Bölüm 23 - Part 1 "Yaşanması Gereken Yaşanılacaktır"

1.4K 156 70
                                    

Medya; Haydarpaşa Garı
Bölüm playlisti; #butterfly dance - yanni
#beni benimle bırak - manga
#don't let me go - raign (acoustic)
not: playlist biraz karışık oldu çünkü bölüm de aynı şekilde karışık oldu üzgünüm canlarım fmldkgmfdg


BÖLÜM 23 "Yaşanması Gereken Yaşanılacaktır"

31 Temmuz 1997.

Her şeyin başladığı yer olan Haydarpaşa Tren Garı'ndaydım. Karanlık Çağ'a ait olan bedenimin bölük pörçük anıları arasında bulduğum saat bilgisine göre gelmiştim. Gece yarısını çoktan geçmişti. Ancak ne kar vardı, ne de ağlayan bebekler. Gördüğüm o geçmiş görüsüne dair hiçbir belirti yoktu. Tarihlerin doğru olmama ihtimalini düşünerek tekrar bebeklik anısına ulaştım ancak doğruydu. Kaşlarımı çatarak etrafa bakarken gökyüzünde birden bire garip bir ışık patlaması gerçekleşti. Neredeyse kör edici olan patlama İstanbul seması boyunca yayılmıştı. Ben daha ne olduğunu çözmeye çalışırken beklenmedik bir şekilde kar taneleri düşmeye başladı.

Şaşkın bakışlarım gökyüzünde dolanırken taneciklerden biri yanağıma düştü. Yanağım üzerindeki kar tanesini alıp kontrol ettiğim zaman, bunun normal bir tane olmadığını çabucak fark etmiştim. Erimiyordu ve tenimle aynı renkte parıldıyordu. Hissettiğim yoğun enerji ile kaşlarımı çatıp bakışlarımı tekrar gökyüzüne çevirdim. Enerji gittikçe yoğunlaşırken gökyüzünden aşağıya doğru bir ışık hüzmesinin indiğini gördüm. Beyaz ışık şeklindeki insan silüeti karla kaplı alana ayak basar basmaz bir enerji etrafını sardı. Fakat daha da şaşırtı olan bu insan şeklindeki enerji Boyou'ydu.

Boyou?

Enerji şeklindeki Boyou anladığım kadarıyla kafasını bana çevirmiş ve yere bıraktığı enerjilerden sonra saniyeler içersinde yok olmuştu. Onun gidişiyle birlikte bastıran tipi yüzünden etrafımı saran bir kalkan büyüsü yapmak zorunda kalmıştım. Görüş alanım tekrar düzelirken Leza güçlerimi kullanarak yönü bana doğru olan tipi içerisinde kendime yol açmıştım. Hızlı adımlarla enerjilere doğru ilerlemişti ve ulaştığım zaman gördüklerim aslında tam olarak beklediğimdi. Bunlar sadece bir enerji değildi. Iris ve benim bebekliğimizdi. Yeni doğmuş bir bebekten daha büyük ancak bir yaşında olamayacak kadar da küçüktük.

Şaşkınlık içerisinde yerde duran bebeklere baktım. Boyou, bizi öylece burada bırakıp gitmişti. Bu da mı Yaratıcı'nın bir planıydı? Bizi öylece Karanlık Çağ'da bırakmak ve kimin hayatta kalacağını öğrenmek miydi gerçekten? Bu yüzden geçmiş görüsünde kendi bebekliğimi aldığımı görmüş olmalıydım. Ancak olaya şimdi dâhil olmak içinde bulunduğum paradoksu bozabilirdi. Neler olacağını bekleyip görmeliydim.

Tam geri çekilmek üzereyken minik bir el, parmaklarımdan birini yakalamıştı. Temasıyla birlikte parmağımdan elime doğru yayılan bir enerji akımını hissettim. Bakışlarım hızla küçük bedene çevirilirken iri mavi gözlerin bana kitlenmiş bir şekilde baktığını gördüm. Kalbim bu görüntü karşısında eriyebilseydi, erirdi. Öyle saf ve güzel bir andı ki içinde bulunduğumuz... O minik elin parmağımı bırakmasını hiç istemedim. Seramikten yapılmış gibi duran pürüssüz cildi, kendiliğinden hafif bir parlaklığa sahip teni ve minicik elleriyle gerçek olamayacak gibi duruyordu. Ancak ben onun gözünde kendi görüntümde bile değildim. Çok daha farklıydım; mavi ve gri renklerin harmanlanmış bir hali gibi görünüyordum. Evet, hala bir insan silüetindeydim ancak tıpkı Boyou'nun beyaz ışığı gibi bende çoklu ışıklardan oluşmuş gibi görünüyordum.

Görünmezlik büyüsü yapmış olmama rağmen bu küçük bebek, beni hala görebiliyordu. "Bunu nasıl yapabiliyorsun?"

Minik bebek daha dişleri bile çıkmamış olmasına rağmen yüzünde kocaman bir gülücük ile bana bakmış ve gözlerini kırpıştırmıştı. Küçük Iris'in büyüşüne kapılmıştım. O gerçekten çok güzeldi ve bunları yaşamamalıydı. Kaderi bu olmak zorunda değildi.

Karanlık Ay | IMMATURA 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin