BÖLÜM 26 - Part 1 "Leza Lyra"
Avalon Umay'ın duvarlarda saklanmış olan askerleri bize toprak kapıyı açtılar. Karşımıza, görünürde üç duvarı yine kapı gibi topraktan oluşan ve kutu şeklinde bir bölme çıkmış olsa bile alt tarafının boş olduğunu hissedebiliyordum. Basitçe söylemek gerekirse bir asansör görevi görüyordu. Ayağımı sertçe yere bastırdım. Aniden metrelerce aşağı düşürülmesi olanağına karşı tetikte olacak şekilde kendimi hazırlamıştım. Avalon Umay elini asansöre doğru uzattı.
"Buyurun Immatura Alara."
Hiçbir tereddütte bulunmadan içeri girdim. Ardımdan Zahir ile Defne'de yanıma tereddütsüz geçince, Avalon Umay'ın düşüncelerinde tutarsızlık belirir gibi oldu. Diğer yandan kontrol ettiğim gelecek ise zihinimin bir köşesinde hala buğulu camın ardında kalmaya devam ediyordu. Güvenini hala kazanamamış olmakla birlikte görünün gerçekleşmemesi gibi bir olasılıkta ortaya çıkıyordu. Ben düşüncelerini tartarken kendisi ve duvar kabartmasından ayrılarak yanına gelen Leza askerlerden biri de içeri girmişti.
"Karanlık bir yolculuk olacak biraz" diye uyardı Avalon Umay. Ses tonunda yatan ve etrafa yaydığı enerji hala teorimi destekliyordu.
"Sorun değil."
Cevabımı verirken Avalon Umay, her hangi bir tereddüt ararcasına gözlerimin içine bakmıştı. Ancak görmediği zaman, askerlerine otoriter bir ton ile seslendi. "Kapatın! İniyoruz."
Defne panikle zihninin içerisinden haykırdı: İniyor muyuz?
Ani paniğine birde duvar ardımızdan kapanır kapanmaz zifiri karanlığın içerisinde kalmış olmamız da eklenmişti. Burası benim için bile karanlıktı, çünkü görüş alanımı sağlamak için yansıyabilecek hiçbir ışık yoktu. Yine de Leza ve Cere yeteneklerim bana bir başka görüş sağlıyordu. Titreşimlerle oluşan görüntü zihnimin içerisindeydi. Bulunduğumuz toprak bölmenin aşağı inişini, içerisindekilerin nerede durduğunu hatta yüz ifadelerine varana kadar görebiliyordum. Bütün bunların yanında Defne'nin korkudan titremesini fark eder etmez avucumda bir alev oluşturdum.
Alev, bulunduğumuz bölmeyi aydınlatırken Avalon Umay'ın üzerime diktiği bakışlar ile karşılaştım. Defne, bariz bir şekilde rahatlarken Zahir hiç istifini bozmadan sert bir yüz ifadesi ile Leza askere bakmaya devam ediyordu. Bu tarz zamanlarda kesinlikle Zahir'in sevdiğim adam olduğuna inanamıyorum. Birden bire bütün aurası değişiyordu.
"Merak ediyorum... Güçlerinizin bir sınırı var mı?"
Avalon Umay'ın sessizliği kıran sorusu üzerine bakışlarımı Zahir'den çektim. Zihninde esas dolanan soruyu ne kadar dürüst olabileceksem, o kadar cevapladım.
"Sorduğunuz soru; ölümsüz olmamla alakalıysa eğer... Bilmenizi isterim ki diğer türlerden hiçbir farkım yok. Ancak yeteneklerim konusunda hala kesin bir çizgiden bahsedemiyorum."
"Ne kadar süredir Immatura olduğunuzu biliyorsunuz?"
"Üzerinden neredeyse bir sene geçecek."
"Neden bu kadar geç?"
"Teknik olarak bu zamanda değildim. Bu yüzden Immatura olduğumu keşfetmem uzun zaman aldı."
"Çok soru sorduğum için affedin ancak bu nasıl olabilir?"
Elimde ki alevden bakışlarımı çekip Avalon Umay'ın ela renkli gözlerine çevirdim. "Çünkü Karanlık Çağ'da doğdum."
Avalon Umay şaşkınlığını gizleyemeden bana bakmış ancak daha ağzını açamadan aşağı tapınağa varmıştık. Söylemek istediklerinin hepsini bir yutkunuşla bastırışına karşı bakışlarımı çevirdim. Duvar, Leza asker tarafından açılırken oluşturduğum alevi söndürdüm. Hissettiğim yoğun enerji aldığım nefesi ağırlaştırırken gözlerimi kırpıştırdım. Zahir, bendeki değişikliği fark etmişçesine bana doğru belirli belirsiz bir adım atmıştı. Fakat bu Avalon Umay'ın gözünden kaçmamış olacak ki bakışları bir süre üzerimizde dolandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Ay | IMMATURA 2
FantasiIMMATURA Serisinin ikinci kitabıdır. UYARI: Bu kitabı okumadan önce lütfen Mavi Ay kitabını okuyunuz! Zannettiğiniz kişi olmadığınızı hatta bir insan bile olmadığınızı öğrenseydiniz; ne tepki verirdiniz? Peki ya, dünyanın ve zamanın dengesi...