Bölüm 3 - Part 2 "Veliaht"

17.3K 1.2K 158
                                    

Medya; Arya ve Markus

Not; Medyada ki video Markus ve Arya'nın dansın temsili hali.


BÖLÜM 3 - Part 2 "Veliaht"


      Akşamüzeri Arya'yı beklerken sıkıntıdan patlayacağımı düşünüyordum. Odanın içerisinde bir ileri bir geri gitmekten başka bir şey yapamıyor olmak canımı sıkıyordu. Arada sırada eşyaların hava uçuştuğu da oluyordu ama sonra tekrar yerlerine dönüyorlardı. Arya gerçekten meşgul olmalıydı, kaldı ki meşgul olmakta haklıydı da. Bütün dünya üzerinde ki türlerin kalbi burada atıyordu. Burası ana merkezdi, diğer bütün koloniler bu ana koloniye bağlıydı. Ve şuan başlarında Arya ile Asil bulunuyordu. Onlar tahta geçtiklerinden bu yana işler daha da zor hale gelmişti çünkü Kral Agron'un kurduğu düzende küçük çaplı ama büyük etkisi olan değişiklikler yapılıyordu. Bunun içinse Asil diğer kolonilerle birebir görüşmek zorunda kaldığı için sarayda değildi. Bir nevi dış işleri bakanı gibiydi. Çünkü sarayın dışında kaldığı bütün zaman boyunca yaşanılan zorlukları görmüş ve haklın dilinden anlar olmuştu. Aynı şekilde Arya da ikna kabiliyeti yüksek biriydi fakat tarzı farklıydı. Mizahçı biraz soğuk olduğu için olabilir. Aksine Asil'in mizahçı daha sıcak ve dostaneydi.

     Ve Asil...

     Hala onu da affettiğimi sanmıyordum ama diğerlerine davrandığım gibi davranamazdım sanırım. O artık bir kraldı ve bense saraylarında ki bir misafirdim. Ayrıca onunla aramızda değişik bir arkadaşlık vardı. Diğerlerinden daha asiydi, birçok kez bana ne olabileceğim hakkında ipuçları vermişti. Gelecekte ki benliğimin açıklaması; eğer her şeyi öğrenirsem bunu kaldıramayacağım hakkındaydı fakat diğerleri de Asil gibi ipuçları verebilirlerdi. Onlar ise kolaya kaçmayı tercih etmişlerdi. Bu Asil hakkında, kapı çalınıp kendine has ve Avalonlara ait olan hayranlık uyandırıcı kokunun odanın içeri dolmadan önceki, düşüncelerimdi.

     Kafamı çevirip omzumun üzerinden kapıya baktım. Kafasında ki, Ay'ın evrelerinin işlendiği, büyük gri-beyaz metalimsi taçla kapının ardından bana bakıyordu. Yüzünde çekingen ama bir o kadar da özlem dolu bir gülümseme vardı. Bense hala ne tepki vermem gerektiğine dair hiçbir fikrim olmadan ona bakıyordum.

     Yalandan öksürdü ve kapıyı biraz daha açarak bedenini kapının arasından gösterdi. "Gelebilir miyim?"

     Hiçbir şey söylemeden arkamı döndüm ve hafifçe başımla onayladım. Benim sessiz onaylamam üzerine bedenini iyice içeri itti ve kapıyı gövdesinin ardından kapattı. Bir süreliğine beni süzdükten sonra yavaş ve onay isteyen adımlarla bana doğru ilerledi. O her adım attığı zaman gerçekten değer verdiğim dostumun, bütün o ihtişamlı kostümler ve başında bana "kral" olduğunu hatırlatan tacına rağmen orada olduğunu hatırlattı. Ve ona olan kırgınlığımda aynı şekilde kendini gösterdi. Bakışlarımı yüzünden çekip yere indirdim. Ne olursa olsun, ona hala kırgındım.

     Asil'in bakışlarının hala üzerimde dolandığını hissedilebiliyor, ona bakmasam bile görebiliyordum. "Nasılsın?"

     Bir süre düşündüm. Nasıldım? Ailesini kaybetmiş, boşluk içinde acı çekerken birden, tekrar sorumluluklar omuzlarıma yüklenmiş gibi hissediyordum. Bunu nasıl tarif edebilirdim ki? "Olması gerektiği gibiyim."

     "Görüşmeyeli" dedikten sonra duraksadı. "Uzun zaman oldu."

     Bakışlarım hala yerdeyken onu onayladım. "Evet, oldu."

     "Ama görüyorum ki bizi affetmen için hala yeterli süre geçmemiş." Derin bir nefes aldı. Geriye doğru bir adım attıktan sonra yüzünde oluşan buruk gülümsemeye karşı bakışlarımı yerden kaldırıp yüzüne baktım. "Sana yaşattıklarımız için her birimiz üzgünüz. Yine de burada olmana sevindim. Beni ne zaman istersen, nerede bulabileceğini biliyorsun."

Karanlık Ay | IMMATURA 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin