Merhaba! Bugün bölümden önce birkaç şey söylemek istedim... Bu bölümü yazarken çok karmakarışık duygularla ve düşüncelerle yüz-yüzeydim. Bu yüzden, emin olmadığım bir bölüm oldu. Fakat sizi daha fazla geciktirmek istemedim. Bu yazdığım üçüncü taslak herhalde bu bölüm için ve bu süreçte bir ara bilgisayarım bozuldu, bütün taslaklarım usbimde olduğu için telefondan yazabilme imkanım olmadı. Gecikmesi bir yandan da buna bağlı. Fakat bu süreçte yaptığınız güzel yorumlar beni mutlu etti. Siz hikayeyi çözmeye çalıştıkça yazma isteğim daha fazla oluyor ve bu bölüme yansıyor. Daha emin olduğum bölümler oluyor.
Sizden istediğim sadece, satır aralarına yorum yapmaktan çekinmeyin. Sadece yorum yapın gitsin, çünkü bunları okuyorum. Okudukça ise mutlu oluyorum.
Yine çok konuştum, umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar :)
////// //////
Önceki bölümden hatırlatma; Zahir ile son gelişimizde hafızama kazınan yolda ilerlemek için bahçeden dışarı adım attım. Fakat köşeyi dönen bir silüet dikkatimi çekti. Uzun siyah ve parlak saçlar bana tanıdık gelirken kaşlarım çatıldı. Iris'in burada olma ihtimali var mıydı? Kesinlikle vardı fakat yüzdelik sayısı çok düşüktü.
"Acele etmeliyiz" dedi Zahir bana tekrar neden buraya geldiğimizi hatırlatırcasına ve adımlarım silüeti gördüğümün tam tersi yöne hızlanmak zorunda kaldı. Zahir ile heykelin bulunduğu açıklığa vardığımız zaman bir anda etrafımız Medul askerlerle kuşatıldı.
Askerlerin arkasında ise Avalon Han ve Medul Kim gözlerini bize dikmiş bir şekilde duruyordu. "Geleceğinizi biliyordum."
BÖLÜM 15 - Part 1 "Kayıp İkizler"
Bazen verdiğim kararlarda yanılma payları olabiliyordu: Wei'yi kurtarmak için türlerin karşısına aniden çıkmak gibi. Karşımda Medul askerlerden biri tarafından tutulan Wei'yi gördüğüm zaman ise aklımdan tam anlamıyla bu düşünceler geçiyordu. Yanılma payım kaçtı?
"Geleceğinizi biliyordum."
Avalon Han'ın keskin yüz hatlarında oluşan sert ifade ile yavaşça ellerimi havaya kaldırdım. Zararsız olduğumu göstermek için bir hamleydi. "Buraya kötü bir niyetle gelmedik ya da savaşmak için."
"Açıklamanızı duymak istemiyorum" dedi Avalon Han baskın bir tavır ile.
"Lütfen sadece dinleyin, yanlış anlıyorsunuz."
"Yanlış anlaşılan bir şey yok. Yapılan kabul edilemez, sonuçlarına katlanmak zorundasınız!"
Zahir'in düşüncelerinden karşı çıkmak üzere olduğunu fark edip onu durdurdum. Medul Kim, kendilerine yapılanın bir ihanet olduğunu düşünüyordu. Bu işi kökünden çözmekten başka çarem kalmamış gibi görünüyordu. Her şeyi açıklığa kavuşturmak için öne doğru bir adım atmadan hemen önce Wei'nin onaylamaz bakışları ile yüzleştim. Düşünceleri, zihnimin içerisindeydi. Yapma.
Bakışlarımı Wei'den çekip düşüncelerimi toparladım hızlıca. Kısa bir nefesi ciğerlerime çektim ve Medul Kim ile Avalon Han'ın gözlerinin içine baktım. "Yaptığımın yanlış göründüğünün pekala farkındayım. Fakat bana verilen görevi yerine getirmeye çalışıyordum."
Medul Kim kaşlarını daha da çatarak bana ve Zahir'e baktı. "Göreviniz, bizlere ihanet etmek miydi?"
"İhanet ile tanımlanabilecek hiçbir harekette bulunmadım. Aksine bu dünyayı, sürüklendiği ikinci Karanlık Çağ'dan kurtarmak için uğraşıyorum. Bu uğraşıma Avalon Zahir ve Medul Wei'de dahil oldular. Fakat onlar sadece bana yardım eden birer piyon."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Ay | IMMATURA 2
FantasyIMMATURA Serisinin ikinci kitabıdır. UYARI: Bu kitabı okumadan önce lütfen Mavi Ay kitabını okuyunuz! Zannettiğiniz kişi olmadığınızı hatta bir insan bile olmadığınızı öğrenseydiniz; ne tepki verirdiniz? Peki ya, dünyanın ve zamanın dengesi...