BÖLÜM 10 - Part 1 "Heykel"
Cere Mia'nın rehberliği ile önümüzde duran istasyon gibi bir alana ulaşmıştık ilk başta. Bize araçlara binebilmemiz için yine bir takım gişelerden geçmemiz gerektiğini söylemişti. Eski zamanlardaki gişelere benzer fakat demir yerine lazer ışıkların bulunduğu yerden geçerken tekrar tarandığımıza adım gibi emindim. Girişinde adım başı kontroller varsa içeride nelerin bizi beklediğine dair tartışmaya gerek bile yoktu.
Elbetteki tahminlerim vardı ve esas bunlar beni geriyordu. Bir diğer geren şey ise Avalon Kant ile karşı karşıya gelmekti. Zahir'in özet geçmesi üzerine kendisinin bir çeşit megaloman olduğuna dair düşünmekten geri duramıyordum. Birde bu düşüncelerimin gizli kalmaya çalışması için harcadığım çabayı göz ardı etmemek gerekirdi. Her saniye beynimin içinde dönüp duran düşünceleri zapt etmeye çalışmanın yanı sıra, Cere güçlerimin baskınlığından dolayı dışarıdaki düşüncelerle de ayrı uğraşıyordum.
"Lütfen tam anlamıyla oturduğunuzdan emin olun" demişti Cere Mia beyaz renkli, bir hava kabarcığına benzer, araca girip oturduğumuz zaman.
İlk başta ne demek istediği hakkında net bir fikrim yoktu ama bacaklarım ve oturduğum kısımda hissettiğim yoğun yer çekimi fikirlerimin şekillenmesinde daha etkili olmuştu. Kemer sistemi yerine yer çekimini kullanıyorlardı. İçinde bulunduğumuz hava kabarcığına benzer aracın biraz ilerledikten sonra aniden yere düşercesine hareket etmesi ile artık emindim.
Yer çekimi sistemi, oturduğumuz koltuklarda temas eden vücudumuzun kütlesini ölçüp o kısımlara aşağı düşüş kuvvetine karşı gelebilmek için daha fazla çekim kuvveti uyguluyordu. Böylece kemer gibi manuel aletleri ortadan kaldırmıştı. Aklıma takılan tek soru; bu çekim kuvvetini ortadan kaldırmanın otomatik bir sitemi varsa nasıldı, yoksa manuel bir seçeneği de var mıydı?
"Yer çekiminin otomatik sistemi, ulaştığımız yerde devre dışı kalıyor."
Kafamda dönen düşünceye cevap veren Cere Mia'ya baktım. Karanlık bir koridorda sadece bulunduğumuz aracın içindeki ışıklarla yüzü aydınlanıyordu. "Peki acil durumlarda bu tehlikeli olmaz mı?"
"Acil durumdan kastınız nedir acaba Cere Alara?"
Cere Mia'nın keskin bakışlarına ek olarak Zahir'in bakışlarınıda üzerime çekmiştim. Aklımdan nelerin geçtiğini merak ettiğinden emindim. Fakat sadece omuz silktim, kast ettiğim acil durum her şey olabilirdi. "Her şey? Yani, teknik sorunlar veya yangın tarzında bir şey sorun acil durumdan sayılabilir?"
"Bulunduğunuz bu Cere kolonisinde, kesinlikle hatalara ve acil durumlara yer vermeyiz."
Dünya hali bu, demek istesem bile bunun çok insancıl kaçacağından dolayı lafımı yuttum. Karşımdakilerin insan olmadığını kendime hatırlattım ve başka bir şey söyledim. "O halde olasılıkların yüzde kaça düştüğünü bilmek isterim."
"Sıfırın altında" dediği zaman gözlerimi kısarak Cere Mia'ya baktım.
"Bu imkansız. Her daim başka bir sapma gerçekleşebilme olasılığı vardır."
Sıfırın altı demek, olasılığı yok etmektir ve olasılıksız bir dünya limitlenir. Hayatı hep aynı noktada yaşamak anlamına gelir. Sürekli tekrar eden bir döngüyle eş değerdir bu.
"İmkansız diye bir şey yoktur Cere Alara, sadece keşfedilmemişlik vardır."
Tam ağzımı açmış aklımda şekillenen soruları sıralayacakken içinde bulunduğumuz araç aniden durdu fakat biz bundan gram bile etkilenmedik. Sadece küçük bir alarm sesi duyuldu. Cere Mia ise bu sesi duymayı bekliyormuş gibi ayağa kalktı. "İşte geldik!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Ay | IMMATURA 2
FantasyIMMATURA Serisinin ikinci kitabıdır. UYARI: Bu kitabı okumadan önce lütfen Mavi Ay kitabını okuyunuz! Zannettiğiniz kişi olmadığınızı hatta bir insan bile olmadığınızı öğrenseydiniz; ne tepki verirdiniz? Peki ya, dünyanın ve zamanın dengesi...