Bölüm 8 - Part 3 "Veliaht Gezisi"

8.8K 878 105
                                    

BÖLÜM 8 - Part 3 "Veliaht Gezisi"


    "Böyle bir olay olurken bana neden anlatmadınız? Size bana zamanı gelince öğreneceğimi düşünerek güvendim, ama bu... Bu çok farklı bir şey. Arya'nın durumunu öldüğü zaman mı bana açıklamayı planlıyordunuz!"

Asil resmen odanın içerisinde kükrerken olduğum yerde, Arya'nın biraz önce içtiği ilaçtan yaklaşık bir düzine yapıyordum. Ve Asil'e olayları anlatmadan önce yapmış olduğum; ses yalıtkanlığını sağlayan büyü için kendimi içten içe tebrik etmiştim.

"Öldüğü zaman öğrenmeyecektin."

Asil sinirle ciğerlerine havayı çektiği zaman, gerçek anlamda sinirinin boyutunu bütün odayı kaplayan kokudan anlayabiliyordum. Onu hayatımda ilk defa bu derece sinirli görüyordum. Bu kadar sinirli olmasında bir derecede haklıydı: Arya onun kardeşiydi ve ona ne olduğunu bilmeye hakkı elbette vardı.

"Peki ya ne zaman öğrenecektim? Arya ne kadar kraliçe ise bende aynı derecede bu dünyanın kralıyım! Ama her şeyden önce Arya'nın abisiyim ve bunu bilmeye hakkım vardı!"

"Elbette hakkın vardı, fakat Arya bunu istemedi ve ben ona bir söz vermiştim."

Zahir, çekildiği bir köşede kollarını bağlamış bir şekilde gözlerini benden ayırmadan, olayları anlatmaya başladığımdan beri ilk kez araya girmişti. "Öyleyse Asil'in seni affetmesi biraz zor gibi görünüyor, değil mi?"

Ona karşı takındığım tavra değindiğinin farkındaydım ve görmezden gelmeyi seçmiştim. Fakat Zahir çokta görmezden gelmeyi düşünmüyor gibiydi. "Belki de bütün sorumluluklarını kulak arkası edip çekip gitmeli. Bu fikir bana bir yerlerden tanıdık geldi gibi, sizce?"

"Belki de" dedim gözlerim Zahir'in kuzguni gözlerini bulur bulmaz. İçinde bir yangın vardı, görebiliyor ve aynı zamanda hissedebiliyordum ama o yangını söndürmek için şimdi hareket edemezdim. Zamanı vardı. Henüz yeteri kadar deneyimli değildik; ikimizde bu yangında cayır cayır yanardık.

Zahir hiçbir şey söylemeden bakışlarını çekip verdiğim cevaptan memnun kalmadığı için olduğu yerde rahatsızca hareket etti. Bende onun gibi yapıp bakışlarımı önümde duran on iki küçük şişeye çevirdim. Arkamda bir o yana bir bu yana gidip sinirden patlamak üzere olan Asil ise benim takındığım sakin tavır ile daha çok sinirleniyordu.

"Şimdi ne olacak?" dedi Asil sonunda yeri delmekten vazgeçip. Tam arkamda durmuş bakışlarını sırtıma dikmişti.

"Gideceğim."

İki adamın, kalın sesleri odada aynı anda yankılandı. "Ne!"

İlk kendine gelen Zahir olmuştu. "Nereye gitmekten bahsediyorsun sen?"

Asil'in kanının donduğunu kalp atışlarının hızlanmasından anlayabiliyordum. Şuan benden nefret ediyor olmalıydı. Kardeşi iyiydi, ama hala baygındı ve ben gitmekten bahsediyordum. Fakat Asil en kritik anda tekrar kral olmasının hakkını verdi. "Pekala. Git."

Bu sefer delirme sırası Zahir'e geçmiş gibiydi. "Ne demek git? Öylece gitmesine izin mi vereceksin ve Alara sen ne saçmalıyorsun?"

"Eğer gitmek istiyorsa gidebilir" dedi Asil sesindeki değişimin tüylerimi diken diken ettiği bir şekilde. Aniden değişmesi beklediğim bir şey değildi, özellikle Asil için. Ve o kısacık bir zaman içinde bütün duyguları alınmış gibi duruyordu. Karşımda gerçekten bir an için Kral Agron'un vizyonu belirmişti fakat bu saniyeler bile sürmemişti.

Asil onun kanını taşıyordu ve onun hiddetini hissettirmesi normaldi, fakat o Asil'di. İçinde hala benden bir şekilde neden beklediğini biliyordum. Onu Defne gibi yarı yolda bırakıyor olmamdan deli gibi korktuğunu da hissedebiliyordum. Çünkü acısını bir tek benimle paylaşmıştı, ama gitmekten başka çarem yoktu.

Karanlık Ay | IMMATURA 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin