BÖLÜM 8 - Part 2 "Simge"
Geçen bir hafta içerisinde, doğru düzgün sarayın dışına çıkamamıştım. Avalon Ravenhood ve Zahir hala saraydalardı, bunun yanı sıra Cere Markus da buradaydı. Bu üçlünün bulunduğu yerlerde olmamaya özellikle dikkat ediyordum ama bulunduğum zamanlarda ise onlar hakkında bir şeyler dikkatimi çekiyordu. Avalon Ravenhood her daim gözleri ile Markus'ı gözetliyordu. İlk günlerde ona hala güvenmiyor oluşuna vermiştim bunu. Fakat gün geçtikçe fark ettim ki olay farklıydı.
Avalon Ravenhood'un anlamını çözemediğim bakışlarında genellikle şüphe vardı. Artı olarak ise, gözlerinde saklıyor olsa bile, hissettiği acıya şahit olmuştum. Markus ile birlikte olduğu her ortamda hissettiği acıyı gizlemekten çekinmiyordu, çünkü Avalonlar birbirlerinin hislerini anlayamazlardı. Türlerin kendilerinden olanlar üzerinde güçlerini kullanamamasının bir sonucuydu. Avalon Ravenhood da buna güveniyordu, ama ben sadece bir Avalon değildim ya da yalnızca bir melez değildim. Benim türüm Immatura'ydı. Bu yüzden hissedebiliyordum, ama zihni o kadar koruma altındaydı ki bir türlü açığını yakalayamamıştım.
Aslında o bir lider olarak gerekeni yapıyordu; özellikle zihnini okuyabilen bir oğlu varken. Ve benim olduğum ortamlarda aklından oğlunun gelecekte ki programını geçirip duruyordu. Sanırım bu kendisinin bana bir nevi göz dağı verme şekliydi. Ben onun gözünde Cere Alara'ydım, oğlu Zahir ise bir Avalon.
Elbette geçmişte kendi yaptığı hatanın Zahir'in de yapmasını istemeyecektir. Fakat Zahir daha yeni Avalon olmayı kabul etmişken onu kaybedecek bir hareket yapmayı göze alamıyordu. Kaldı ki böyle bir durum söz konusu olmaması için büyük bir tepki vermek yerine, beni etkilemeye çalışıyordu. Doğru taşa, yanlış hamle yaptırmaya çalışıyordu ve bunun farkında değildi.
Şuan için yapabileceğim bir şey yoktu, Zahir güneyde ki Cere kolonisinin başına geçecekti ve benim kimsenin peşine takılamayacak kadar ağır sorumluluklarım vardı. Kendime bunu hatırlatmaktan başka çarem yoktu. Dikkatimi kaybedemezdim.
Bana doğru yaklaşan adımlarla birlikte hızlanmak veya olduğum yerde kalmak adına dikkat kesildim. Gelenin saf Avalon kokusu ile birlikte kişisel kokusuda havaya karıştığı zaman bekledim. Asil köşeyi dönüp beni gördüğü zaman seslendi. "Alara!"
"Efendim Asil?"
"Bence kralın olarak sana seslendiğim zaman yüzüme bakabilirsin" dedikten sonra birkaç adımda yanıma geldi. Kıkırdadım. "Gülme! Bütün karizmamı yerle bir ederek zaten kalbimi kırıyorsun."
"Bazen halkın bu hallerini görse ne tepki verir merak etmiyor değilim. Sence tacını reddetmek için çok mu geç kaldın? Bence hala zamanın var."
Asil bir kolunu omzuma attı ve sıkıca boynuma sardı. Elim refleks olarak elinin üzerine gitse bile, elini boynumdan çekmek adına bir hamle yapmadım. "Üzgünüm Alara ama sende biliyorsun ki türleri çok iyi yönetiyorum. Mükemmel bir kral olmak benim kanımda var."
"Kesinlikle!"
"Bak sende kabul ettin!"
Karşı taraftan gelen Cere-Avalon karışımı ile birlikte ciğerlerimin bayram ettiği ıslak toprak kokusunun sahibi bize doğru geliyordu. Kıskançlığının kokusu kendi kokusunu bile bastırmayı başarırken iç çektim. Hayran kaldığım sesi zihnimde yankılandı fakat o bunu bilerek yapmamıştı. Bir Asil vakası daha. Ne zaman kurtulacağım ben bundan? Eğer o kolunu biraz daha çekmezse geri durmayacağım! Tanrım, sen yardım et!
"Kralım" diyerek saygısını gösterdi Asil'e karşı fakat hiç soluklanmadan sorusunu yöneltti. "Neyi kabul ediyor?"
Zahir'in kuzguni gözlerinde yanan kıvılcımlardan daha tehlikeli bir şey varsa, o da Asil'in gözlerinde ki avını tuzağına düşürmek için pusu kuran avcının kurnazlığıydı. Asil, her daim Zahir'e sataşmayı severdi ve şimdi eline büyük bir fırsat geçmişken geri duracağını sanmıyordum. Zaten durmamıştı da. "Benimle bir geziye çıkmayı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Ay | IMMATURA 2
FantasyIMMATURA Serisinin ikinci kitabıdır. UYARI: Bu kitabı okumadan önce lütfen Mavi Ay kitabını okuyunuz! Zannettiğiniz kişi olmadığınızı hatta bir insan bile olmadığınızı öğrenseydiniz; ne tepki verirdiniz? Peki ya, dünyanın ve zamanın dengesi...