5.BÖLÜM 1.PART: FİRARİ KARA SAKAL
Selamün Aleyküm yol arkadaşlarım! Nasılsınız, umarım hepiniz iyisinizdir.
Sizden küçük bir ricam var, bu yoruma arkadaşlarınızı etiketleyip, Amirin Kızı'nın daha büyük bir okuyucu kitlesine ulaşmasını sağlarsanız çok sevinirim.
Keyifli okumalar...
🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓
Kulağına gelen ezan sesi ile gözlerini aralayan genç adam, sızlayan boynunu eli ile ovuşturup yerden destek alarak ayaklandı. Uykusu tam açılmadığı için boş bakışlarla nerede olduğunu anlamaya çalıştı bir süre. En son namazını eda etmek için geldiği cami de bir kaç saat dinlenmek için uyumaya karar vermişti. Ama uyandığı yer cami değil beyaz mobilyalarla döşenmiş ferah bir yatak odasıydı. Elleri hızla silahını ararken, bakışları bileğindeki boşlukla karardı. Kim almıştı annesinin kara yazmasını.
Öfkeyle odadan dışarı çıktığında uzun bir koridorda buldu kendini, adımları sakin ve temkinli olsa da bir an önce çıkmak istiyordu bu garip evden. Dakikalarca yürüdüğü halde sonu gelmeyen koridor sinirlerini bozmuştu, "En iyisi geri dönmek." diyerek arkasını döndüğünde koca bir boşlukla karşılaştı. Adımlarının bitimine kadar heryer silinmişti.
Hızla koşmaya başladığında gördüğü beyaz ışık hüzmesi ile dudakları kıvrıldı. Hep anlatılan beyaz ışığı görmüştü, "İnşallah şehit olmuşumdur!" dedikten sonra büyük bir heyecanlanla koşmaya devam etti. Nefes nefes kalmasına rağmen bir türlü varmadığı ışıkla neşesi silinirken duyduğu bebek sesleri ile duraksadı. Koridor bitmiş ve önünde beyaz renkli üç beşik belirmişti.
Elleri kendisinden bağımsız bir halde sağ baştaki beşiğin üzerindeki örtüyü kaldırdığında "Bismillahirrahmanirrahim!" diye mırıldandı. Beyaz battaniyeler içinde bir avuç toprak vardı ve toprak parçaları bir bebek gibi ağlıyordu.
Hipnotize olmuş gibiydi ve ellerinin yeni hedefi ortadaki beşikti. Usulca çekelediği örtü avuçlarından kayıp giderken bir kez daha, "Bismillahirrahmanirrahim!" dedi korkuyla. Boşlukta asılı duran büyük bir su damlası vardı ve tıpkı toprak gibi bebek sesi çıkararak ağlıyordu. Son beşikten yükselen ağlama sesi ile irkilip üzerindeki örtüye uzandığında "Bismillahirrahmanirrahim!" diye bağırdı bu kez, avuçlarına sığacak kadar küçük bir bulut hem ağlıyor hemde yağmur damlaları yerine kan damlaları döküyordu bembeyaz örtülere.
Ne yapacağını bilemez bir halde ağlayan toprak, su damlası ve bulutu izlerken birinin adını söyleyerek seslenmesi ile hızla etrafına bakındı. Gördüğü kadın silüeti yavaş yavaş netleştirken üzerindeki beyaz uçuş uçuş elbise ile masallardaki peri kızlarını anımsatan Su ile ileri atıldı. "Ne işin var burada laz kızı? Nasıl geldin, çıkışı biliyor musun?"
Akmak bilmeyen bir kaç saniyenin sonrasında dudaklarını aralayan genç kadın, "Çocuklar ağlayordu, onları susturmak için geldim. Duymadın mı ağladıklarını?" dedi sitem ederek.
"Duydum ama çocuk değil onlar, yani saçma biliyorum ama ağlayanlar toprak, su ve bulut."
"Reşo'm abartmasan mı! Yani birazcık bana benzeselerde insan olarak değerlendirebiliriz çocuklarımızı."
"Ne çocuklarımız mı! O tuhaf şeyler bizim çocuklarımız öyle mi?"
"Reşo'm iyi misin sen, bak sinirleniyorum yine istemeden burnunu kıracağım o olacak!" diyerek ileri atılan genç kadın şaşkınlık içindeki adamın ateşine bakmak için alnına uzandı.
Hızla bir kaç adım gerileyen Reşat şaşkınlığından sıyrılıp sinirle çıkıştı Su ya. "İkidir Reşo'm diyorsun, çocuk diyorsun, dibine giriyorsun asıl sen iyi misin bacım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMİRİN KIZI
HumorAnnesinin çocukluğunun bedelini sırtlanan ve şehadet aşkı ile yanıp tutuşan Reşat'ın masalında gökten elma değil hamsi düştü. Güzeller güzeli gözleri kara kokusu deniz olan bir hamsi... İnatçı, kavgacı ve asi Su' yun masalında ise gökten elma değil...