi görünmesine sebep oluyordu. Kör nokta ortadan kaldırılmıştı; pratik, aynı zamanda estetik duruyordu. Bir bilim-kurgu filminden fırlamış değişik icatlardan biri gibiydi.
Başımı hafifçe iki yana salladım ve düşüncelerimden sıyrılmayı denedim. Artık ne eski bilim-kurgu vardı, ne de eski dünya. Artık sadece omuzlarıma yüklenmiş sayısız sorumluluklar vardı. Ve ben bunları düşünmeden duramıyordum. Kaldı ki düşüncelerimle yüz yüze gelmek gerçeklerle yüz yüze gelmekti ve ben gerçekler tarafından boğuluyordum. Artık bir kaçış noktası aramıyordum. Çünkü yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey vardı: Ne olursa, kim olursa olsun beni kurtaracak kişi yine kendimdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Ay | IMMATURA 2
Viễn tưởngIMMATURA Serisinin ikinci kitabıdır. UYARI: Bu kitabı okumadan önce lütfen Mavi Ay kitabını okuyunuz! Zannettiğiniz kişi olmadığınızı hatta bir insan bile olmadığınızı öğrenseydiniz; ne tepki verirdiniz? Peki ya, dünyanın ve zamanın dengesi...